Millî Edebiyatın Temel Nitelikleri
1911'de Genç Kalemlerdergisinin genç yazarlarınca başlatılan Yeni Lisan hareketi gelişerek Millî Edebiyat akımıbaşlatılmıştır. Ulusal bir dil ve edebiyatın geliştirilmesinin amaçlandığı bu dönem, yeni Türk edebiyatının önemli bir aşamasını oluşturmuştur.
"Millî Edebiyat" adını almış olan bu dönemin belli başlı nitelikleri nelerdir?
• Konuşma dilini yazı diline döndürme düşüncesi zamanın yazarlarının büyük çoğunluğunca benimsenmiş; böylece Osmanlıcadan Türkçeye dönülmüştür.
• Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanılmış; aruz ölçüsünden heceye geçilmiştir. Ancak bir geçiş dönemi özelliği olarak, zaman zaman her ikisi de kullanılmıştır.
• Halkın yaşamı edebî eserlere konu edilmiştir. O zamana dek olayların geçtiği yer hep İstanbul iken, yazarlar artık İstanbul dışına da eğilmeye başlamışlardır.
• Ayrıca Türk tarihi ve gelenekler de yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır. Süleyman Nazif, Cenap Şehabettin, Ali Kemal gibi birkaç muhalif dışında zamanın bütün şair ve yazarlarıMillî Edebiyat hareketine katılmışlardır. Edebiyatın ulusallaştırılmasıçabasıbüyük ölçüde amacına ulaşmıştır. 1923'te Türkiye Cumhuriye-
ti kurulurken, ağır bir edebî dil yerine konuşma dili kullanılmaya ve halkın yaşayışı, sorunları konu edilmeye başlanmıştır.
Özet
Tanzimat dönemine kadar "Türk" terimi, Osmanlı İmparatorluğundaki Türkleri,
Tanzimat döneminde "Türk" terimi bütün Türkleri karşılar olmuştur. Dildeki Arap-
ça Farsça sözcüklerin atılmasını; ezanın hutbelerin, namazdaki surelerin Türkçe ol-
masını, yazıda kısa cümleler kullanılmasını ilk öneren Ali Suavi'dir. Osmanlıca'yı
savunanlar da olunca hükümet dil tartışmalarını yasaklar. Akçuralı Yusuf ve onun
gibi düşünenler yayınlarını yurt dışında yaparlar. 1908'de Türk Derneği kurulur.
1911'de derneğin dil üzerindeki ilkeleri bir beyanname ile açıklanır. Aynı yıl Türk
Yurdu derneği kurulur. Onu Türk Ocağı izler.
1912'deki Balkan yenilgisi, siyasileri Osmanlıcılıktan Milliyetçiliğe çeker. İttihat ve
Terakki Partisi bu hareketi destekler.
1911'de Selânik'te çıkarılan Genç Kalemler dergisi yazarları edebiyatın ulusallaş-
ması için önce dilin ulusallaşması tezinden hareketle konularını da halka dayandı-
rırlar. Onlar ne doğunun ne de batının taklitçisi olmak istemezler. Bu görüşe sanatın
evrenselliğini savunan Servet-i Fünuncular ile Fecr-i Atici'ler karşıçıkar. Bir yıl son-
ra onlar da ulusal görüşü desteklemeye başlarlar.
Milli görüşü destekleyenlerden birisi de Ziya Gökalp'tir. Önce Turancılık görüşünü
savunur, sonra bu aşırılığın zararlı olabileceğini düşünerek Türkiye Türkçülüğünü
benimser. İlkelerini Türkçülüğün Esaslarıadlıbir kitapta toplar. Bu kitabın bir bölü-
münü de Türk Dili ve Edebiyatına ayırır. Birçok dilci ve edebiyatçıyı bu amaçta bir-
leştirmeyi başarır. Cumhuriyet kurulurken konuşma dilini ilke edinmiş, halkın so-
runlarını konu edinen bir edebiyat hazırdır.
1911'de Genç Kalemlerdergisinin genç yazarlarınca başlatılan Yeni Lisan hareketi gelişerek Millî Edebiyat akımıbaşlatılmıştır. Ulusal bir dil ve edebiyatın geliştirilmesinin amaçlandığı bu dönem, yeni Türk edebiyatının önemli bir aşamasını oluşturmuştur.
"Millî Edebiyat" adını almış olan bu dönemin belli başlı nitelikleri nelerdir?
• Konuşma dilini yazı diline döndürme düşüncesi zamanın yazarlarının büyük çoğunluğunca benimsenmiş; böylece Osmanlıcadan Türkçeye dönülmüştür.
• Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanılmış; aruz ölçüsünden heceye geçilmiştir. Ancak bir geçiş dönemi özelliği olarak, zaman zaman her ikisi de kullanılmıştır.
• Halkın yaşamı edebî eserlere konu edilmiştir. O zamana dek olayların geçtiği yer hep İstanbul iken, yazarlar artık İstanbul dışına da eğilmeye başlamışlardır.
• Ayrıca Türk tarihi ve gelenekler de yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır. Süleyman Nazif, Cenap Şehabettin, Ali Kemal gibi birkaç muhalif dışında zamanın bütün şair ve yazarlarıMillî Edebiyat hareketine katılmışlardır. Edebiyatın ulusallaştırılmasıçabasıbüyük ölçüde amacına ulaşmıştır. 1923'te Türkiye Cumhuriye-
ti kurulurken, ağır bir edebî dil yerine konuşma dili kullanılmaya ve halkın yaşayışı, sorunları konu edilmeye başlanmıştır.
Özet
Tanzimat dönemine kadar "Türk" terimi, Osmanlı İmparatorluğundaki Türkleri,
Tanzimat döneminde "Türk" terimi bütün Türkleri karşılar olmuştur. Dildeki Arap-
ça Farsça sözcüklerin atılmasını; ezanın hutbelerin, namazdaki surelerin Türkçe ol-
masını, yazıda kısa cümleler kullanılmasını ilk öneren Ali Suavi'dir. Osmanlıca'yı
savunanlar da olunca hükümet dil tartışmalarını yasaklar. Akçuralı Yusuf ve onun
gibi düşünenler yayınlarını yurt dışında yaparlar. 1908'de Türk Derneği kurulur.
1911'de derneğin dil üzerindeki ilkeleri bir beyanname ile açıklanır. Aynı yıl Türk
Yurdu derneği kurulur. Onu Türk Ocağı izler.
1912'deki Balkan yenilgisi, siyasileri Osmanlıcılıktan Milliyetçiliğe çeker. İttihat ve
Terakki Partisi bu hareketi destekler.
1911'de Selânik'te çıkarılan Genç Kalemler dergisi yazarları edebiyatın ulusallaş-
ması için önce dilin ulusallaşması tezinden hareketle konularını da halka dayandı-
rırlar. Onlar ne doğunun ne de batının taklitçisi olmak istemezler. Bu görüşe sanatın
evrenselliğini savunan Servet-i Fünuncular ile Fecr-i Atici'ler karşıçıkar. Bir yıl son-
ra onlar da ulusal görüşü desteklemeye başlarlar.
Milli görüşü destekleyenlerden birisi de Ziya Gökalp'tir. Önce Turancılık görüşünü
savunur, sonra bu aşırılığın zararlı olabileceğini düşünerek Türkiye Türkçülüğünü
benimser. İlkelerini Türkçülüğün Esaslarıadlıbir kitapta toplar. Bu kitabın bir bölü-
münü de Türk Dili ve Edebiyatına ayırır. Birçok dilci ve edebiyatçıyı bu amaçta bir-
leştirmeyi başarır. Cumhuriyet kurulurken konuşma dilini ilke edinmiş, halkın so-
runlarını konu edinen bir edebiyat hazırdır.