ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Cahit Sıtkı Tarancı

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Cahit Sıtkı Tarancı Empty Cahit Sıtkı Tarancı

    Mesaj tarafından Admin Salı Nis. 21 2009, 14:58

    cahit sıtkı tarancı1910 yılında Diyarbakır'da doğdu. Orta öğrenimini Saint Joseph ve Galatasaray Liselerinde tamamladıktan sonra Mülkiye Mektebi'nde ve Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. Yurda döndükten sonra Ankara'da Anadolu Ajansı'nda çevirmen olarak çalıştı. Bir ara da Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk yaptı. 1956 yılında Viyana'da öldü. Mezarı Ankarada'dır.

    “İlk şiirleri temiz dili ve yeni buluşlarıyla dönemin edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Belli duyguları hece ölçüsüne bağlı olarak işlediği bu evresinde Ahmed Hamdi, Necip Fazıl etkileri taşırken, giderek XIX. yüzyıl Fransız şairlerinin dünyasına girdi, özellikle Baudelaire'i, Verlaine'i severek okudu. Kimi şiirlerini dilimize çevirerek onların biçim güzelliği anlayışına yaklaştı. Daha sonra yayımladığı şiirlerde Garip hareketinin yönelişlerinden esinlendi. Hece ölçüsünde durakları atarak yeni uyumlar arama kaygılarına bağlı eski tekniği değiştirdi; biçimde daha serbest, konularda yaşama, gerçeğe daha açık şiirler yazdı. Her döneminde içten, Türkçenin olanaklarını kullanmada başarılı, 'şairane'ye kaçma eğilimini yendiği zaman etkili şiirleriyle kendisinden sonra yetişen kuşaklara yeni söyleyiş ufukları açan bir kimlik kazandı"

    (Ş.Kurdakul Şairler ve Yazarlar Sözlüğü).

    Yahya Kemal'den Tanpınar'a uzanan bir çizginin uzantısında, Dranas ve bir ölçüde de Dağlarca'yla ortak özellikler taşıyan şiirlerinde, Fransız şiirinin ve bizim halk şiirimiz biçimlerinin etkileri de gözlemleniyor, öte yanda, özgür koşukla yazdığı şiirlerde, Nazım Hikmet'ten etkilenmiş olduğu söylenebilir. Ziya Osman Saba'nın ve daha sonra Behçet Necatigil'in küçük adamıyla ortak özellikler taşıyan lirik kahramanı, (genellikle şairin kendisidir bu), Orhan Veli şiirine göre dünyası biraz daha kapanık, daha karamsar bir kişidir. Fakat, alçak gönüllü yaşama sevinciyle, ortak tema ve seslerle Cahit Sıtkı, Orhan Veli'ye, belki de O.Rifat ve M.Cevdet'ten daha yakın konumda bir şairdir... Şiirleri, kendinden sonra gelen şairler üzerinde geniş ölçüde etkili olmuştur. (Bu etkinin ilginç bir örneği, Yarın Pazar Değil (C.Sıtkı) ve Pan (C.Süreya) şiirleri arasındaki benzerlikte görülebilir.) Bazı şiirlerinin eskimişliğine ve bugün fazlaca basit görünmelerine karşın, bir çok şiiri günümüzde de haklı bir sevgiyle okunan, çağdaş şiirimizin klasikleri arasına girmiş bir şairimizdir.



    Cahit Sıtkı Tarancı Hakkında



    Turgut Uyar

    "Baştan beri bir tek manevi değeri vardır Cahit Sıtkı'nın ya da birkaç: ölüm korkusu, aşk ve doğruluk... Bunlara bir açılım kazandırmak umuduyla Orhan Veli hareketine katılır; aradığını bulamadığı için sonra vazgeçer. Bütün yeteneklerine, bütün sağlam sezgilerine karşın, bir yitik kuşağın, bir 'araya gitmiş' kuşağın şairidir.'' (1968)




    Şiir Kitapları

    1933 Ömrümde Sükût

    1946 Otuz Beş Yaş

    1952 Düşten Güzel

    1957 Sonrası

    1983 Âsim Bezirci'nin derlediği Toplu Şiirleri Can Yayınevi'nce yayınlandı

    1946 Otuz Beş Yaş adlı şiiriyle C.H.P. Şiir Yarışması birincilik ödülünü kazanmıştır.



    Şiirlerinden...



    Gün Eksilmesin Penceremden


    Ne doğan güne hükmüm geçer,
    Ne halden anlıyan bulunur,
    Ah aklımdan ölümüm geçer;
    Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur

    Ve gönül Tanrısına der ki: -
    Pervam yok verdiğin elemden;
    Her mihnet kabulüm, yeter ki
    Gün eksilmesin penceremden!

    (Otuz Beş Yaş)

    Korkunç Güzel

    Bu el titremesi kadeh tutarken
    Bu yaşta nasıl koyuyor insana
    Orhan gibi vaktinde gitmek varken
    Değer mi oyalanmana

    Rakıdan tütünden beter alışık
    Olduğumuz korkunç güzel bir şey var
    Tutmuş bırakmış bizi bir sıkımlık
    Canımız çıkana kadar

    (Sonrası)



    Abbas


    Haydi Abbas, vakit tamam;
    Akşam diyordun işte oldu akşam.
    Kur bakalım çilingir soframızı;
    Dinsin artık bu kalp ağrısı.
    Şu ağacın gölgesinde olsun;
    Tam kenarında havuzun.
    Aya haber sal çıksın bu gece;
    Görünsün şöyle gönlümce.
    Bas kırbacı sihirli seccadeye,
    Göster hükmettiğini mesafeye
    Ve zamana.
    Katıp tozu dumana,
    Var git,
    Böyle ferman etti Cahit,
    Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
    Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.



    Bir Memleket İsterim


    Memleket isterim
    Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
    Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

    Memleket isterim
    Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
    Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

    Memleket isterim
    Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
    Kış günü herkesin evi barkı olsun.

    Memleket isterim
    Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
    Olursa bir şikayet ölümden olsun.



    Otuz Beş Yaş


    Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
    Dante gibi ortasındayız ömrün.
    Delikanlı çağımızdaki cevher,
    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
    Gözünün yaşına bakmadan gider.
    Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
    Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
    Ya gözler altındaki mor halkalar?
    Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
    Zamanla nasıl değişiyor insan!
    Hangi resmime baksam ben değilim:
    Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
    Bu güler yüzlü adam ben değilim
    Yalandır kaygısız olduğum yalan.
    Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
    Hatırası bile yabancı gelir.
    Hayata beraber başladığımız
    Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
    Gittikçe artıyor yalnızlığımız
    Gökyüzünün başka rengi de varmış!
    Geç farkettim taşın sert olduğunu.
    Su insanı boğar, ateş yakarmış!
    Her doğan günün bir dert olduğunu,
    İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
    Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
    Her yıl biraz daha benimsediğim.
    Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
    Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
    Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
    N'eylesin ölüm herkesin başında.
    Uyudun uyanamadın olacak
    Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
    Bir namazlık saltanatın olacak.
    Taht misali o musalla taşında.






    Kaynakça: Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi - Ataol Behramoğlu

      Forum Saati Cuma Mayıs 17 2024, 06:31