ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Azra Erhat

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Azra Erhat Empty Azra Erhat

    Mesaj tarafından Admin Salı Nis. 21 2009, 15:03

    Azra Erhat 1915 doğumlu deneme ve inceleme yazarı, arkeolog, çevirmen ve düşün kadını. Özellikle eski Yunan klasiklerinden yaptığı çevirilerle tanınmıştır. A. Kadir ile birlikte gerçekleştirdiği İlyada ve Odissea çevirileri referans kabul edilir.
    6 Haziran 1915’te İstanbul’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Belçika’da yaptı. 1939’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitirerek Klasik Filoloji Bölümü’nde asistan olarak göreve başladı. 1946’da doçent oldu. 1948’de aynı fakültedeki öğretim üyeleri Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes’le birlikte üniversiteden uzaklaştırıldı. 1949-1950 arasında Yeni İstanbul ve Vatan gazetelerinde çalıştı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) kütüphanecilik yaptı.

    İlk çevirileri Tercüme dergisinde çıktı. Sofokles, Aristofanes gibi yazarların eserlerini Türkçeye kazandırdı. Yeni Ufuklar dergisinin yazarlarından biri olan Erhat, bu dergi çevresinde gelişen hümanist anlayışın öncüleri arasında yer aldı. Batı uygarlığının kökenini ve Anadolu’ya dayandıran ve Anadolu kültürlerini bir bütün olarak gören Halikarnas Balıkçısı ile aynı görüşleri paylaştı ve aralarında derin bir yakınlık doğdu. Yine çok yakınındaki Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte çevirdiği Hesiodos’un Theogania ve "İşler ve Günler" adlı yapıtlarıyla Hesiodos üzerine araştırmaları, 1977’de "Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları" adıyla basıldı. Bu üç isim bir arada "Mavi Yolculuk" terimini Türk ve dünya literatürüne kazandırdılar.

    6 Eylül 1982'de İstanbul’da öldü.

    ******'ü İlyada kahramanlarindan Hektor'a benzetmesinin bir dönem sebep olduğu tartışmalarla da gündeme gelmiştir.

    Şadan Gökovalı'nın manevi annesidir.
    Başlıca Eserleri

    • Mavi Anadolu (1960)
    • Mavi Yolculuk (1962)
    • İşte İnsan-Ecce Homo (1969)
    • Sevgi Yönetimi (1978)
    • Mitoloji Sözlüğü (Remzi Yayınevi, 1972)
    • Mektuplarla Halikarnas Balıkçısı (1976)
    • Troya Masalları (1981)
    • Karya'dan Pamfilya'ya Mavi Yolculuk (1979)
    • Homeros - Gül ile söyleşi (İş Bankası Kültür Yayınları)
    • Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları (1977); Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte
    • İlyada (1967) A. Kadir ile birlikte
    • Odysseia (1970) A. Kadir ile birlikte

    Ödülleri

    A.Kadir ile birlikte İlyada destanından yaptığı çevirinin birinci cildi 1959’da Habib Törehan Bilim Ödülü’nü, üçüncü cildi 1961’de Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’nü aldı.

    kayn:wiki

    Azra Erhat “İşte İnsan” adlı yapıtının arka kapağında şunları yazar:

    “ Homeros’ta insan dedim çıktım, beden ruh ikiliği dikildi karşıma, aldım inceledim; derken platonun insan anlayışı, toplum görüşü çeldi aklımı, onu da kavrayayım derken uçsuz bucaksız bir düşünce alanına. Özgürlük, mutluluk, insancıllık…sorunlar, saçları altın tellerle örülmüş gibi çekti sürükledi beni oradan oraya…bir desteğim vardı: yaşantıya olan güvenim. İnsanı mı konu edindim: insan gibi yaşayayım kendimi vere vere, dolu dizgin, coşkunca yaşayayım ki insanı anlayayım, insanı söyleyebileyim…sevgiyi ahlak edindim kendime. İnsancılığı yalnız sevgide gördüm ve sevgiden bekledim, kitabımı satır satır yazdırsın bana. Yanılmadım da: Ecce Homo’yu bana sevgi yazdırdı.

    “Işık ve Karanlık” adlı yazısını da şöyle bitirir Erhat:

    «Bir adım ilerledik sanıyorum, dostum. Platon'a dek hayat ve ölümün İlkçağ insanının gözünde ne olduğunu anladık. Platonla değerlerin altı üstüne geliyor, gözle görünen gerçek yalan oluyor, akılla algılanan hayal asıl gerçek sayılıyor. Platon insana diyor ki, doğruluk ve erdem içinde yaşa ki öldükten sonra öbür dünyada mutluluğa ere-bilesin. Birçok dialoglarının sonunda da iyilerin ödül, kötülerin ceza gördüğü öte dünya tabloları çiziyor. Ama kime sesleniyor Platon? Filozoflara ve filozof adaylarına. Ya yığınla öbür insanlar? Onlara bir başkası sesleniyor, o Platon'dan da daha ileri gidiyor, bu gördüğün ışık karanlıktır, asıl ışığı karanlıkta, yalnız öbür dünyada bulacaksın diyor. Ve kurtarıcı olarak dikiliyor insanların karşısına. Neden kurtaracakmış insanları? Yaşamaktan. Bu görevi yerine getirmek için de canını veriyor. İsa dendi bu adama ve Platon'un sözünü anlamıyan yığınlar onun çağrısına kulak verdi. Yüzyıllar geçti, milyarlarca insan yaşadı öldü ve sonunda Hamlet gibi bir insan çıktı karşımıza: Rahatsız bir insan, düşüncesi var olmak var olmamak arasında pervane gibi dönen bir insan. Kuruntulu, kuşkulu bir insan. Neden? Çünkü korku girmiş içine. Ölüm korkusu değil bu, olanın bitmesi değil de, olmıyanın, bilinmiyenin başlaması korkusu. Işık nerde, karanlık nerde bilmiyor. Yirminci yüzyıla geldi, bu korkudan daha kurtulamadı insan. Kurtulacağı gün mutlu olacaktır : Homeros insanı gibi, ışığa ışık, karanlığa karanlık diyebileceği gün.»

      Forum Saati Cuma Mayıs 17 2024, 07:03