Bu günkü harabelerin kapladığı sahanın tahmin ettirdiğine göre, Roma devrinde nüfusu 15000 kadar olan Verona'da -Hieronymos'un verdiği tarih doğru ise- MÖ.87 yılında Valerius Catullus doğmuştur.
Catullus kendi yaşamına yön verememiş bir insandır. Birçok isteklerini uygulama alanına geçirememiş, çaresizlik içinde beceriksizce bocalamıştır, Doğa aşkını, aktif yaşam isteğini, sanatını ve büyük sevgisini bir araya getirememiş, ne ruhunda, ne de hayatında bir denge yaratamamıştır.
Catullus'da Romalılara özgü ağır başlılık, kendini aileye, devlet işlerine adama hissi de yoktur. Catullus Verona'lı zengin bir ailenin çocuğudur. Kendisinin Roma'ya ne zaman gelip yerleştiği belli değildir. Ribbeck'in yaptığı ve Plessis'in kabul ettiği hesaplara göre yirmi yaşlarına doğru gelmiş olması öngörülebilir. Ama genç yaşta ölen şairde görülen hellenistik eğitimi Verona'da almış olamıyacağına göre, kendisinin başkente daha genç yaşta geldiğine karar vermek gerekir.
Veronali CatullusCatullus'un gelip yerleştiği Roma, ticareti ile, illerden topladığı vergilerle zenginleşmiş, dili, âdetleri yunan kültürü ile incelmiş, sosyal yaşamın zevkli akışına kendini kaptırmış bir Roma idi. Roma büyümekte, İtalya'lı birçok zengin aile çocukları da bu büyük şehre yerleşmekteydi. Bunlarda ilk Roma halkının özellikleri- kendini aile ve devlet işlerine adama gibi özellikler- yoktu. Siyasi gidiş de zaten buna elverişli değildi: Seçimlerde hileler yapılıyor, yönetim kademeleri tekel altında tutuluyordu; imparatorluğa doğru kaymayı önliyecek kuvvet ruhlarda yoktu. Bu ancak birkaç idealistin hayali olabilirdi.
Sosyal yaşamın gelişmesinde Roma kadınlarının oynadığı rol önemlidir. Zaten Roma'da kadın hiçbir zaman (belki de Etrüsk uygarlığının etkisiyle) Yunanistan'da olduğu kadar sosyal yaşamdan uzak kalmamıştı. Eğlence şehri olmaya yüz tutan Roma'ya, yakın doğudan hetaira'lar akın etmeye başlıyalıdan beri Romalı kadınlar da,o bilgili, sosyal yaşamın inceliklerini bilen yabancı kadınlardan aşağı kalmak istememişler, az zamanda yabancı rakipleriyle boy ölçüşebilecek duruma gelmişlerdir. Nüfuzlu ailelere ait olmaları, Roma 'da yalnız sosyal yaşama değil, devlet işlerine de hâkim olmaya başlamalarını sağlamıştır. Lucullus'un böyle bir kadının iltimasıyla Mitridates savaşını yönetmek görevini alabildiği, Catullus'un da böyle bir kadına tutulduğu bilinmektedir.
Catullus'un Lesbia'ya olan aşkının ilhamı ile yazdığı şiirler en güzelidir.Catullus'un yaşamına da, sanatına da hâkim olan bu kara sevda ona aşkı tattırmışsa da, onu Roma'ya bağlamış, ailesinden uzak tutmuş, sevgili Sirmio'sunu, adaların ve yarımadaların incisi Sirmio'yu ihmal ettirmiş, aktif yaşamdan ayırmış, Catullus bu hareketsiz yaşama, zevkten çok, acı veren, fırtınalı, mücadeleli ve heyhat sayısız rakiplerle paylaşılmış aşka bir son vermeye zaman zaman yeltenmiştir. İşte şiirlerini en doğru bir şekilde yorumlayabilmek için bu ruh halini anlamak şarttır.
Zavallı Catullus, bırak artık budalalığı
Kaybolmuş bil kaybolanı
Bir zamanlar güzeldi günlerin
Elinden tuttuğu zaman sevgilinin
Hiç kimsenin sevmediği kadar sevdiğin
Ne oyunlar ne latifeler vardı onda
Senin istediğin, istemem demediği kızın da.
Ama şimdi , ey iradesiz, o istemiyor, sen de isteme.
Kaçanı kovalama, zavallı olma.
Katlan, dayan, boyun eğme.
Güle güle sevgilim. Sağlam Catullus'un iradesi
Artık aramayacak, istemeyecek kendisini istemeyeni.
Sen de ağlayacaksın istenmediğin için.
Vicdansız, lanet sana, ne olacaksın şimdi?
Kim arayacak seni? Kim seni güzel bulacak?
Kimi seveceksin? Kimin olacaksın ?
Kimi öpeceksin? Kimin ısıracaksın dudaklarını?
Sen, Catullus, sağlam dur, boyun eğme sakın.
CATULLUS . MÖ .87-54
O bana tanrının bir eşi görünür,
Mümkünse tanrılardan da üstün görünür.
O adam ki karşına geçer oturur.
Ve sen tatlı tatlı gülümserken
Sık sık seyredebilir ve dinler.
O zaman ben kendimden geçerim;
Çünkü seni gördümmü Lesbia,
Derhal [ağzımda] sesim kesilir, dilim tutulur.
İnce bir alev tenimde kaynar,
İçten bir uğultu kulaklarımı çınlatır,
Gözlerime gecenin karanlığı çöker.
İşsizlik Catullus seni hasta ediyor,
O yüzden taşkınlıklar, pek çok aşırılıklar ediyorsun.
İşsizlik geçmişte
Kralların da, mâmur şehirlerin de
Mahvına sebep olmuştur.
Sonuçta bu aşk Catullus için sanat alanında hayırlı olmuşsa da yaşamını baskı altına almış ve mutsuz etmiştir. Kara sevdasının baskısından kurtulmaya çalışmıştır. Kendi kendine başkaldırılar, Lesbia'ya hakaretler, kendi kendini inandırma çabası... En büyük bir sevinçten en derin bir ümitsizliğe, en ağır öfkeden, en ağır hakaretten en tatlı söze, en büyük bir kabalıktan en hassas bir hüzne bir anda geçen bu heyecanlı şair her ihtimale göre MÖ.54 yılında 30 ya da 33 yaşında ölmüştür.
Nefret ediyorum ve seviyorum. Nasıl olur diye belki sorarsın.
Bilmiyorum, ama öyle hissediyorum ve acı çekiyorum.
Yaşayalım benim Lesbiam ve sevelim birbirimizi.
Değerlendirelim mızmız ihtiyarların,
Bir para etmez çekiştirmelerini!
Güneş gidebilir, sonra geri gelir:
Kısa ışık bizim için bir kayboldumu,
O zaman sonsuz bir gecede uyumak gerekir.
Bana binlerce öpücük ver, sonra yüzlerce,
Ve sonra başka binlerce, başka yüzlerce.
Sonra gene bir başka binler, bir başka yüzler,
Ve sonra, bu binler pek çok olunca,
Dağıtalım hepsini unutalım diye,
Böylece kıskanan olmayacak
Ne kadar çok öpücük paylaşdığımızı bilip de.
CATULLUS çev. Sunar Yazicioglu
Catullus kendi yaşamına yön verememiş bir insandır. Birçok isteklerini uygulama alanına geçirememiş, çaresizlik içinde beceriksizce bocalamıştır, Doğa aşkını, aktif yaşam isteğini, sanatını ve büyük sevgisini bir araya getirememiş, ne ruhunda, ne de hayatında bir denge yaratamamıştır.
Catullus'da Romalılara özgü ağır başlılık, kendini aileye, devlet işlerine adama hissi de yoktur. Catullus Verona'lı zengin bir ailenin çocuğudur. Kendisinin Roma'ya ne zaman gelip yerleştiği belli değildir. Ribbeck'in yaptığı ve Plessis'in kabul ettiği hesaplara göre yirmi yaşlarına doğru gelmiş olması öngörülebilir. Ama genç yaşta ölen şairde görülen hellenistik eğitimi Verona'da almış olamıyacağına göre, kendisinin başkente daha genç yaşta geldiğine karar vermek gerekir.
Veronali CatullusCatullus'un gelip yerleştiği Roma, ticareti ile, illerden topladığı vergilerle zenginleşmiş, dili, âdetleri yunan kültürü ile incelmiş, sosyal yaşamın zevkli akışına kendini kaptırmış bir Roma idi. Roma büyümekte, İtalya'lı birçok zengin aile çocukları da bu büyük şehre yerleşmekteydi. Bunlarda ilk Roma halkının özellikleri- kendini aile ve devlet işlerine adama gibi özellikler- yoktu. Siyasi gidiş de zaten buna elverişli değildi: Seçimlerde hileler yapılıyor, yönetim kademeleri tekel altında tutuluyordu; imparatorluğa doğru kaymayı önliyecek kuvvet ruhlarda yoktu. Bu ancak birkaç idealistin hayali olabilirdi.
Sosyal yaşamın gelişmesinde Roma kadınlarının oynadığı rol önemlidir. Zaten Roma'da kadın hiçbir zaman (belki de Etrüsk uygarlığının etkisiyle) Yunanistan'da olduğu kadar sosyal yaşamdan uzak kalmamıştı. Eğlence şehri olmaya yüz tutan Roma'ya, yakın doğudan hetaira'lar akın etmeye başlıyalıdan beri Romalı kadınlar da,o bilgili, sosyal yaşamın inceliklerini bilen yabancı kadınlardan aşağı kalmak istememişler, az zamanda yabancı rakipleriyle boy ölçüşebilecek duruma gelmişlerdir. Nüfuzlu ailelere ait olmaları, Roma 'da yalnız sosyal yaşama değil, devlet işlerine de hâkim olmaya başlamalarını sağlamıştır. Lucullus'un böyle bir kadının iltimasıyla Mitridates savaşını yönetmek görevini alabildiği, Catullus'un da böyle bir kadına tutulduğu bilinmektedir.
Catullus'un Lesbia'ya olan aşkının ilhamı ile yazdığı şiirler en güzelidir.Catullus'un yaşamına da, sanatına da hâkim olan bu kara sevda ona aşkı tattırmışsa da, onu Roma'ya bağlamış, ailesinden uzak tutmuş, sevgili Sirmio'sunu, adaların ve yarımadaların incisi Sirmio'yu ihmal ettirmiş, aktif yaşamdan ayırmış, Catullus bu hareketsiz yaşama, zevkten çok, acı veren, fırtınalı, mücadeleli ve heyhat sayısız rakiplerle paylaşılmış aşka bir son vermeye zaman zaman yeltenmiştir. İşte şiirlerini en doğru bir şekilde yorumlayabilmek için bu ruh halini anlamak şarttır.
Zavallı Catullus, bırak artık budalalığı
Kaybolmuş bil kaybolanı
Bir zamanlar güzeldi günlerin
Elinden tuttuğu zaman sevgilinin
Hiç kimsenin sevmediği kadar sevdiğin
Ne oyunlar ne latifeler vardı onda
Senin istediğin, istemem demediği kızın da.
Ama şimdi , ey iradesiz, o istemiyor, sen de isteme.
Kaçanı kovalama, zavallı olma.
Katlan, dayan, boyun eğme.
Güle güle sevgilim. Sağlam Catullus'un iradesi
Artık aramayacak, istemeyecek kendisini istemeyeni.
Sen de ağlayacaksın istenmediğin için.
Vicdansız, lanet sana, ne olacaksın şimdi?
Kim arayacak seni? Kim seni güzel bulacak?
Kimi seveceksin? Kimin olacaksın ?
Kimi öpeceksin? Kimin ısıracaksın dudaklarını?
Sen, Catullus, sağlam dur, boyun eğme sakın.
CATULLUS . MÖ .87-54
O bana tanrının bir eşi görünür,
Mümkünse tanrılardan da üstün görünür.
O adam ki karşına geçer oturur.
Ve sen tatlı tatlı gülümserken
Sık sık seyredebilir ve dinler.
O zaman ben kendimden geçerim;
Çünkü seni gördümmü Lesbia,
Derhal [ağzımda] sesim kesilir, dilim tutulur.
İnce bir alev tenimde kaynar,
İçten bir uğultu kulaklarımı çınlatır,
Gözlerime gecenin karanlığı çöker.
İşsizlik Catullus seni hasta ediyor,
O yüzden taşkınlıklar, pek çok aşırılıklar ediyorsun.
İşsizlik geçmişte
Kralların da, mâmur şehirlerin de
Mahvına sebep olmuştur.
Sonuçta bu aşk Catullus için sanat alanında hayırlı olmuşsa da yaşamını baskı altına almış ve mutsuz etmiştir. Kara sevdasının baskısından kurtulmaya çalışmıştır. Kendi kendine başkaldırılar, Lesbia'ya hakaretler, kendi kendini inandırma çabası... En büyük bir sevinçten en derin bir ümitsizliğe, en ağır öfkeden, en ağır hakaretten en tatlı söze, en büyük bir kabalıktan en hassas bir hüzne bir anda geçen bu heyecanlı şair her ihtimale göre MÖ.54 yılında 30 ya da 33 yaşında ölmüştür.
Nefret ediyorum ve seviyorum. Nasıl olur diye belki sorarsın.
Bilmiyorum, ama öyle hissediyorum ve acı çekiyorum.
Yaşayalım benim Lesbiam ve sevelim birbirimizi.
Değerlendirelim mızmız ihtiyarların,
Bir para etmez çekiştirmelerini!
Güneş gidebilir, sonra geri gelir:
Kısa ışık bizim için bir kayboldumu,
O zaman sonsuz bir gecede uyumak gerekir.
Bana binlerce öpücük ver, sonra yüzlerce,
Ve sonra başka binlerce, başka yüzlerce.
Sonra gene bir başka binler, bir başka yüzler,
Ve sonra, bu binler pek çok olunca,
Dağıtalım hepsini unutalım diye,
Böylece kıskanan olmayacak
Ne kadar çok öpücük paylaşdığımızı bilip de.
CATULLUS çev. Sunar Yazicioglu