ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER Empty ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER

    Mesaj tarafından Admin C.tesi Mayıs 02 2009, 19:40

    ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER

    Teslim Abdal’dan deyişler:



    Mürşide varmağa talib olursan

    İbtida insandan rehber isterler

    Verdiğin ikrara doğru gelirsen

    Aht ile peymandan rehber isterler



    Mürşidin nazarı müşkülü seçer

    Kâmil olan rehber Sıratı geçer

    Can kuşu kafesten akıbet uçar

    Tenden uçan candan rehber isterler



    Mürşidin var ise olursun insan

    Mürşidin yok ise kalırsın hayvan

    Arasat gününde kurulur mizan

    Açılan mizandan rehber isterler



    Muhammed Ali’nin nurun görmeğe

    On iki İmamların yolun sormağa

    Erenlerin divanında durmağa

    On iki erkândan rehber isterler



    Şah-ı Merdan bir yol kurmuş kuluna

    Yola giden rehberinden biline

    Gitmek ister isen mü’min yoluna

    Din ile imandan rehber isterler



    Marifet babına girmek dilersen

    Hakikat güllerin dermek dilersen

    Erenler sırrına ermek dilersen

    Ahd ile peymandan rehber isterler



    Teslim Abdal söyler bu hikâyeti

    Nefsini bilmektir gücün gayreti

    Yirmi dokuz huruf yedi ayeti

    Bilmeye insandan rehber isterler



    -----------------------------------------



    Canım kurban olsun senin yoluna.

    Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

    Söylenirsin cümle âlem dilinde.

    Adı güzel, kendi güzel Muhammed.



    Terâzinin bir ucunda Haydar oturur.

    Yanı sıra cümle ümmet yetirir.

    Elinde de yeşil sancak getirir.

    Adı güzel, kendi güzel Muhammed.



    Mümin olanların çoktur cefâsı,

    Âhirette olur zevki sefâsı.

    Onsekizbin âlemin mustafâsı,

    Adı güzel kendi güzel Muhammed.



    Sen bir Peygambersin şeksiz, gümansız.

    Sana inanmayan dinsiz, îmansız.

    Teslim Abdal neyler dünyayı sensiz.

    Adı güzel, kendi güzel Muhammed.



    -----------------------------------------



    Genc Abdal’dan deyişler:



    Dergahına geldim niyaz eyledim.

    Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.

    Aşkın kitabından avaz eyledim.

    Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Nideyim sefâyı, zevki dünyada,

    Budur murâdımız ind-i Hudâ'da.

    Yarın mahşer günü koyma cezâda,

    Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Niyazım var üstâdıma, pirime.

    Salavât eylerim destigirime.

    Katarından, dîdârından ayırma.

    Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.





    Genc Abdal'ım özüm Hakk'a bağlarım.

    Coşkun sular gibi akar çağlarım.

    Eşiğine yüzüm sürer ağlarım.

    Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.



    -----------------------------------------



    Dostum Muhammed'dir hak habîbullâh,

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.

    Cihâna geldiler sırr-ı sırrullâh,

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.



    Hasan Muhammed'dir, Hüseyin Ali.

    Şah İmam Zeynel'e demişiz belî.

    Muhammed Bâkır'ı sevdik ezelî.

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.



    Enbiyâ, evliyâ onlara âşık.

    Verdiler ikrârı oldular tanık.

    Hak mezhebi İmâm-ı Cafer-i Sâdık.

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.



    Mûsâ-i Kâzım'dan kuruldu erkân.

    Şah İmam Rızâ'dır pîr-i Horasan.

    Takî ile Nakî mümine îmân.

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.



    Hasanül Askerî server-i âlem,

    Muhammed Mehdî'dir sâhibul kerem.

    Genc Abdâl zikret dilinde her dem.

    Söylersen Muhammed, Ali'den söyle.



    -----------------------------------------



    Ezel-i ezelden öteden beri

    Sevdikçe sevesim geldi pîrimi

    Çekerim cevrini andan ötürü

    Sevdikçe severim geldi pîrimi



    Sevdikçe severim ben anı çoktan

    Sevdiğini Allah var eder yoktan

    Geçerim varımdan ayrılmam Haktan

    Sevdikçe sevesim geldi pîrimi



    El ele el Hakka buyurdu Allah

    İnandım Pîrime Allah eyvallah

    Pirim Allah dostum Allah, hüvallah

    Sevdikçe sevesim geldi pîrimi



    Genc Abdal Sultan Şuca’ kuludur

    Cennet bahçesinin gonca gülüdür

    Pîrim nazar kıldı, sanma delidir

    Sevdikçe sevesim geldi pîrimi



    -----------------------------------------



    Ey benim mürşidim nûr-i cemâlim

    Pîrim cemâlini göresim geldi

    Kaldır nikabını lütf eyle şâhım

    Pîrim cemâlini göresim geldi



    Bir ismin Ali’dir Hayder-i Kerrar

    Hasen Hulk-i Rizâ ey zât-ı envar

    Hüseyin şâhımdır mü’mine didar

    Pîrim cemâlini göresim geldi



    İmam Zeynel’abâ Muhammed Bâkır

    Keremler kânıdır ol İmam Câ’fer

    Nola bir kez hüsnün kâ’be’sin göster

    Pîrim cemâlini göresim geldi



    Kâzım Musâ, Takî, Nakî, Askerî

    Muhammed Mehdî cümlenin bihteri

    Murâdım isterem bilmezem gayrı

    Pîrim cemâlim göresim geldi



    Genc Abdal da güzel söyledi hâlin

    Erenlerden almış feyz u kemâlin

    Ey imamlar şâhı göster cemâlin

    Pîrim cemâlini göresim geldi



    -----------------------------------------



    Pir Mehmed’den bir deyiş:



    Eğer benim âh-u zarım sorarsan,

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.

    Bu cihanda külli varım sorarsan,

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.



    A sevdiğim sensiz bir an olamam.

    Şâd olup da sensiz bir dem gülemem.

    Senden özge bir yardımcı bilemem.

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.



    Derdin bana yeter, derman istemem.

    Hükmün yeter, aslâ ferman istemem.

    Göster dîdârını gılman istemem.

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.



    Sensin âşıkların dîni, îmânı,

    Müminlerin can içinde hem cânı.

    Duvazda okurum Oniki İmâm'ı.

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.



    Pir Mehmed'im eder hazar isterim.

    Mürşidimden himmet, nazar isterim.

    Malım dökmekliğe pazar isterim.

    Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim.



    -----------------------------------------



    Aşık Fedayi’den deyişler:



    Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti.

    Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.

    Aldı beni İmamların firkati.

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Matem aylarında artar firakım.

    Âh-u nâlan etmek benim merakım.

    Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim.

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Zârım işitenler kaldılar ta'na,

    Dediler teselli gerektir sana.

    Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana.

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Cihan benim olsa şâd olup gülmem,

    Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem.

    Çilekeş dervişim sefâyı bilmem.

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Firdevs bahçesinin kırmızı gülü,

    Ben âşığım, oldum O'nun bülbülü,

    Görünür gözüme Kerbelâ çölü,

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Gönül murgu seyrangâha çıktıkça,

    Kerbelâ'dan şehitlere baktıkça,

    Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça,

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu,

    Aşkına düşenler verir varını.

    Ali oğlu, Muhammed'in torunu,

    Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim.





    Fedâyi dervişim derdi veremdir.

    Cihanda kâm ehli olanlar kimdir?

    Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır.

    Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim.



    -----------------------------------------



    Mâh-ı Muharrem'de mümin olanlar,

    Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.

    Yasın çekip bahr-ı ummâna dalanlar,

    Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.



    Âşığ-ı şeydâlar figana başlar.

    Zâr eder iniler dağlarla taşlar.

    Deryada balıklar, havada kuşlar,

    Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar.



    Yedi iklim, kevn-i mekan dört köşe,

    Cümle âlem taaccuptur bu işe.

    Deryalar mevc vurup gelir hurûşa,

    Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.



    Fedâyî'nin başı Hünkâra bağlı,

    Kerbelâ nârından ciğeri dağlı.

    Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu.

    Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar.



    -----------------------------------------



    Şah Hatayi’den deyişler:



    Gönül ne gezersin seyran yerinde

    Âlemde her şeyin var olmayınca

    Olura olmaza dost deyip gezme

    Bir ahdine bütün yâr olmayınca



    Yürü sôfi yürü, yolundan azma

    Elin gıybetine kuyular kazma

    Varıp her dükkânda metaın çözme

    Yanında mürşidin var olmayınca



    Kalktı havalandı gönlümün kuşu

    Kavga, gıybet etmek kötünün işi

    Üstadın tanımaz bunda her kişi

    Anın kim mürşidi er olmayınca



    Varıp bir kötüye sen olma nöker

    Çarhına değer de dolunu döker

    Ne Hüdâ’dan korkar, ne hicap çeker

    Bir kötüde namus; âr olmayınca



    Şah Hatayi ’m edem bu sırrı beyan

    Kâmil midir cahil sözüne uyan

    Bir baştan ağlamak ömredir ziyan

    İki baştan muhip yâr olmayınca



    -----------------------------------------



    Gel tâlip Pîr’den rızâsız yürüme

    Sakın seni üstadın kabul eylemez

    Farkla dur, otur, mîzanla yürü

    Sakın Sultân kapıda kul eylemez.



    Bu yol tâ ezelden Kaalû Belî’dir

    Benliğinden geçen Hakk’ın kuludur

    ŞAH HATÂYÎ cümlemizin halidir

    Vefâsından cefâsın bol eylemez.



    -----------------------------------------



    Dün-ü gün isteğim budur Hüdâ’dan

    Mürşidimden gayrı nem var benim de

    Dâima ayırma beni izinden

    Mürşidimden gayrı nem var benim de



    Mürşide hile olmaz doğru gelinür

    Yalanın bünyadı yoktur, delinür

    Her ne ister isen anda bulunur

    Mürşidimden gayrı nem var benim de



    Yedi yerde İmam Câfer makamı

    Verdiler elime çün ezkârımı

    Nakd elinde Şeyh Safî’nin makamı

    Mürşidimden gayrı nem var benim de



    Muhammed Ali’in doğru erkânı

    Mürşidine var ki göresin seni

    Mürşidin gemidir, tâlip yelkeni

    Mürşidimden gayrı nem var benim de





    Bu sözü söyleyen Sultan Hatayi

    Hatayi ‘den gayrı kim var gedâyî

    Salarım üstüne bin bir kazayı

    Mürşidimden gayrı nem var benim de

    -----------------------------------------



    Gönül ne durursun sen varsana

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz

    Varıp eşiğine yüzün sürsene

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz



    Mürşidin arayan gitti arayı

    Arayanlar buldu derde çareyi

    Yüzbin okur ise akda karayı

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz



    Bu dünyada durdukça eğer dursan da

    On dünya dolusu kitap görsen de

    Her harfine binbir mana versen de

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz



    Halil yaptı Kâbe’yi oldu delil

    Farz oldu varmayanlar oldu melil

    Muhammed’e rehber oldu Cebrail

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz



    Hatayi sözün manisin ver dedi

    Yar ile ettiğin ahde dur dedi

    Cebrail, Musa’ya Hızır’a var dedi

    Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz



    -----------------------------------------



    Aşık Veysel'in Son Şiiri

    Selam saygı hepinize
    Gelmez yola gidiyorum
    Ne şehire ne de köye
    Gelmez yola gidiyorum

    Gemi bekliyor limanda
    Gideceğim bir ummanda
    Gözüm kalmadı cihanda
    Gelmez yola gidiyorum

    Esim dostum yavrularım
    İşte benim sonbaharım
    Veysel karanlık yollarım
    Gelmez yola gidiyorum

    Ölümünden kısa bir süre önce oğlu Ahmet Şatıroğlu'na yazdırmıştır.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER Empty Geri: ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER

    Mesaj tarafından Admin C.tesi Mayıs 02 2009, 19:42

    Pir Sultan Abdal’dan deyişler:



    Çeke çeke ben bu dertten ölürüm.

    Seversen Ali'yi değme yarama.

    Ali'nin yoluna serim veririm.

    Seversen Ali'yi değme yarama.



    Ali'nin yarası yâr yarasıdır.

    Buna merhem olmaz, dil yarasıdır.

    Ali'yi sevmeyen Hakk'ın nesidir?.

    Seversen Ali'yi değme yarama.



    Ilgıt ılgıt oldu akıyor kanım.

    Kem geldi didâra tâlihim benim.

    Benim derdim bana yeter hey canım.

    Seversen Ali'yi değme yarama.





    Pir Sultan Abdal'ım deftere yazar.

    Hilebaz yâr ile olur mu Pazar?

    Pir merhem çalmazsa yaralar azar.

    Seversen Ali'yi değme yarama.



    -----------------------------------------



    Hak nasip eylese dergâha varsam,

    Bir dem divanında dursam yâ Ali.

    Eğilsem dizine niyâz eylesem,

    Yüzüm kademine sürsem yâ Ali.



    Yüzüm kademine sürdüğüm zaman,

    Zerrece gelmezdi gönlüme güman,

    Şâhım düldülüne bindiğin zaman,

    Önünce Kanber'in olsam yâ Ali.



    Kanber gibi hizmetinde götürsen,

    Bir dem ağlatıp, bir dem güldürsen,

    Çekip Zülfikâr'ı beni öldürsen,

    Elim eteğinden kesmem yâ Ali.



    Keser miyim eteğinden elimi?

    Kabul ettim Hak yolunda ölümü,

    Doğru sürün erenlerin yolunu.

    Mümin canlarından olsam yâ Ali.



    Mümin olan neresinden bellidir?

    Hakkı söyler nefesinden bellidir.

    Erenler bağının gonca gülüdür.

    Tomurcuk güllerin dersem yâ Ali.





    Pir Sultan'ım beni mihman götürsen,

    Götürsen de ayn-i cem'e yetirsen,

    Dizini dizime vursan otursan,

    Doyası yüzüne baksam yâ Ali.



    -----------------------------------------



    Her seher vaktinde cümbüşe geldim.

    Dağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.

    Erenler meclisi bağ-ı gülistan.

    Güller Yâ Muhammed, Ali çağırır.



    Vird verilmiş gökyüzünde kuşlara.

    Bak gözümden akan kanlı yaşlara.

    Sular yüzün vurur taştan taşlara.

    Çağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.



    Âşık olan gelir derdin üsteler.

    Ona kâil olmaz kâmil ustalar.

    Dertliler de gelir derman isterler.

    Sağlar yâ Muhammed, Ali çağırır.





    Pir Sultan Abdâl'ım çoktur âşığı.

    Âşık olanların yanar ışığı.

    İmam Hasan-Hüseyin'in beşiği.

    Sallar yâ Muhammed, Ali çağırır.



    -----------------------------------------



    Ben dervişim dersin dava kılarsın

    Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır

    Kendini gör elde sen ne ararsın

    Hâlâ hâl etmeğe hâlin var mıdır



    Dertli olmayanlar derde yanar mı

    Sâdık derviş ikrârından döner mi

    Dertsiz bülbül gül dalına konar mı

    Ben bülbülüm dersin gülün var mıdır



    Bir gün balık gibi ağa sararlar

    Mürşitten rehberden haber sorarlar

    Tütsü yakıp köşe köşe ararlar

    Ben arıyım dersin balın var mıdır



    Mürşit huzurunda dâra durmağa

    Dâra durup Hakk’a boyun vermeğe

    Muhabbetten geçip hırka giymeğe

    Çar pâreden derviş şalın var mıdır



    Pir Sultan’ım senin derdin deşilmez

    Derdi olmayanlar derde düş olmaz

    Mürşitsiz rehbersiz yollar açılmaz

    Mürşit eteğinde elin var mıdır



    -----------------------------------------



    Gönül ne durursun elden geldikçe

    Yine bir mürşide varmadan olmaz

    Aman mürvet deyü sen de yüzünü

    Yine bir mürşide varmadan olmaz



    Mürşidini bulur gezen arayı

    Kırklar arasında bulur çâreyi

    Ne kadar okursan aktan karayı

    Yine bir mürşide varmadan olmaz

    Bu dünyada sen çok yaşlar yaşarsın

    Bilip dört kitabın dersin açarsın

    Her harfine bin bir mânâ verirsin

    Yine bir mürşide varmadan olmaz



    Halil Kâbe yaptı oldu ya delil

    Vardı varan kaldı varmayan melil

    Muhammet’e rehber oldu Cebrail

    Yine bir mürşide varmadan olmaz



    Pir Sultan’ım bu durakta dur dedi

    Hazret-i Muhammet Ali er dedi

    Bunu bilmeyenin işi zor dedi

    Yine bir mürşide varmadan olmaz



    -----------------------------------------



    Evvel baştan Muhammed'e salavât.

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.

    Ecel gelip ömür gülü solmadan,

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.



    Hasan-Hüseyin Ali'nin oğulları,

    Şehitler yoluna giderler doğru.

    İmam Zeynelâbâ Hüseyn'in oğlu,

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.



    İmâm-ı Bâkırdan vuralım demi,

    Cafer-i Sâdık'tan aldım erkânı

    İmam Mûsâ kaldır gönülden gamı,

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.



    İmam-ı Rızâ'dan olsun hidâyet,

    Takî ile Nakî kılsın inâyet.

    Ol Hasan Askerî şâh-ı vilâyet,

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.





    Pir Sultan Abdâl'ım söyledi heman,

    Yezid'in kalbinden gitmedi güman.

    Âhir nefesinde Oniki İmam,

    Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru.



    -----------------------------------------



    İlhami’den bir deyiş:



    Dû cihanda derde derman sendedir.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.

    Mümin, müslim bütün derd-ü gamdadır.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Ağlar gökyüzünde hem mâh-u mihri.

    Feryat ile doldu iklim-ü dehri.

    Şah İmam Hasan'a verdiler zehri.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Yezîdiler bir araya geldiler.

    Ehl-i Beyt'i ara yere aldılar.

    Şah İmam Hüseyin'e hamle kıldılar.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    İmam Zeynülâbidîn'i bastılar.

    Şühedânın başlarını kestiler.

    Götürdüler bir de Şam'da astılar.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Tutmadılar Resûlullâh sözünü,

    Esir ettiler gelin ile kızını,

    Al-ü evlât Hakk'a tuttu yüzünü.

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    İmam Bâkır, İmam Cafer hakkı için,

    İmam Mûsâ-i Kâzım, Rızâ hakkı için,

    Şah Takî'yle, şah Nakî'nin hakkı için,

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    Askerî, Mehdî'dir ol sâhip zaman,

    Gelince kurulur bir ulu dîvân.

    Çağır ey İlhâmî zaman bu zaman,

    Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali.



    -----------------------------------------



    Sefil Ahmed’den bir deyiş:

    Garip bülbül gibi figan edelim

    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Şu dünyanın ettiğini nidelim



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Bu dünyadan o dünyaya yol oldu

    Gözden akan kanlı yaşlar sel oldu

    Hak emretti arştan ona gel oldu



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Kadir Mevlam nur eylesin yurdunu

    Zikredenler unutmayın virdini

    Bize verdi ayrılığın tadını



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Derman için geldim şimdi buraya

    Tabip baksın sinemdeki yaraya

    Bu hasretlik derler düştü araya



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Bilmem akıllıyım bilmem deliyim

    Efendim seni mahşerde bulayım

    Şu fani dünyada neme güleyim



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Talip olanlar da yasını çeksin

    Tekkesinde misk-ü anberler koksun

    Evlatları kadim postuna çıksın



    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü

    Sefil Ahmed sayru dala konmayım

    Ahdim olsun ikrarımdan dönmeyim

    Nasıl ağlamayım nasıl yanmayım

    Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü



    -----------------------------------------



    Kâtib’den bir deyiş:



    Mürşidlik davasın kılan dede’ler

    Mürşidlik meydanda erlik değil mi

    Mürşid haktır hak mürşittir dediler

    Mürşidler hak ile birlik değil mi



    Mürşidin bağçesi güldür hâr olmaz

    Mürşid olan kişi nefse yar olmaz

    Mürşid bir sultandır eli dar olmaz

    Mürşidlik bir geniş dirlik değil mi



    Mürşidin kazanı kaynar taşar mı

    Mürşidin şehrine kavga düşer mi

    Mürşid dört özlüdür yoldan şaşar mı

    Mürşidlik rehberlik pirlik değil mi



    Mürşid gece gündüz virdinden şaşmaz

    Mürşidin kabında çiğ lokma pişmez

    Mürşid pehlivandır ayağa düşmez

    Mürşidlik meydanda erlik değil mi



    Katib’im mürşidden (okunamadı) tutarsın

    Mürşidin sözüne hile katarsın

    Mürşide hor bakma yere batarsın

    Mürşidi görmemek körlük değil mi



    -----------------------------------------



    Aşık Noksani Baba’dan deyişler:



    Ben mürşidim diyen noksâna gelsin

    Mürşid kimdir, onun nişânı nedir?

    Evliyâ buyruğun okuyup bilsin

    Yetmiş üç farzı var, beyânı nedir?



    Dört kapı, kırk makam, oniki erkân

    Onyedi tarîki eylesin beyan

    Talibin gönlünde koymasın güman

    Bildirsin cân içre cânanı nedir?



    Kâmil mürşid herbir müşkili seçer

    Ona teslim olan Kevser’den içer

    Tâlibin yetmiş bin hicâbın açar

    Gösterir cenneti, nirânı nedir?



    Bu mânayı bilen mürşid tamamdır

    Ameli olursa, Oniki İmamdır

    Kalbi Beyt-i Hüdâ, şâh-ı âlemdir

    Yedi bahir içre ummânı nedir?



    Bu sırra ermeyen mürşid olamaz

    Hırsı nefse uyan, özün bilemez

    Tamah için gezen, Hakk’ı bulamaz

    Ne bilsin, ikrârı, îmanı nedir?



    Har nerdedir bilmez, yalanı söyler

    Evlâddan’ım deyip, yalan söyler

    Gerkes gibi her bir cîfeye konar

    Tanımaz yahşiyi, yamânı nedir?



    Bu üç sıfatta bulunanlar mattır

    Nefsine kul olan, şeytan-sıfattır

    Gıybet-bûhtan eder, sanır âyettir

    Ak üzre farketmez karayı, nedir?



    Noksani aç gözün mürşidi tanı

    Bâtının görünce teslim et canı

    Bir kapıya bend-ol, öğren irfânı

    Göresin küfr-içre îmanı nedir?



    -----------------------------------------



    Derde düştüm bi nihayet Ya Ali senden medet

    Umarız senden inayet Ya Ali senden medet



    Cürmümüz yazmaktan aciz kiramen katibin

    Fatime Hatice Hakkı affet Ya Ali senden medet



    Zatı paki hürmetine tevbe kıldım ya rahim

    Geç suçumdan kıl inayet Ya Ali senden medet



    Şah Hasan Hulki Rıza hakkı ya rabbül gafur

    Hüseyin aşkına rahmeyle Ya Ali senden medet



    Çarde’i masumi pakten umarım lütfü ata

    Zeynelin rahinde Hâk et, Ya Ali senden medet



    Bakır’ı nuru hudadan gönlümüz rüşan kılıp

    Cafer’i ilmin nasip eyle Ya Ali senden medet



    Musayı Kazım Ali Musa Rızanın aşkına

    İsterim eyle şefaat Ya Ali senden medet



    Şah Cafer’i dergahında bi sevap şermende

    Cürmünü affet temamet Ya Ali senden medet



    Nakinin yüzü suyu için Askeri olup şefi

    Mehdi’nin feth et vilayet ya Ya Ali senden medet



    Noksani derdine düşüp kapına geldim hakim

    Ve şifa eyle selamet Ya Ali senden medet

      Forum Saati Paz Mayıs 19 2024, 20:26