APOLLONUN AŞKLARI DAPHNE ADINDAKİ GUZEL KIZIN DEFNE OLUŞU
Bir
gun Apollon Thessaliada, kiyilari agaclarla golgelenen Peneus ir-magi
kenarinda, guzel, genc bir kiz gordu. Bu essiz guzelin adi Daphne idi.
Artemis gibi o da lekesiz bir kiz olarak kalmaya and icmisti. O,
ormanların derinliklerinde yalniz basına dolasmaktan zevk aliyordu. Ay
isiginda, yaban hayvanlari kovalamak, avlamak, derilerinden faydalanmak
onun icin en buyuk eglence idi. Uzun saclari omuzlari ustunde
dalgalanan guzel! Daphne; erkeklerden igrenir ve bir adamin karisi
olarak yasamayi aklina bile getirmezdi. Sik sik babası ona; Kizim, beni
torun sahibi etmelisin; dedigi zaman, Daphne kollariyla ihtiyar
babasinin boynuna sariliyor ve ona soyle karsilik veriyordu:
Ey, dunyaya gelmeme sebeb olan sevgilibabacigim, kadınlık gorevlerini bilmeden ve birisinin karisi olmadan, bagimsiz olarak yaşamama musaade et… işte
bu hos kizin guzel saclari, alev sacan gozleri, mutenasip endami,
Apollonun kalbinde arzular uyandirdi. Bir gn yalniz basina ormanda
dolasan bu bakireye rastlayinca onunla konusmak istedi, fakat cok guzel
ve genc delikanlı olan Apollonu, Daphne karsisinda gorur gormez sirtini
ona cevirdi ve bir ruzgar gibi, ggn boslugunda hizla kayarak ayin
yuvarlak ve yaldizli cehresini tulleyen bulutlar gibi kosmaya basladi.
Fakat Tanri onun pesini bırakmadi. Hem kosuyor hem de ona soyle
bagiriyordu: Daphne, yalvaririm sana dur, benden sana zarar gelmez. Ben
senin dusmanin degilim, dur peri, dur; beni pesinden kosturan yalniz
sevgimdir; lutfen, hizini biraz yavaslat, hic olmazsa, arkandan-kosanın
kim oldugunu gren. Arkandan kosan ne yaban bir dagli; ne de dik
yamaclarda kecilerini otlatan kaba bir cobandir. Ben Isık Tanrisiyim.
Benim babam butun Tan rilarin buyugu olan Zeusdur.Bana
insanlarin mazisini, halini, uzuntulerle dolu Istikballerini okuyan ve
her seyi bilen, her seye hayat veren Tanri Apollon derler O, boyle
soylyordu. Fakat bu takipten korkan Daphne ucuyormus gibi kosuyordu.
Ruzgarin nefesi robunun ince kıvrımlarını havaya kaldiriyor, kokulu
saclarini ensesi ustunde dalgalandiriyordu. O kosarken daha hos bir hal
aliyor, bakir guzelligi daha cok beliriyordu. Apollon bu periyi
muhakkak yakalamak arzusunda idi. Askinin kudreti ona kanad vermiş gibi
idi. O, adeta ucuyordu. Simdi, onu yakalamak uzere idi, Daphnenin
havada ucan saclarini sicak nefesi oksamaya baslamisti. Kuvvetinin
azaldığını, bu hizli ve surekli kosudan yoruldugunu hisseden guzel peri
birden bire durdu ve ayagi ile topraği kazıyarak soyle bagirdi: Ey,
toprak ana, beni ort, beni sakla, beni kurtar. Bu yurekten kopan
yalvaris biter bitmez o agirlasan uzuvlarinin odunlastigini hissetti.
Gri renkginde bir kabuk, olgun gogsunu kapladı. Kokulu sacları
yapraklara cevrildi. Kollan dallar halinde uzadi. Nazik ve kucuk
ayaklan kok olup topragin derinliklerine daldilar. Bası İse buyuk bir
agacin tepesi oldu. Sasirmis bir halde Apollon, peri kizini kucaklamak
isterken bir defne agacim govdesine carptı. Fakat agaca sarilarak sert
kabuklarin altinda henuz olmemis olan Daphnenin kalbinin heyecanli
heyecanli carptigini duydu. Daphne, dedi. Bundan sonra sen Apollonun
kutsal agaci olacaksin, senin solmayan ve dokulmeyen yapraklarin benim
saclarımın celengi olacak. Ve degerli kahramanlar, muharipler, unlu
sairler, buyuk isler basaranlar, hep senin yapraklarınla magrur
alinlarini susleyecekler. Apollon bunları soyleyince defne ağacı onun
lutfuna teşekkur etmek icin dallarını yavaşa salladı ve başını hurmetle
eğdi. Maden ve sert yapraklari bulunan defne agacının, vaktiyle guzel
bir peri kizi olduğunu dusunelim. Onun saclarının guzel kokusunu
defnenin yapraklarından koklayalım, fakat Daphnenin dogan gunesin nnden
kacan guler yuzlu, gencSafakoldugunu da unutmayalim. Her sabah parlak
gunes onu yakalamak icin kosar fakat pembe yanakli, utangac Safak,
yakalanmak istemez kacar. Gunes onu, isiklariyla kucaklamak uzere iken
o birdenbire gunesin onunde kaybolur..
Bir
gun Apollon Thessaliada, kiyilari agaclarla golgelenen Peneus ir-magi
kenarinda, guzel, genc bir kiz gordu. Bu essiz guzelin adi Daphne idi.
Artemis gibi o da lekesiz bir kiz olarak kalmaya and icmisti. O,
ormanların derinliklerinde yalniz basına dolasmaktan zevk aliyordu. Ay
isiginda, yaban hayvanlari kovalamak, avlamak, derilerinden faydalanmak
onun icin en buyuk eglence idi. Uzun saclari omuzlari ustunde
dalgalanan guzel! Daphne; erkeklerden igrenir ve bir adamin karisi
olarak yasamayi aklina bile getirmezdi. Sik sik babası ona; Kizim, beni
torun sahibi etmelisin; dedigi zaman, Daphne kollariyla ihtiyar
babasinin boynuna sariliyor ve ona soyle karsilik veriyordu:
Ey, dunyaya gelmeme sebeb olan sevgilibabacigim, kadınlık gorevlerini bilmeden ve birisinin karisi olmadan, bagimsiz olarak yaşamama musaade et… işte
bu hos kizin guzel saclari, alev sacan gozleri, mutenasip endami,
Apollonun kalbinde arzular uyandirdi. Bir gn yalniz basina ormanda
dolasan bu bakireye rastlayinca onunla konusmak istedi, fakat cok guzel
ve genc delikanlı olan Apollonu, Daphne karsisinda gorur gormez sirtini
ona cevirdi ve bir ruzgar gibi, ggn boslugunda hizla kayarak ayin
yuvarlak ve yaldizli cehresini tulleyen bulutlar gibi kosmaya basladi.
Fakat Tanri onun pesini bırakmadi. Hem kosuyor hem de ona soyle
bagiriyordu: Daphne, yalvaririm sana dur, benden sana zarar gelmez. Ben
senin dusmanin degilim, dur peri, dur; beni pesinden kosturan yalniz
sevgimdir; lutfen, hizini biraz yavaslat, hic olmazsa, arkandan-kosanın
kim oldugunu gren. Arkandan kosan ne yaban bir dagli; ne de dik
yamaclarda kecilerini otlatan kaba bir cobandir. Ben Isık Tanrisiyim.
Benim babam butun Tan rilarin buyugu olan Zeusdur.Bana
insanlarin mazisini, halini, uzuntulerle dolu Istikballerini okuyan ve
her seyi bilen, her seye hayat veren Tanri Apollon derler O, boyle
soylyordu. Fakat bu takipten korkan Daphne ucuyormus gibi kosuyordu.
Ruzgarin nefesi robunun ince kıvrımlarını havaya kaldiriyor, kokulu
saclarini ensesi ustunde dalgalandiriyordu. O kosarken daha hos bir hal
aliyor, bakir guzelligi daha cok beliriyordu. Apollon bu periyi
muhakkak yakalamak arzusunda idi. Askinin kudreti ona kanad vermiş gibi
idi. O, adeta ucuyordu. Simdi, onu yakalamak uzere idi, Daphnenin
havada ucan saclarini sicak nefesi oksamaya baslamisti. Kuvvetinin
azaldığını, bu hizli ve surekli kosudan yoruldugunu hisseden guzel peri
birden bire durdu ve ayagi ile topraği kazıyarak soyle bagirdi: Ey,
toprak ana, beni ort, beni sakla, beni kurtar. Bu yurekten kopan
yalvaris biter bitmez o agirlasan uzuvlarinin odunlastigini hissetti.
Gri renkginde bir kabuk, olgun gogsunu kapladı. Kokulu sacları
yapraklara cevrildi. Kollan dallar halinde uzadi. Nazik ve kucuk
ayaklan kok olup topragin derinliklerine daldilar. Bası İse buyuk bir
agacin tepesi oldu. Sasirmis bir halde Apollon, peri kizini kucaklamak
isterken bir defne agacim govdesine carptı. Fakat agaca sarilarak sert
kabuklarin altinda henuz olmemis olan Daphnenin kalbinin heyecanli
heyecanli carptigini duydu. Daphne, dedi. Bundan sonra sen Apollonun
kutsal agaci olacaksin, senin solmayan ve dokulmeyen yapraklarin benim
saclarımın celengi olacak. Ve degerli kahramanlar, muharipler, unlu
sairler, buyuk isler basaranlar, hep senin yapraklarınla magrur
alinlarini susleyecekler. Apollon bunları soyleyince defne ağacı onun
lutfuna teşekkur etmek icin dallarını yavaşa salladı ve başını hurmetle
eğdi. Maden ve sert yapraklari bulunan defne agacının, vaktiyle guzel
bir peri kizi olduğunu dusunelim. Onun saclarının guzel kokusunu
defnenin yapraklarından koklayalım, fakat Daphnenin dogan gunesin nnden
kacan guler yuzlu, gencSafakoldugunu da unutmayalim. Her sabah parlak
gunes onu yakalamak icin kosar fakat pembe yanakli, utangac Safak,
yakalanmak istemez kacar. Gunes onu, isiklariyla kucaklamak uzere iken
o birdenbire gunesin onunde kaybolur..