Dinsel törenler, tragedya ve komedya türü oyunların sergilendiği tiyatroların ortaya çıkışları dinsel nedenlere dayanmaktadır. Orkestrada yer alan sunak (thymele) ve tiyatroların Dionysos tapınakları çevresinde oluşları ile tiyatro içindeki bezemelerde Dionysos tasvirlerinin varlığı bunu desteklemektedir.
Tiyatrolar ilk olarak M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda ortaya çıkmaktadır. Tiyatrolarda gösteriler M.Ö. 4. yüzyıla kadar açık havada, daire biçimli zemini sıkıştırılmış topraktan olan orkestrada yapılmaktaydı. Seyirciler ise orkestrayı çevreleyecek biçimde bir yamaca dizilmekteydiler ya da yamaca kurulmuş ahşap sıralarda oturmaktaydılar. Yine bu dönemde sahne de ahşaptan yapılıyor olmalıydı. M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren taştan yapılmış tiyatrolar görülmeye başlanır. Bunlara örnek olarak; Yunanistan’da Atina Dionysos Tiyatrosu, Epidauros Tiyatrosu (mimar Polykleitos, M.Ö. 4. yüzyıl), Delos Tiyatrosu (M.Ö. 3. yüzyıl), Anadolu’da Priene (M.Ö. 3. yüzyıl), Milet, Bergama, Efes, Magnesia, Iassos, Metropolis tiyatroları verilebilir.
Romalılar ise geç dönemlere kadar tam anlamıyla taş tiyatrolara sahip olmadılar. Oyunlar sergileneceği zaman ahşap oturma sıraları ve sahne binası inşa ediliyor ve sonradan sökülüyordu. Geç Cumhuriyet Dönemi sonlarına kadar inşa edilen ahşap tiyatrolar çok gösterişli olabilmekteydiler. Roma’da ilk kalıcı tiyatronun yapımına M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında girişilmiş, inşaata başlandıktan bir süre sonra Senato tarafından yapının yıkılmasına karar verilmiştir. Roma’daki ilk kalıcı tiyatro ise M.Ö. 58’de M. Aemilius Scaurus’un bayındırlık memurluğu sırasında inşa ettirdiğidir, ahşap tiyatrodur. Yaşlı Plinius’a göre sahne binası (scaenae frons) üç katlı idi ve alt kat mermer (muhtemelen kaplama), orta kat cam (muhtemelen mozaik), üst kat ise yaldızlı ahşaptan inşa edilmişti. Ayrıca aralarında 3000 tunç heykelin bulunduğu 360 sütundan ve 80 bin izleyici kapasitesinden bahsetmektedir. M.Ö. 55’te ise Pompeius tarafından Mitylene tiyatrosu örnek alınarak Roma’nın ilk taş tiyatrosu Campus Martius’da inşa edildi. Pompeius döneminden sonra diğer bir taş tiyatro, Caesar döneminde (M.Ö. 46-44) başlanıp, Augustus döneminde tamamlanan Marcellus Tiyatrosu’dur. Alt katı Dor orta katı İon ve üst katı Korinth düzeninde sütunlar ile bezenmiştir.
Roma dışındaki şehirlerde taştan inşa edilmiş daimi tiyatrolar daha önce ortaya çıkmaya başlamıştır. M.Ö. 2. yüzyılın ortasına ait olan Gabii’deki gibi bazıları tapınak kompleksinin bir parçasıydılar ve ana işlevleri, tapınmayla ilgili müzikli ve danslı törenlerin sunum yeriydi. Bir diğeri ise Sulla döneminde (M.Ö. 82-79) inşa edilmiş Pompeii’deki Küçük Tiyatro’dur. Bu tiyatro herhangi dini bir işlev üstlenmeyen bir kamu yapısıydı. Dikdörtgen planlı bir yapıdır ve üzeri muhtemelen çatı ile kapatılmıştı. Plan olarak Milet ve Atina Bouleterion’unu hatırlatan bu yapının orchestrası ve scanae ile auditoriumun bir bütün oluşuyla Roma karakteri göstermektedir.
Esir alınan bazı Grek askerleri sayesinde Yunan Tiyatrosu,Roma’da tanınmaya başlandı. Çünkü bu askerler, Euripides’in eserlerini okuyabiliyorlardı. Ancak Roma Tiyatrosu’nun kaynağı da şenliklere gidiyordu. Arvales denilen din adamlarıyla birlikte çiftçi ve çobanlardan kurulu bir topluluk ekin dönemlerinde tarım tanrıçası “Demeter” adına törenler düzenlerlerdi. Ekin kalktıktan sonra başlayan düğünlerde dansların yanı sıra, FESCENNİUM ezgileri söylenir, dans edilirdi. Bu ezgilerin dramatik bir önemi yoktu ancak oyunların kurulmasında etkili oldu. Fescennium ezgileri halk tarafından oynanan gülünç oyunlarla birleşince SATURA adı verilen kaba çizgili kısa güldürüler ortaya çıktı. SATURA ilk kez, İ.Ö. 364 yılında Roma’da düzenlenen oyunlarda oynandı. İ.Ö. 240 yılından itibaren de Roma oyun alanında düzenli olarak tragedya ve komedyalar oynanmaya başlandı. İ.Ö. 220 tarihlerinden itibaren LUDİ PLEBEİ yani halk gösterileri düzenlenmeye başlandı. Önceleri yılda 4 kez,Nisan,Temmuz,Eylül,Kasım aylarında düzenlenen Ludi Şenlikleri daha sonraları hemen her fırsatta ( düğün,zafer,cenaze vb.) düzenlenir oldu. Roma senatörlerinin tiyatroyu yasaklamak istemelerine karşın İ.S. IV.yy.da bu gösteriler yılda 170’e çıktı.