İşçi sınıfı tarihi için bir başlangıç...
*
Demokrasinin eksikliği kendini her alanda hissettiriyor. Özellikle de işçi sınıfının tarihinde.
*
Yasakçı zihniyetin yarattığı korkular kurumları belgelerden kaçar hale getirmiş.
*
Korunan belgelerin akibeti ise baskınlarla toparlanıp götürülmüş, yani korkulan başa gelmiş.
*
12 Mart, 12 Eylül ve daha nice olayda ellerine geçen her kitabı, her kitabı toplamayı marifet saymışlar.
*
Kişisel arşivler bile talan edilmiş. Dolayısıyla işçi sınıfının özellikle de DİSK’in tarihe damgasını vuran nice etkinliğinden geriye yalnızca ikinci veya üçüncü el bilgiler kalmış.
*
Oysa tarih belge demektir, belgesiz tarih eksik ve çoğunlukla da yanlışa götmektedir.
*
DİSK 30 yıllık kısa ömrü içinde geçirdiği badirelerle tarihine tanıklık edecek çok sayıda dökümanını yitirmiş bir örgüt.
*
Özellikle 12 Eylül yargımaları sürecinde “suç” bulma telaşındaki savcıların, görevlilerinin didik didik ettikleri tonlarca evrak yok oldu gitti. belki de bugün kullandığımız birçok kağıdın hamurunda bu tarihten parçalar yer alıyor.
*
DİSK yeniden çalışmalarına başladığında yep yeni bir kuşakla karşı karşıya kaldı. Büyük çoğunluğu 1960-70 döneminin mücadelesinden habersiz olan bu kuşak, 12 Eylül’ün yasakçı zihniyetinin hukuk düzeniyle çalışma yaşamına girmişti.
*
Bu kuşaklara tek yanlı bir propaganda uygulanmış ve geçmiş tahrif edilerek anlatılmıştı. Onların bildiği bir anlamda resmi bir tarihti. İşte bu kuşaklara bu sahip oldukları ama daha çok da sahip olamadıkları birçok hakkın nasıl kazanıldığının öğretilmesi bir zorunluluk. Çünkü onlara içine sokuldukları sınırların kaderleri olduğu ezberletilmiş.
*
Bunu değiştirmek, işçi sınıfının gerçek tarihiyle tanışmalarını sağlamak DİSK’in görevi. Bu görev her şeyden önce yıllar boyunca yalan yanlış bilgilerle karalanan ve daha da önemlisi tarihe damgasını vuran bir örgüt olmasından kaynaklanıyor.
*
Bugün tarihimizi yazmak için birçok belgeye sahip değiliz. Ama biryerden başlamamız gerektiğine inanıyoruz.
*
DİSK’in mücadelesinin satır başlarından oluşan bu denemenin işçi sınıfı tarihinin yazılmasında bir ilk adım olmasını diliyoruz Mücadelede şehit düşen arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
*
Demokrasinin eksikliği kendini her alanda hissettiriyor. Özellikle de işçi sınıfının tarihinde.
*
Yasakçı zihniyetin yarattığı korkular kurumları belgelerden kaçar hale getirmiş.
*
Korunan belgelerin akibeti ise baskınlarla toparlanıp götürülmüş, yani korkulan başa gelmiş.
*
12 Mart, 12 Eylül ve daha nice olayda ellerine geçen her kitabı, her kitabı toplamayı marifet saymışlar.
*
Kişisel arşivler bile talan edilmiş. Dolayısıyla işçi sınıfının özellikle de DİSK’in tarihe damgasını vuran nice etkinliğinden geriye yalnızca ikinci veya üçüncü el bilgiler kalmış.
*
Oysa tarih belge demektir, belgesiz tarih eksik ve çoğunlukla da yanlışa götmektedir.
*
DİSK 30 yıllık kısa ömrü içinde geçirdiği badirelerle tarihine tanıklık edecek çok sayıda dökümanını yitirmiş bir örgüt.
*
Özellikle 12 Eylül yargımaları sürecinde “suç” bulma telaşındaki savcıların, görevlilerinin didik didik ettikleri tonlarca evrak yok oldu gitti. belki de bugün kullandığımız birçok kağıdın hamurunda bu tarihten parçalar yer alıyor.
*
DİSK yeniden çalışmalarına başladığında yep yeni bir kuşakla karşı karşıya kaldı. Büyük çoğunluğu 1960-70 döneminin mücadelesinden habersiz olan bu kuşak, 12 Eylül’ün yasakçı zihniyetinin hukuk düzeniyle çalışma yaşamına girmişti.
*
Bu kuşaklara tek yanlı bir propaganda uygulanmış ve geçmiş tahrif edilerek anlatılmıştı. Onların bildiği bir anlamda resmi bir tarihti. İşte bu kuşaklara bu sahip oldukları ama daha çok da sahip olamadıkları birçok hakkın nasıl kazanıldığının öğretilmesi bir zorunluluk. Çünkü onlara içine sokuldukları sınırların kaderleri olduğu ezberletilmiş.
*
Bunu değiştirmek, işçi sınıfının gerçek tarihiyle tanışmalarını sağlamak DİSK’in görevi. Bu görev her şeyden önce yıllar boyunca yalan yanlış bilgilerle karalanan ve daha da önemlisi tarihe damgasını vuran bir örgüt olmasından kaynaklanıyor.
*
Bugün tarihimizi yazmak için birçok belgeye sahip değiliz. Ama biryerden başlamamız gerektiğine inanıyoruz.
*
DİSK’in mücadelesinin satır başlarından oluşan bu denemenin işçi sınıfı tarihinin yazılmasında bir ilk adım olmasını diliyoruz Mücadelede şehit düşen arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.