KURAN`I YENİDEN OKUMAK
Kuran-ı Kerim’i ilk defa 1968-69 yıllarında okudum.O yıllarda gençlik
arasındakien önemli tartışmalardan birisi din idi.Materyalizm,
İdealizm, Sosyalizm, Marksizm, Ataizm tartışmalarının en yoğun
tartışıldığı yılları yaşıyorduk.
Aleviler, ibadetlerini camide namaz kılarak yapmadıkları için,
otuz gün Ramazan’da oruç tutmadıkları için ağızları ile kuş tutsalarda
İslamiyete inanmaları eksik sayılıyor.Halbuki Aleviler ibadet olarak
cem yapıyorlar.Akşamdan sabaha kadar adeta transa geçip Allah,
Muhammed, Ali, 12 İmamlar için kendinden geçiyorlar. Orucu otuz gün
değil on iki gün tutuyorlar. Oruç sırasında su içmiyorlar, abartılı bir
sofra kurmuyorlar, sahura kalkmıyorlar.Orucu çok mütevazı şartlarda
tutuyorlar.
Alevilerin Sünnilerce kabul görmeyen ibadetleri nedeniyle İslam’ın
temel kaynağı Kuran-ı okuma gereğini o yıllarda çok yakıcı
hissetmiştim.Kuran-ı ikinci okumam ise, Alevilik konsunu doktora tezi
olarak İstanbul Üniversitesi – Siyaset Bilimi programında 1980li
yılarda almam sırasında gerçekleştirdim.Yani araştırma/inceleme
amacıyla ilk okumamdan yaklaşık 15 yıl sonra oldu.Tabii Kur’an herhangi
bir nedenle gündeme geldiğinde başvurmak okumak, alıntılar yapmayı
bunun dışında sayıyorum.
Yazının başlığında; ‘’Kuran-ı Yeniden Okumak’’ olarak ifade
ettiğim okumak ise, son altı günümün tamamını vererek incelemek,
araştırmak, anlamak için yaptığım bu üçüncü okumamdır.
Bu yazımın amacı, Kuran-ı Kerim’i eleştirmek
değildir.Eleştirenlerde olabilir.Ama bu yazının amacı kutsal metni
anlamaya, öğrenmeye yöneliktir.Alevi dünyasının konu ile ilgili
hissiyatlarını anlamaya çalışmaktır.Alevilerin özellikle ibadet
konusunda neden Sünni İslam dünyasından farklı bir davranış içinde
oldukları ve bu davranışlarını ısrarla tarih boyunca canları pahasına
savunmalarıdır.Örneğin; Kuran’da ibadet yeri kesinlikle cami denilen
mekanlar mıdır? Kuran’da ibadet biçimi tartışmasız bir şekilde namaz
denilen ibadet biçimi midir?Bunların günde beş vakit yapılması Kuran’ın
tartışmasız gereği midir?
Şu anda Türkçe olarak Kuran-ı Kerim’in 20 civarında
meali(çevirisi) bulunuyor.Çeviriler arasında bir dizi farklılıklar
var.Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Kuran çevirileri ile ilgili olarak;
‘’Bazı yerlerde Kur’an değil; örf, mezhep hatta hurafe
konuşturulmuştur.’’Bu mealler, yüzlercve parantez içi cümle ile bizi
yönlendirmekte, meal yazarının(çevirmenin) kişisel kanaatlerine
çekmekte, Tanrısal kelamla bizim aramıza girmektedir.’’Dedikten sonra
mealde sık parantez kullanmayı şöyle izah ediyor.’’Sürekli parantez
açmaya gidilmesinin bir sebebi de Kur’an’ın ifadelerindeki birden fazla
anlam boyutundan sadece birinin esas alınıp diğerlerinin parantez içine
sokulmasıdır.
Bu yöntem, yazımızın konusunu teşkil eden İslam’daki ibadet biçimi
olan; salat, namaz, dua, ibadet kavramları içinde geçerlidir.İlahiyatçı
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk bu hatalı algılamayı engellemek için
kendileri mealde(çeviride); ‘’3. Mealimizde, tek parantez dahi
kullanılmamıştır.4. Birden fazla anlamı olan kelime ve terimlerin,
anlamlarının sadece biri değil, tümü verilmiştir.Bu durumda ikinci,
üçüncü… anlamlar arasına bölü çizgisi (/) konmuştur ‘’ diye açıklama
yapma gereği duymuştur.
Bu durum; ibadet biçimi olan; salat, namaz, dua, ibadet etmek
kavramları içinde geçerlidir.Prof. Öztürk; Kuran’da Arapça salat
kelimesinin çevirisini(mealini) verirken sadece Farsça karşılığı olan
namaz kelimesini değil, Türkçe karşılığı olan; dua etmek, ibadet etmek
kavramlarını da kullanmıştır.Ayrıca; çeşitli fıkıh ekollerinin kendi
anlayışlarına göre çeşitli kelimelere yükledikleri mezhepsel
anlayışlara da yer vermediğini mealinin önsözünde şöyle açıklanmıştır.
‘’7. Fıkıh ve tasavvuf ekollerinin kendi anlayışlarına uygun
olarak, kelime, edat, bağlaçlara yükledikleri mezhepsel anlamlara
itibar edilmemiştir.’’Demekki bu yöntem az yada çok Kuran-ı Kerim’in
çevirisinde(mealinde) kullanılmaktadır.
Kuran’ı, okurken sadece Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün mealini
okumadım.Karşılaştırmalı olarak, Elmalılı Hamdi Yazır’ın, Abdulbaki
Gölpınarlı’nın, Ali Bulaç’ın, Edip Yükselin Prof. Dr. Süleyman Ateş’in,
Ayıntaplı Mehmet Efendi’nin, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun, Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı mealleri birlikte, okudum.Kuran-ı
Kerim’in surelerinin geliş, iniş sırasına göre verdiği için Prof.
Öztürk’ü esas aldım.
Prof. Öztürk’ün mealinin 1. baskısı; 1994’te yapılmış.Elimdeki son
baskısı, 74. baskısı Yeni Boyut Yayınları’nda 2008’de yapılmış.Metin’de
ilk sure; Alak Suresi olarak başlıyor.Anlamı; embriyo, pıhtı, ilgi
anlamına geliyor.Cenabı Hak’tan geldiğine inanılan son sure ise Nasr
Suresi yani 114. Sure yazıyor.Bunun anlamı ise; ‘’Yardım’’ anlamına
geliyor. Kuran metninin tümü 575 sayfadır. Buna; küçük bir sözlük
kısmını, Esma ül Hünsa listesini ve indeks kısmı ilave edilince; 637
sayfa olmuş.Meal, surelerin iniş sırasına göre düzenlenmiş. Bu durum,
konunun sistematiğini kavramak açısından daha uygun olduğu konusundan
hareketle düzenlenmiştir.
baskısı, 74. baskısı Yeni Boyut Yayınları’nda 2008’de yapılmış.Metin’de
ilk sure; Alak Suresi olarak başlıyor.Anlamı; embriyo, pıhtı, ilgi
anlamına geliyor.Cenabı Hak’tan geldiğine inanılan son sure ise Nasr
Suresi yani 114. Sure yazıyor.Bunun anlamı ise; ‘’Yardım’’ anlamına
geliyor. Kuran metninin tümü 575 sayfadır. Buna; küçük bir sözlük
kısmını, Esma ül Hünsa listesini ve indeks kısmı ilave edilince; 637
sayfa olmuş.Meal, surelerin iniş sırasına göre düzenlenmiş. Bu durum,
konunun sistematiğini kavramak açısından daha uygun olduğu konusundan
hareketle düzenlenmiştir.