1. Hazirlik Asamasi
Çorum katliami da, ülke genelinde islenen siyasi cinayetlerden, okul isgallerinden, Malatya, Kahramanmaras, Gazi katliamlarindan soyutlayanak; sag-sol gruplarin çatismasiyla degerlendirilemez. Böyle bir degerlendirme, siyasi cinayetlerin ve katliamlarin ardinda yatan dinamikleri görmekten mahrumdur.
1961 Anayasasi, ileriye yönelik bazi temel hak ve özgürlükler getirmisti. Memurlar, gençlik, köylü ve esnaf örgütleniyordu. Emek agirlikli, demokrasi yanlisi siyasi parti ve örgütlenmeler kurulmaya basladi. Vatandas olmanin bilinci ve toplumsal muhalefet gelisiyordu. Uyanis ve örgütlenmenin sonucu olarak bagimsizlik, sömürü ve baskilar tartisilmaya baslandi. Emekçi kesimler, siyasi iktidarlarin uygulamalarini izlemeye, denetlemeye ve sorgulamaya yöneldiler. Bu yillarda toplumsal muhalefetin gelistigi illerden biri de Çorum’du. Çorum’daki toplumsal muhalefetin yayginlasmasini baskiyla engellemeyi amaçladilar. Baskiya bir kilif gerekiyordu. Iç, Dogu ve Güneydogu Anadolu’da etnik ve mezhepsel topluluklar içiçe yasiyordu. Bu bölgelerde issizlik de fazlaydi. Tertip sahipleri, planlarini uygulamaya, etnik ve mezhepsel bir ayrim yaratma üzerinden gitmeyi yeglediler. Bu amaçla, devletin ekonomik ve politik destegiyle güçlendirilen irkçi-seriatçi örgütler devreye sokuldu. Bu örgütler, “Türk-Islam Sentezi” ögretisinin rehberliginde, halki Alevi-Sünni, Türk-Kürt olarak ayirmaya ve bu ayriligi körüklemeye basladilar.
1980’de yapilan Çorum katliami, bu planin uygulanmasinda önemli bir halkadir. Ancak öncelikle, tertiplere direnecek demokrat güçleri kontrol ve baski altina almak, saldirida bulunacak güçleri güvenceye almak gerekiyordu. Bu amaçla Çorum Valiligi’ne sag görüslü ve tarafli (AP iktidarinda Içisleri Bakanligi yapmis ve zehir hafiye diye taninan Faruk SÜKAN’in bacanagi) Rafet ÜÇELLI atandi. Emniyet Müdürlügüne, yansizligiyla taninan Hasan UYAR’in yerine, Tunceli’de birçok olaya adi karismis olan Nail BOZKURT; Milli Egitim Müdürlügüne de MHP’nin militani olarak taninan Fethi KATAR getirildi. Demokrat olarak taninan 40’a yakin polis tel emriyle baska illere atandi. Demokrat birçok okul yöneticisi ve ögretmenle memur, kentten sürgün edildi. Devletin birçok kurumu, fasistlerin karargahi haline getirildi. MHP’lilere yaygin olarak silah ruhsati verilmeye baslandi.
Planlanan katliamin önhazirliklari hakkinda bilgilenmek üzere ABD’nin Türkiye Büyükelçiliginde görev yapan Robert Alexandr PECK (CIA görevlisi olarak taninmaktadir) Çorum’a gider ve kentte, MHP Il Baskani ve Yöneticileriyle, Vali ve CHP’li Belediye Baskani Turhan KILIÇOGLU’yla görüsür. MHP’nin etkin oldugu köy ve ilçeler ile Alevi ve Sünni nüfusun dagilimi hakkinda bilgi edinmeye çalisir. Ayni kisi, Çorum’dan sonra Amasya ve Tokat’a da gider.
Gazeteci - Yazar Cüneyt ARCAYÜREK, CHP hükümetinde Içisleri Bakanligi yapmis olan Hasan Fehmi GÜNES’ten su bilgileri alir:
“1979’da Amasya Belediye Baskani Gündüz TÜREM, simdi SHP Il Baskani, telefondaydi, ‘Bir Amerikalinin geldigini, görüsmek istedigini’, bildirdi. Amasya duyarli bir kent, MHP’liler orada iyi örgütlenmisler. Adamin adi PECK’ti, ABD Büyükelçiliginde görevliydi. Konusmasini ve içerigi hemen bildirmesini söyledim. Vali Aydemir CEYHAN’i aradim, Amerikaliyi kontrol altina almasini ve konuk etmesini bildirdim.
“Amasya Belediye Baskanimiz beni aradi ve zarfin üstüne aldigi notlari okudu. O zarfi da bana gönderdi sonra; PECK merakliydi.
“Amasya’da Alevi-Sünni ve sag-sol çatismasi üzerine sorular soruyor ve ne zaman, hangi ölçüde bir çatisma çikabilecegini arastiriyordu. Vali, adami misafir etmisti bir devlet kurulusunda
“Nedense misafirhanede rahat edememis PECK. Sabah erkenden, kahvalti etmek için, Saraçoglu tesisleri diye anilan, bize göre MHP’lilerin merkezi bir yere gitmis. PECK’i izledik. Daha sonra Karadeniz kiyisina gitti. Hep ayni sorulari soruyordu. ‘Bir kivilcim patlama yaratir’i arastiriyordu. .... Gündüz ÖKÇÜN’e gittim, anlattim. PECK, CIA ajaniydi. MIT ve baska kanallar CIA ajani oldugunu bildiriyordu. Kibris’taki CIA istasyonuna bagliydi.” 1
Çorum’da deneme niteliginde birtakim olaylar çikartiliyor. Ülkücüler, Alaca Ilçesinde bir soförü öldürmüs, katil bulunamiyor. Mart 1980’de, CHP Gençlik Kolu üyesi Cemal KEPÇELI dükkaninda silahli saldiriyla yasamini yitiriyor. Ülkücü katil, uzun süre sonra Çanakkale’de yakalaniyor; üzerinde öldürülecek CHP’lilerin isim listesi çikiyor. Bunlar sadece sinirli örnekler. Bu dönemde, kentte meydana gelen çok sayida saldiri ve yaralamanin suçlulari bulun(a)mamaktadir.
19 Mayis Gençlik ve Spor Bayrami kutlama hazirliklari sirasinda, ülkücüler, bayram törenine katilan kizlarin kiyafetlerini gerekçe göstererek halki tahrik amaciyla su bildiriyi dagitirlar:
“MÜSLÜMAN, NAMUSUNA SAHIP ÇIK!
“19 Mayis gösterileri adi altinda yine masum bacilarimizin iffet ve hayasina kahpece ve haince saldiracak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçaliyor, içimize kan akitiliyor. Yine Müslüman evladi kan aglaya aglaya, kâfir düzen tarafindan soyularak, en müstehcen ve kepaze kilikta teshir edilecektir.
“Bin yillik mübarek tarihimize bundan büyük bir leke sürülebilir mi?
“Kurtulus Savasinda namusunu Yunan eli kirletmektense ölmeyi tercih eden mübarek ninelerimizin kemikleri sizlamaz mi?
“Ey Müslüman, düsün, süngüyle ana karnindan çocuk çikartan zihniyetle bu zihniyetin farki ne? ‘Namazini kil, orucunu tut yeter, karisan mi var?’ diyen gafil Müslüman, sen de düsün.
“Düsün ki, hâddini bilmeyenlere bildirelim hâdlerini. Su hadis-i serifi asla unutma: Haksizlik karsisinda susan, dilsiz seytandir. Ne mutlu cani ile kani ile mali ile CIHAD edenlere / Islamci Gençlik.” 2
Katliam için ortamin yeterince olgunlastigi bir döneme giriliyordu.