ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ Empty ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Mesaj tarafından Admin Paz Mayıs 31 2009, 19:26

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ CONSTANTİN SİLVANUS’UN KEHANETLERİ!

    “Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:

    Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır!
    Pir Sultan Abdal ile ilgili araştırmaların çoğunda, Osmanlı döneminde, “Pir Sultan Abdal İsyanı”ndan ve Pir Sultan Abdal’ın bir isyan kahramanı olduğundan söz ediliyor. Bu konu Erdoğan Çınar’ın kafasına takılmış. Aleviliğin üzerindeki sis perdesini kaldıracak ya! Kitapların dipnotlarındaki “Mühimme defterleri”ne de bakmış. İsyanı bulamamış! Araştırmacıların birden fazla Pir Sultan Abdal olduğu iddialarını da değerlendirmiş. “Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:


    Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır! Silvanus bir Alevi piridir, aynı zamanda ocak kurucusudur! Turna da Hermes’in avazıdır! Hermes’in asası Nil deryasında, hırkası da bir derviştedir. O halde, Pir Sultan Abdal “Turna”, “Urum Kışı” dediğine göre, ölüm hikâyeleri de üç aşağı beş yukarı birbirine benzediğine göre o mutlaka “Pir Silvanus”tur! Güya Erdoğan Çınar’a göre halkımız 7. yüzyıldan itibaren “Pir Silvanus”un deyişlerini dilden dile yaşatarak bugüne kadar getirmiştir.


    Hallac-ı Mansur’un da ölüm öyküsü Pir Sultan Abdal’a benzemesine rağmen, Hallac-ı Mansur’un “Arap çölleri”ne yakın olması, Sivas’la, Yıldız Dağıyla ilişkisinin bulunmaması gibi nedenlerden dolayı Erdoğan Çınar, Pir Sultan Abdal’ı Hallac-ı Mansur yapmayı düşünmemiştir.


    Normal bir insanın şöyle düşünmesi gerekirdi: Bugüne kadar araştırma yapan kişiler Pir Sultan isyanından söz ediyorlar, iyi arşiv tutan Osmanlıda ise böyle bir isyanın kaydı yok, demek ki böyle bir isyan yok! Ama Erdoğan Çınar böyle düşünmüyor. Araştırmacıların isyan var kabulünü kabul ediyor ve 16. yüzyılda yaşayan halk ozanı, asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ı alıyor, 7. yüzyıla, Bizans dönemindeki Cibossa’ya götürüyor, adını da Silvanus yapıyor. Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’ken, Silvanus’un asıl adı olan Constantin’den ise hiç söz etmiyor. Cibossa da Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Sivas değil, bugünkü Şebinkarahisar’ın güneyinde bulunan bir kasaba ya da köydür. Cibossa’yı Sivas yapabilmek için de (Kibossa) diye değil (Sibossa) diye telaffuz ediyor. Oysa o dönemde Sivas’ın adı Sebastia.


    Tabii Yıldız Dağının da yerinin değiştirilmesi gerekiyor. Haritada Sivas’ın kuzey batısında yer alan Yıldız Dağını alıyor, sağa ve aşağı kaydırıp Şebinkarahisar’ın güneyine yerleştiriyor. Bunu nasıl yaptın diye soranlara ise, ekvatora paralel bir çizgi çekin bakalım Yıldız Dağı Şebinkarahisar’ın güneyinde mi değil mi, diye karşı soru bile soruyor. Siz de bir Türkiye haritası alabilir, Şebinkarahisar ile Yıldız dağı arasına bir çizgi çekip Erdoğan Çınar’ın iddiasını doğrulayabilirsiniz! Aynı mantıkla, örneğin Kars ile İzmir arasına, ekvatora paralel bir çizgi çekersek, İzmir Kars’ın hangi yönünde olur!


    Diğer taraftan Erdoğan Çınar, Constantin’in Banaz ile bir ilgisinin bulunmadığını, Türkmen olmadığını, Ermenistan’ın Samosat’ında (Arsamosata) Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, Silvanus adının takma bir ad olduğunu; Silvanus’un, St Paul’ün adamlarından biri olduğunu; Constantin’in St Paul hayranı olduğunu ve St Paul’ün adamlarından Silvanus’un adını unvan olarak aldığını; Paulikienlerin Ermeni halkına mensup olduğunu okurdan saklıyor. Manici gnostik Hıristiyan Ermeni bir papaz oluyor mu Pir Sultan Abdal! Bütün bunları yaparken okuru da aptal sanıyor. Hani Atlantis’in Mısır kolonisinden on binlerce yıl süren göçler sonucu Alamut’a gelen Mu’culuk, binlerce yıl süren bir yolculuktan sonra ve Türkmen dervişleri aracılığı ile Anadolu’ya gelmişti! Hiç de öyle olmadığı bizzat Erdoğan Çınar’ın Constantin Silvanus anlatımıyla sabittir. Erdoğan Çınar yine kendi düşüncelerini reddetmektedir.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ Empty Geri: ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Mesaj tarafından Admin Paz Mayıs 31 2009, 19:27

    HAKK ERENLERİNİN YOL’U İLE İLGİLİ STRATEJİK BİLGİ


    Erdoğan Çınar’ın Hakk Erenleri ile ilgili stratejik bilgisi yok. Ona “ezberimizi bozdu” diyenlerin de yok. Manici gnostik Hıristiyan “Arınmışları” ya da “Kusursuzları” et yemezler. Cinselliği reddederler. Evlenmezler. İçki içmezler. “İnanırları”na ikiden fazla çocuk yapmayı yasaklarlar. Ruhun insan vücudunda hapis olduğunu, insan vücudunun ve dünyanın bir cehennem olduğunu, baki dünyasının bu dünya olmadığını savunurlar. Kadın ve erkek “Arınmışları” veya “Kusursuzları”, Manici gnostikleri ısrarla Hakk Erenleri olarak göstermek düşündürücüdür. Aynı zamanda Hakk Erenlerinin yolunu anlamaya çalışan kişilerin de Yol hakkında temel görüşlere neden sahip olmadıkları da düşündürücüdür.


    Eskiden Şamanları Alevi dedeleri olarak gösteren bir anlayış vardı. Ondan kurtulduk. Şimdi de dünyayı fani ve cehennem gören ve dünyadan bir an önce kurtularak “Baki Dünyası”na kavuşmaya çalışanları Alevi Pirleri olarak gösteren kişilerle karşı karşıyayız. Ancak bu kişilerin bizim karşımızda Şamanistler kadar bile şansı yoktur.


    Yukarıdaki paragrafta anlatmaya çalıştığım düşüncelere sahip Manici Hıristiyan kişiler, neden ve nasıl Alevi oluyor? Örneğin Manici gnostik Hıristiyan Constantin Silvanus hiç evlenmiş midir, çocuğu, torunu var mıdır? Varsa neden, yoksa neden? Oysa Pir Sultan Abdal’ın oğlu Pir Mehmet’ten, kızı Sanem’den söz edilmektedir.


    Erdoğan Çınar ve onun ezberini bozduğu kişiler şöyle düşünüyorlar: Bugün Aleviler İslam şemsiyesi altında Yol’larını nasıl sürdürüyorlarsa, Paulikienler de Hıristiyanlık şemsiyesi altında Yol’u sürdürüyorlardı!


    Erdoğan Çınar ve ezberi bozulan kişiler, İslam’ı da Hıristiyanlığı da bir tarafa bırakarak şu soruya cevap bulmalıdırlar: Alevilerde musahiplik temel bir kurum mudur? Eğer temel bir kurumdur diyorsanız, bana Constantin Silvanus’un musahibini söyleyiniz! Onlarda bu kurum var mıydı? Varsa neden, yoksa neden? Siz ki bırakın 7. yüzyılı ta on bir bin yıldan fazla bir zamandır tarih sahnesinde bulunduğunu kabul ettiğiniz “ilk insan”lar olan Luvilerin bile Alevi olduğunu iddia ettiğinize göre musahiplik kurumunun en az on bir bin yıldır var olması gerekiyor. Şurası bir gerçektir ki Alevilik evlilik kurumunun üzerinde yükselmektedir.
    Çok küçük bir bilgi daha vereyim: Manici gnostiklerde vücudun bir önemi yoktur. Önemli olan ruhtur. Ruh vücut içinde hapistir. Can ise nefstir. Nefs terbiye edilmemeli, öldürülmelidir. İnanırlarının çok çocuklu olmasını istemezler çünkü her çocuk yeni bir hapishanedir. Oysa Hakk Erenlerinde Hakk çocukta vücut bulmaktadır. Vücudu olmayan serseridir. Ünlü ozanımız Aşık Daimi “Hiç eksiklik yok insanda”, “Hakk’ın varlık deryasıyım” dedikten sonra şu deyişi ile ne demek istemiştir:
    “Enel Hakk’ım ismim ileHakk’a erdim cismim ileBenziyorum resmim ileMademki ben bir insanım.”
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ Empty Geri: ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Mesaj tarafından Admin Paz Mayıs 31 2009, 19:28

    PİR SULTAN ABDAL, HACI BEKTAŞI VELİ, BALIM SULTAN…


    Bu yazıyı okuyan arkadaşlara önerim şudur: Özellikle birden fazla Pir Sultan bulunduğunu iddia eden araştırmacıların kitaplarından edinelim, araştırmacıların düşüncelerini bir tarafa bırakalım, deyişleri bir araya toplayalım. Birden fazla olduğu iddia edilen Pir Sultan Abdalların kullandığı kavramların, yer isimlerinin, önemli adların altını çizelim. Bu kavramların hangi döneme ait olduğunu, Bizans dönemini çağrıştıran herhangi bir kelimenin bulunup bulunmadığını soruşturalım.


    Pir Sultan Abdal’ın kullandığı kavramlar ve isimlerden bazı örnekler vermek istiyorum. Ama önce Erdoğan Çınar’dan birkaç alıntı alalım:
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ Empty Geri: ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Mesaj tarafından Admin Paz Mayıs 31 2009, 19:29

    Erdoğan Çınar şunları söylüyor:


    “Hacı Bektaş-i Veli, 1209-1210 yılları arasında Nişabur’da doğdu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 205)


    “Hacı Bektaş-i Veli, doğduğu kenti terk ettiğinde on bir on üç yaşlarındaydı. Anadolu’ya otuzlu yaşlarının başında geldi. Yaklaşık yirmi yıl boyunca, Alamut’un yönetimindeki Kuhuzistan Bölgesi’nde bulundu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 207)


    “Hacı Bektaş-i Veli, İdris Peygamber’in Okulu’ndan yetişmiş, kadim sırlara sahip, bilgelerden el almış bir derviş olarak Anadolu’ya geldi. O’nun Anadolu’da ilk görülmesi, 1240 Yılında patlak veren Babai Ayaklanması sırasındadır.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 207)


    “Hacı Bektaş-i Veli ve Kardeşi Menteş, Babai İsyanında Baba İlyas’ın çevresinde bulundu.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 208)


    Erdoğan Çınar’ın derin bilgilerine göre Hacı Bektaş-ı Veli’nin etnik kimliği ile de ilgili bilgi sahibi oluverelim:


    “Başlangıçta yeryüzünün her tarafında tek bir din hüküm sürüyordu. Bu din, öze en yakın hali ile onbinlerce yıl Anadolu’da çeşitli kisveler altında varlığını sürdürdü. Bu dinin anavatanı Mu, (Güneş) İmparatorluğu idi. Bu İmparatorluğun Atlantis koloni İmparatorluğu’na bağlı Mısır alt kolonisinde bu dini en saf hali ile kurumlaştıran, okullaştıran İdris Peygamber oldu. İdris Peygamber’in kurduğu Mısır Okulu’ndan yetişmiş, aydınlanmış halklar bu inanışı Alamut üzerinden Türkmen dervişler aracılığı ile bin yıllar süren üzen bir yolculuğun sonunda Anadolu’ya ulaştırdılar.” (Aleviliğin Gizli Tarihi, Kalkedon Yayınları, s. 213)


    Erdoğan Çınar’ın yazdıklarında inkâr edemeyeceği kabuller var: Ona göre, Hacı Bektaş-ı Veli 1209-1210 yıllarında doğmuştur. Türkmen dervişidir. Nişabur’ludur. 1200’lü yılların ilk yarısında Alamut’ta veya kalelerinden birindedir. 1240 yılında Babai isyanına kardeşi Menteş ile birlikte katılmıştır.


    Erdoğan Çınar’ca kabul edilen ve başka olgularla beslenen bu bilgilere göre Hacı Bektaş-ı Veli 7. yüzyılda değil, 13. yüzyılda yaşamıştır. Yine Erdoğan Çınar’a göre etnik kimliğinin de Türkmen olduğu yukarıdaki “Türkmen dervişleri” deyiminden bellidir!


    Biz Aleviliğin Türklerde, Kürtlerde, Zazalarda, Araplarda, Romlarda… yaşadığını söylediğimizde Erdoğan Çınar “bunlar Aleviliği değişik etnisiteler içinde eritmeye çalışıyorlar, yok etmeye çalışıyorlar” gibi şeyler söylüyordu. Peki, sen Aleviliği Anadolu’ya “Türkmen dervişler” aracılığı ile getirdiğinde ne yapmaya çalışmıştın?


    Erdoğan Çınar’ın verdiği bilgilere bazı bilgiler de ben ekleyeyim:


    Hallac-ı Mansur (D. 858-Ö. 922);


    Hacı-Bektaş-ı Veli (D. 1209-1210, Ö. 1271);


    Seyyid Nesimi (D. 1339-1344, Ö. 1417-1418);
    Balım Sultan (D. 1462?-Ö. 1516)

    En sonda verdiğim bilgiyi bir kere daha tekrarlayayım:


    Balım Sultan’ın yaşadığı dönem 15-16. yüzyıl…
    Bir türlü anlayamadığım, aklıma mantığıma sığdıramadığım konu şu: 684 yılında öldürülen ve Ermeni halkının bir evladı olan Constantin Silvanus (Erdoğan Çınar’ın Pir Sultan’ı) “Türkmen derviş” Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Abdal Musa’yı, Balım Sultan’ı nereden biliyordu? (Yoksa Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Hacı Bektaş, Vanesa mıdır? Amasyalı coğrafyacı Strabon, Hacı Bektaş-ı Veli dergâhını birinci yüzyılda kayda mı geçirmiştir? Oysa biliyoruz ki Strabon’un sözünü ettiği tapınak Zeus tapınağı ve günümüzdeki Hacıbektaş kasabasında da değil. Diğer taraftan Erdoğan Çınar Hacı Bektaş-ı Veli’nin 1209-1210 yılında doğduğunu da iddia etmektedir… Birinci yüzyıl nere, on üçüncü yüz yıl nere? Birinci yüzyılda yaşayan Strabon on üçüncü yüzyılda yaşayan Hacı Bektaş-ı Veli’yi nasıl kayda geçirmiş olabilir!)

    Bir soru daha: Ermeni halkının evladı Constantin neden Ermenice veya Grekçe deyişler söylememiş de Türkçe deyişler söylemiştir! Yoksa Türkçe, Ermenice veya Grekçenin bir şivesi midir! Ek bir soru daha: Erdoğan Çınar’ın (A)Luvileri Türkçe mi konuşuyorlardı? Bir soru daha soralım: Luviler yoksa Ermeni miydi?




    Paulikienler Luvi olduğu halde Ermeni Türk’ü olan, Zazaca konuşan, Türkçe deyişler yazan, büyük patlamacı, tahtacı, bing bangcı Manici gnostik, kehanet sahibi, ışıkçı düalist Hıristiyan mıydılar!
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ Empty Geri: ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ

    Mesaj tarafından Admin Paz Mayıs 31 2009, 19:30

    “KADILAR MÜFTÜLER FETVA YAZARSA”


    Şimdi, Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinden kısa bir döküm yapalım:

    “Kadılar müftüler fetva yazarsaİşte kement işte boynum asarsa” a) Kadıb) Müftüc) Fetva Bu kavramlar, Osmanlı döneminin kavramlarıdır. “Alınmış abdestim aldırırlarsaKılınmış namazım kıldırırlarsaSizde Şah diyeni öldürürlerseBen de bu yayladan Şaha giderim” a) Abdestb) Namazc) Şah Bu kavramların da Bizans dönemindeki Constantin Silvanus ile bir ilgisi yok. Kavramları sıralamaya devam edelim: Bezirgân, Dergâh, Pirim İsmail, Bozatlı Hızır, Şahım Haydar, Pirim Mustafa, Kerbela, Şah Hüseyin; “Pirim Hacı Bektaş nazar eyledi” Urum Hoca, Derviş;“Abdal Musa ile bir Urum Hoca”; Koyun Baba, gülbeng, “Sultan Ağu İçen cümlenin başı”; Hasan Dede, Zühre yıldızı, Onar Dede, Mürşid, Şeyh Hasan, Horasan, Urum Diyarı, On İki İmam, Secde Eyledi, Hakk, Veli, Çelebi, Kırklar, Aşk Mekânı, Muhabbet, Can, Kırkların Sohbeti, Sefa, Cefa, İstanbul, Kazova; “Bağdat’ta Mansur’un canı ezada.” Kudret, Hakk’ı Bilen, Bismillah, Kırklar Yediler, Hint Eli, Yemen, Talip, Münafık, Kırklar Katarı, Yıldız Dağı; “Mansur gibi kabul kıldı darını.” Eba Müslim, Seyyid Nesimi; “Ko desinler n’oldu Seyyid Nesimi.” “Bektaş-ı Veli’den umarız imdat.” “Mansur’un darına erkâna geldik.” Mümin, Seyrangâh, Erenler, Abdal, Sarıkaya, Dönüyor Çarklar, Hariciler, Sofi; “Mansur Hakk dedi de buldu darını.” Serçeşme, Sultan, Dede Dehman; “İstanbul şehrinde ol Sahib-Zaman” Emirzade, Veli, Düldül-ü Kanber, Fatıma Ana, Hasan, Hüseyin, İmam Zeynel, Şefaat, Bakır, İmam Cafer, Kazım Musa Rıza, Ali-el Rıza, Taki Naki, Asker, Mehdi, Şah Meyit, Güzel Şah, Bağdat, Yezid, Mervan, Gövel Ördek, Üçler Yediler, Basra; “Erdebil’de Şah Safi’den buyruğum.” “Mansur olup şu cihana atarım.” Hatayi, Kâfir, Şah İsmail, Muhammed, Ali, Urum Sofusu; “Şah İsmail gibi samah dönmeye.” Musahib, Zahir, Cesed, Nar, Yol Erkan, Nefs, Hanedan, Hama, Mardin, Erzurum, Kösedağ, Katar, Muhib, Mana, Ehli Hikmet, Sünnet, İmam, Temenna, Erenlerin Sırrı, Koca Haydar, Şah-ı Cihan, Müşkül, Mürvet, Amana Geldim, Hikmet, Erkân, Zat-ı Sıfat, Gülbeng; “Sen bir Padişahsın amana geldim.” Zahir, Batın, On Dört Masum, Şah-ı Merdan Ali, Rabb, Teberra, Miheng, Arş, Ulu Divan, İnşallah, Kırklar Meydanı, Gül Yüzlü Şah, Mehdi; “Hünkar Hacı Bektaş Veli AşkınaZahirde batında Ali aşkınaCümle erenlerin yolu aşkınaNe yatarsın Ali’m zamanın şimdi” Lanet Gömleği, Sultan Nevruz, Şems, Kamer, Yaylak; “Pir Sultan’ım gitmek ister Tebriz’e.” Bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum. Pir Sultan Abdal bugün Hakk Erenlerinin kullandığı temel kavramların hepsini kullanıyor. Bizans dönemini çağrıştıracak tek bir sözcük bile yok. ERDOĞAN ÇINAR’DA “YALAN DA YOK HİLAF DA YOK” Teyo Emmi ile Erdoğan Çınar arasında fark var. Ünlü Erzurumlu Teyo Emmi’nin anlattıklarına herkes gülüyor, Erdoğan Çınar’ın anlattıklarını ise ciddiye alıp inananlar var. 684 yılında öldürülen Constantin Silvanus, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Abdal Musa’yı, Hallac-ı Mansur’u, Balım Sultan’ı, Hatayi’yi, Şah İsmail’i nereden biliyor? Nasıl bilebilir? Yoksa Constantin Silvanus kehanet sahibi miydi! “Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var”; “Güvercin donunda gördüm otururZiyaret eyledim Balım Sultan’ı.” “Pir Sultan’ım kork Allah’ın işindenTesellimiz aldık pınar başındanBiz de geçtik ol Delikli Taş’ındanZiyaret eyledim Balım Sultan’ı.” “Bizlere bu dolu Ali’den geldiBir sen iç sevdiğim bir de bana verBalım Sultan Kızıl Deli’den geldiBir sen iç sevdiğim bir de bana ver.” “Bektaş-ı Veli’ye kul kurban olduk.” “Bu yıl bu dağların karı erimezEser bad-ı sabah yel bozuk bozukTürkmen kalkıp yaylasına yürümezYıkılmış aşiret il bozuk bozuk.” “Pir Sultanım Haydar diye anıldı.” “Pir Sultan Abdalım Seyyid NesimiŞu âleme destan ettin sesimi.” “Pirim Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli.” “Fetva vermiş koca başlı kör müftüŞah diyenin dilin keseyim deyü.” “Yine Ruşen oldu Şah’ın ocağıKülli elvan açar dergâh çiçeğiHünkâr Hacı Bektaş Veli köçeğiArzulayıp size geldim erenler.” ERMENİCE VEYA GREKÇE CONSTANTİN SİLVANUS’UN BİR SATIR ŞİİRİ LÜTFEN! Pir Sultan Abdal veya Abdalların 900’e yakın şiiri halkımızın dilindedir. Kullandığı kavramlar tanıdık kavramlar. İsa’nın bir “Işık oğlu” olduğuna, “Tevrat’ın da üzerindeki sis perdesi kaldırıldığında Alevilerin kitabı olacağına” dair tek bir satırı yok! 6., 7. yüzyılda geçen olaylar ile ilgili bilgi de yok! Mananalis’ten, Titus’dan, Carbeas’tan, Cibossa’dan, Colonea’dan hiç haber yok! “Divriği Alevi Devleti”ni de bilmiyor Pir Sultan Abdal! Pir Sultan Abdal deyişlerinde Mu rahiplerinden de söz edilmiyor! Ama şöyle bir deyişi var: “Pir Sultan’ım eydür kalbimiz nurdurMüminler gözlüdür münafık kördürErenlerin yolu kadimdir birdirHer tepenin başında ayrı yol olmaz.”



    Kitaplar mutlaka eleştirel bir gözle okunmalı, aklın süzgecine vurulmalı, Hakk Erenlerinin Yol’uyla ilgisi değerlendirilmelidir. Tabii ki öncelikle Hakk Erenlerinin temel Yol kuralları ile ilgili bilgi sahibi olunmalıdır. Aksi takdirde Sabiilerin, Masonların, Kabalacıların, Manici gnostik Hıristiyanların oyununa gelinecektir.

    Bir soru daha sorayım: Büyük patlama, bing bang anlatılarak Alevilerin düalist olduğu nasıl iddia edilebiliyor?

      Forum Saati Paz Mayıs 19 2024, 20:45