ERDOĞAN ÇINAR’IN PİRİ CONSTANTİN SİLVANUS’UN KEHANETLERİ!
“Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:
Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır!
Pir Sultan Abdal ile ilgili araştırmaların çoğunda, Osmanlı döneminde, “Pir Sultan Abdal İsyanı”ndan ve Pir Sultan Abdal’ın bir isyan kahramanı olduğundan söz ediliyor. Bu konu Erdoğan Çınar’ın kafasına takılmış. Aleviliğin üzerindeki sis perdesini kaldıracak ya! Kitapların dipnotlarındaki “Mühimme defterleri”ne de bakmış. İsyanı bulamamış! Araştırmacıların birden fazla Pir Sultan Abdal olduğu iddialarını da değerlendirmiş. “Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:
Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır! Silvanus bir Alevi piridir, aynı zamanda ocak kurucusudur! Turna da Hermes’in avazıdır! Hermes’in asası Nil deryasında, hırkası da bir derviştedir. O halde, Pir Sultan Abdal “Turna”, “Urum Kışı” dediğine göre, ölüm hikâyeleri de üç aşağı beş yukarı birbirine benzediğine göre o mutlaka “Pir Silvanus”tur! Güya Erdoğan Çınar’a göre halkımız 7. yüzyıldan itibaren “Pir Silvanus”un deyişlerini dilden dile yaşatarak bugüne kadar getirmiştir.
Hallac-ı Mansur’un da ölüm öyküsü Pir Sultan Abdal’a benzemesine rağmen, Hallac-ı Mansur’un “Arap çölleri”ne yakın olması, Sivas’la, Yıldız Dağıyla ilişkisinin bulunmaması gibi nedenlerden dolayı Erdoğan Çınar, Pir Sultan Abdal’ı Hallac-ı Mansur yapmayı düşünmemiştir.
Normal bir insanın şöyle düşünmesi gerekirdi: Bugüne kadar araştırma yapan kişiler Pir Sultan isyanından söz ediyorlar, iyi arşiv tutan Osmanlıda ise böyle bir isyanın kaydı yok, demek ki böyle bir isyan yok! Ama Erdoğan Çınar böyle düşünmüyor. Araştırmacıların isyan var kabulünü kabul ediyor ve 16. yüzyılda yaşayan halk ozanı, asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ı alıyor, 7. yüzyıla, Bizans dönemindeki Cibossa’ya götürüyor, adını da Silvanus yapıyor. Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’ken, Silvanus’un asıl adı olan Constantin’den ise hiç söz etmiyor. Cibossa da Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Sivas değil, bugünkü Şebinkarahisar’ın güneyinde bulunan bir kasaba ya da köydür. Cibossa’yı Sivas yapabilmek için de (Kibossa) diye değil (Sibossa) diye telaffuz ediyor. Oysa o dönemde Sivas’ın adı Sebastia.
Tabii Yıldız Dağının da yerinin değiştirilmesi gerekiyor. Haritada Sivas’ın kuzey batısında yer alan Yıldız Dağını alıyor, sağa ve aşağı kaydırıp Şebinkarahisar’ın güneyine yerleştiriyor. Bunu nasıl yaptın diye soranlara ise, ekvatora paralel bir çizgi çekin bakalım Yıldız Dağı Şebinkarahisar’ın güneyinde mi değil mi, diye karşı soru bile soruyor. Siz de bir Türkiye haritası alabilir, Şebinkarahisar ile Yıldız dağı arasına bir çizgi çekip Erdoğan Çınar’ın iddiasını doğrulayabilirsiniz! Aynı mantıkla, örneğin Kars ile İzmir arasına, ekvatora paralel bir çizgi çekersek, İzmir Kars’ın hangi yönünde olur!
Diğer taraftan Erdoğan Çınar, Constantin’in Banaz ile bir ilgisinin bulunmadığını, Türkmen olmadığını, Ermenistan’ın Samosat’ında (Arsamosata) Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, Silvanus adının takma bir ad olduğunu; Silvanus’un, St Paul’ün adamlarından biri olduğunu; Constantin’in St Paul hayranı olduğunu ve St Paul’ün adamlarından Silvanus’un adını unvan olarak aldığını; Paulikienlerin Ermeni halkına mensup olduğunu okurdan saklıyor. Manici gnostik Hıristiyan Ermeni bir papaz oluyor mu Pir Sultan Abdal! Bütün bunları yaparken okuru da aptal sanıyor. Hani Atlantis’in Mısır kolonisinden on binlerce yıl süren göçler sonucu Alamut’a gelen Mu’culuk, binlerce yıl süren bir yolculuktan sonra ve Türkmen dervişleri aracılığı ile Anadolu’ya gelmişti! Hiç de öyle olmadığı bizzat Erdoğan Çınar’ın Constantin Silvanus anlatımıyla sabittir. Erdoğan Çınar yine kendi düşüncelerini reddetmektedir.
“Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:
Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır!
Pir Sultan Abdal ile ilgili araştırmaların çoğunda, Osmanlı döneminde, “Pir Sultan Abdal İsyanı”ndan ve Pir Sultan Abdal’ın bir isyan kahramanı olduğundan söz ediliyor. Bu konu Erdoğan Çınar’ın kafasına takılmış. Aleviliğin üzerindeki sis perdesini kaldıracak ya! Kitapların dipnotlarındaki “Mühimme defterleri”ne de bakmış. İsyanı bulamamış! Araştırmacıların birden fazla Pir Sultan Abdal olduğu iddialarını da değerlendirmiş. “Derin araştırma”lardan sonra nihayet çarpıcı kararını vermiş:
Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda yaşamamıştır! Asıl adı Silvanus’tur ve 7. yüzyılda yaşamıştır! Silvanus bir Alevi piridir, aynı zamanda ocak kurucusudur! Turna da Hermes’in avazıdır! Hermes’in asası Nil deryasında, hırkası da bir derviştedir. O halde, Pir Sultan Abdal “Turna”, “Urum Kışı” dediğine göre, ölüm hikâyeleri de üç aşağı beş yukarı birbirine benzediğine göre o mutlaka “Pir Silvanus”tur! Güya Erdoğan Çınar’a göre halkımız 7. yüzyıldan itibaren “Pir Silvanus”un deyişlerini dilden dile yaşatarak bugüne kadar getirmiştir.
Hallac-ı Mansur’un da ölüm öyküsü Pir Sultan Abdal’a benzemesine rağmen, Hallac-ı Mansur’un “Arap çölleri”ne yakın olması, Sivas’la, Yıldız Dağıyla ilişkisinin bulunmaması gibi nedenlerden dolayı Erdoğan Çınar, Pir Sultan Abdal’ı Hallac-ı Mansur yapmayı düşünmemiştir.
Normal bir insanın şöyle düşünmesi gerekirdi: Bugüne kadar araştırma yapan kişiler Pir Sultan isyanından söz ediyorlar, iyi arşiv tutan Osmanlıda ise böyle bir isyanın kaydı yok, demek ki böyle bir isyan yok! Ama Erdoğan Çınar böyle düşünmüyor. Araştırmacıların isyan var kabulünü kabul ediyor ve 16. yüzyılda yaşayan halk ozanı, asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ı alıyor, 7. yüzyıla, Bizans dönemindeki Cibossa’ya götürüyor, adını da Silvanus yapıyor. Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’ken, Silvanus’un asıl adı olan Constantin’den ise hiç söz etmiyor. Cibossa da Erdoğan Çınar’ın iddia ettiği gibi Sivas değil, bugünkü Şebinkarahisar’ın güneyinde bulunan bir kasaba ya da köydür. Cibossa’yı Sivas yapabilmek için de (Kibossa) diye değil (Sibossa) diye telaffuz ediyor. Oysa o dönemde Sivas’ın adı Sebastia.
Tabii Yıldız Dağının da yerinin değiştirilmesi gerekiyor. Haritada Sivas’ın kuzey batısında yer alan Yıldız Dağını alıyor, sağa ve aşağı kaydırıp Şebinkarahisar’ın güneyine yerleştiriyor. Bunu nasıl yaptın diye soranlara ise, ekvatora paralel bir çizgi çekin bakalım Yıldız Dağı Şebinkarahisar’ın güneyinde mi değil mi, diye karşı soru bile soruyor. Siz de bir Türkiye haritası alabilir, Şebinkarahisar ile Yıldız dağı arasına bir çizgi çekip Erdoğan Çınar’ın iddiasını doğrulayabilirsiniz! Aynı mantıkla, örneğin Kars ile İzmir arasına, ekvatora paralel bir çizgi çekersek, İzmir Kars’ın hangi yönünde olur!
Diğer taraftan Erdoğan Çınar, Constantin’in Banaz ile bir ilgisinin bulunmadığını, Türkmen olmadığını, Ermenistan’ın Samosat’ında (Arsamosata) Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, Silvanus adının takma bir ad olduğunu; Silvanus’un, St Paul’ün adamlarından biri olduğunu; Constantin’in St Paul hayranı olduğunu ve St Paul’ün adamlarından Silvanus’un adını unvan olarak aldığını; Paulikienlerin Ermeni halkına mensup olduğunu okurdan saklıyor. Manici gnostik Hıristiyan Ermeni bir papaz oluyor mu Pir Sultan Abdal! Bütün bunları yaparken okuru da aptal sanıyor. Hani Atlantis’in Mısır kolonisinden on binlerce yıl süren göçler sonucu Alamut’a gelen Mu’culuk, binlerce yıl süren bir yolculuktan sonra ve Türkmen dervişleri aracılığı ile Anadolu’ya gelmişti! Hiç de öyle olmadığı bizzat Erdoğan Çınar’ın Constantin Silvanus anlatımıyla sabittir. Erdoğan Çınar yine kendi düşüncelerini reddetmektedir.