ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177 Empty Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 15 2009, 16:55

    لَيْسَ
    الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ
    وَلَٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ
    وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَىٰ
    حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ
    السَّبِيلِ وَالسَّائِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى
    الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُوا ۖ وَالصَّابِرِينَ
    فِي الْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحِينَ الْبَأْسِ ۗ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ
    صَدَقُوا ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ

    Leysel
    birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel
    birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven
    nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ
    vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes
    salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû),
    ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne
    sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne).


    1.leyse: değil
    2.el birre: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
    3.en tuvellû: dönmeniz, yönelmeniz
    4.vucûhe-kum: yüzleriniz
    5.kıbele: yön, cihet
    6.el maşrıkı: doğu
    7.ve el magrıbi: ve batı
    8.ve lâkinne: ve lâkin, fakat
    9.el birre: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
    10.men: kim
    11.âmene: âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
    12.billâhi (bi allâhi): Allah'a
    13.ve el yevmi el âhırı: ve sonraki gün
    14.ve el melâiketi: ve melekler
    15.ve el kitâbi: ve kitap
    16.ve en nebiyyine: ve peygamberler
    17.ve âte: ve verdi
    18.el mâle: mal
    19.alâ hubbi-hi: ona sevgi duyma, sevme
    20.zevî el kurbâ: yakınlık sahipleri, akrabalar
    21.ve el yetâmâ: ve yetimler
    22.ve el mesâkîne: ve çalışamayacak durumdaki ihtiyarlar
    23.ve ibne es sebîli: ve yolcu
    24.ve es sâilîne: ve isteyenler (muhtaçlar)
    25.ve fî er rıkâbi: ve kölelerin, esirlerin kurtulması hakkında, konusunda (kurtulması için)
    26.ve ekâme es salâte: namazı ikame etti, devam ettirdi
    27.ve âte ez zekâte: ve zekât verdi
    28.ve el mûfûne: ve vefa eden, hakkıyla yerine getiren
    29.bi ahdi-him: (onların) ahdlerini
    30.izâ âhedû: ahd verdikleri zaman
    31.ve es sâbirîne: ve sabredenler
    32.fî el be'sâi: sıkıntıda, musîbet isabet ettiği zaman, hastalıkta
    33.ve ed darrâi: ve darlık, zorluk, zaruret
    34.ve hîne: ve o zamanda, o hallerde
    35.el be'si: şiddetli savaş
    36.ulâike: işte onlar
    37.ellezîne sadakû: onlar sadık oldular, sadık olanlar
    38.ve ulâike: ve işte onlar
    39.hum(u) el muttekûne: onlar muttakiler, takva sahipleri
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177 Empty Geri: Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 15 2009, 16:56

    Diyanet İşleri:İyilik,
    yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
    Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere
    iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere,
    yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve
    (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı
    veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda,
    hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin
    tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar,
    Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
    Abdulbaki Gölpınarlı:Yüzlerinizi
    doğuya, batıya çevirip durmanız, hayır sayılmaz ki. Hayır ve taat
    sahipleri, Allah'a, son güne, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan,
    Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
    isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren,
    ahdettikleri zaman ahitlerine vefa eden, sıkıntı ve şiddet vakitlerinde
    sabreden kişilerdir. Onlardır sözleri doğru olanlar, onlardır
    sakınanlar.
    Adem Uğur:İyilik, yüzlerinizi
    doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin
    yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
    peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara,
    yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere
    sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
    sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında
    sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler
    ancak onlardır!
    Ali Bulaç:Yüzlerinizi doğuya ve
    batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe,
    meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine
    rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip
    dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan,
    zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile
    zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum
    ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar
    da bunlardır.
    Ali Fikri Yavuz:Yüzlerinizi
    (namazda) doğu ve batı tarafına çevirmeniz hayır ve taat değildir.
    Fakat hayır ve ibadet, Allah’a, âhirete, meleklere, Allah’ın indirdiği
    kitablara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi
    üzere, yahud mala olan sevgisine rağmen, malı (fakir) akrabaya,
    yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa , dilenenlere, köle ve esirlere
    (kurtulmaları için) harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren
    kimsenin; ahidleştikleri zaman sözlerine sâdık kalanların, ihtiyaç ve
    sıkıntı hallerinde, cihad ve savaşlarda sabredenlerin hayrıdır. İşte,
    bu vasıfları taşıyanlar, hakka uyan sâdıklardır ve bunlar takva
    sahipleridir.
    Bekir Sadak:Yuzlerinizi dogudan
    yana ve batidan yana cevirmeniz iyi olmak demek degildir; Lakin iyi
    olan, Allah'a, ahiret gunune, meleklere, Kitab'a, peygamberlere inanan,
    O'nun sevgisiyle, yakinlarina, yetimlere, duskunlere, yolculara,
    yoksullara ve koleler ugrunda mal veren, namaz kilan, zekat veren ve
    ahidlestiklerinde ahidlerine vefa gosterenler, zorda, darda ve savas
    alaninda sabredenlerdir. Iste onlar dogru olanlardir ve sakinanlar
    ancak onlardir.
    Celal Yıldırım:Yüzlerinizi doğu
    ve batı yönüne çevirmeniz (hakikî imânı yansıtan) iyilik ve erdemlik
    değildir. Ama (gerçek) iyilik ve erdemlik: Allah'a, âhiret gününe,
    meleklere, kitaba ve peygamberlere inananların, malı —ona olan
    sevgisiyle— yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
    dilenenlere, köle ve esirleri kurtarmaya harcayanların, namaz kılan ve
    zekât verenlerin; andlaşıp anlaştıkları zaman verdikleri sözü yerine
    getirenlerin; zorda, darda ve savaşın kızıştığında sabredenlerin (bu.
    durumları ve imânlaradır. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır
    korunup sakınanlar.
    Diyanet İşleri (eski):Yüzlerinizi
    doğudan yana ve batıdan yana çevirmeniz iyi olmak demek değildir; Lakin
    iyi olan, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a, peygamberlere
    inanan, O'nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere,
    yolculara, yoksullara ve köleler uğrunda mal veren, namaz kılan, zekat
    veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve
    savaş alanında sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve
    sakınanlar ancak onlardır.
    Diyanet Vakfi:İyilik, yüzlerinizi
    doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin
    yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
    peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara,
    yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere
    sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
    sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında
    sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler
    ancak onlardır!
    Edip Yüksel:Yüzlerinizi doğu veya
    batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki ALLAH'a,
    ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanırlar;
    akrabalara, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve
    köleleri özgürlüğe kavuşturmaya seve seve para yardımında bulunurlar;
    namazı gözetir, zekatı verir, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar;
    zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler. İşte doğru olanlar
    onlardır, erdemli olanlar da onlardır.
    Elmalılı Hamdi Yazır:Erginlik
    değil: yüzlerinizi kâh gün doğu tarafına çevirmeniz kâh batı, ve lâkin
    eren o kimsedir ki Allaha, Ahıret gününe, Melâikeye, Kitaba ve bütün
    Peygamberlere iman edip karabeti olanlara, öksüzlere, bîçarelere yolda
    kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal vermekte, hem
    namazı kılmakta hem zekâtı vermekte, bir de andlaştıkları vakit
    ahidlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık hallerinde ve
    harbin şiddeti zamanında sabr-ü sebat edenler işte bunlardır o sadıklar
    ve işte bunlardır o korunan müttekiler
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177 Empty Geri: Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 177

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 15 2009, 16:57

    Elmalılı (sadeleştirilmiş):Erginlik,
    yüzlerinizi bir doğu bir batı tarafına çevirmeniz değildir. Ancak eren
    Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip
    yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışa, dilenenlere
    ve esirler uğrunda seve seve mal veren, hem namazı kılan, hem zekatı
    veren, sözleştikleri vakit sözlerini yerine getiren, hele sıkıntı ve
    hastalık durumlarında ve savaşın kızıştığı anda sabır gösterenlerdir.
    İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır Allah'tan korkup
    kötülüklerden sakınanlar.
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):Yüzlerinizi
    bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat
    eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve
    bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere,
    yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve
    mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları
    zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık
    durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık
    gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da
    bunlardır.
    Fizilal-il Kuran:Yüzlerinizi Doğu
    ya da Batı tarafına çevirmeniz iyilik demek değildir. Asıl iyilik
    Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan;
    akrabalara, yetimlere, yoksullara, yarı yolda kalanlara, dilencilere ve
    boyunduruk altında bulunanlara (kölelere, tutsaklara) mallarını
    sevmelerine rağmen yardım edenlerin; namazı kılanların, zekâtı
    verenlerin, antlaşma yaptıklarında yapmış oldukları antlaşmaları yerine
    getirenlerin; zorda, darda ve savaş zamanında sabredenlerin tutumudur.
    İşte doğrular (sözlerinin erleri) onlardır, takva sahipleri de onlardır.
    Gültekin Onan:Yüzlerinizi doğu
    veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Tanrı'ya,
    ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan
    sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa,
    isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru
    kılan, zekatı veren ve ahidleştileştiklerinde ahidlerine vefa
    gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda
    sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır
    ve müttaki olanlar da bunlardır.
    Hasan Basri Çantay:(Namazda)
    yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz; birr (taat bu) değildir.
    Fakat birr, Allaha, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere
    îman eden, malı (nı Allah) sevgisiyle (yahud: mala olan sevgisine
    rağmen) akrabaye, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (Yolda kalmış
    müsâfırlere), dilenenlere ve köle ve esirler (i kurtârmıy) a veren,
    namazı (nı) dosdoğru kılan, zekâtı (nı) veren (kimselerin),
    ahidleşdikleri zaman sözlerini yerine getirenler (in), sıkıntıda ve
    hastalıkda ve muhaarebenin kızışdığı zamanlarda sabr-u metanet
    gösterenler (in birridir). Onlar (yok mu? îmanlarında ve birr-ü taat
    iddiasında) saadık olanlar onlardır ve onlar takvaaya erenlerin de ta
    kendileridir.
    İbni Kesir:Yüzlerinizi Doğu ve
    Batı tarafına çevirmeniz «bir» değildir. Lakin asıl «bir»; Allah'a,
    ahiret gününe, meleklere, kitablara, peygamberlere iman eden, malını
    seve seve yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere,
    kölelere, esirlere veren, namazı kılan, zekatı veren, muahede
    yaptıklarında ahidlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve
    şiddetli savaş anında sabredenlerinkidir. İşte sadık olanlar da
    onlardır ve müttakiler de onlardır.
    Muhammed Esed:Gerçekte
    erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir;
    ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve
    Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa
    da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım)
    isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında
    devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden
    kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan,
    felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır
    sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah'a karşı
    sorumluluklarının bilincinde olanlar.
    Ömer Nasuhi Bilmen:Birr (takvâ)
    yüzlerinizi maşrık ve mağrip tarafına çevirmeniz değildir. Fakat birr,
    o kimsenin birridir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
    peygamberlere imân etmiş olur. Ve malını seve seve karabet sahiplerine,
    yetimlere, yoksullara, yolculara, dilenenlere verir. Ve esirleri azad
    etmek hususuna sarfeder. Ve namazını kılar, zekâtını verir. Bir de
    muâhede yaptıkları zaman ahidlerini yerine getirirler ve ihtiyaç,
    hastalık ve şiddetli savaş hallerinde de sabırlı bulunurlar. İşte sâdık
    olanlar onlardır. Muttakî olanlar da onlardan ibarettir.
    Şaban Piriş:-Yüzlerinizi doğu ve
    batı yönüne döndürmeniz iyilik değildir. Fakat iyilik Allah’a, ahiret
    gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden, malını sevgisine
    rağmen; akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilencilere,
    kölelere ve esirlere veren, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren,
    sözleştikleri zaman sözlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve
    savaşta sabredenlerin durumudur. İşte sadıklar ve muttakiler onlardır.
    Suat Yıldırım:İyilik (ve hayır),
    yüzlerinizi doğuya ya da batıya doğru çevirme değildir. Asıl iyilik;
    Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman
    eden, sevdiği malını Allah’ı hoşnud etmek için yakınlara, yetimlere,
    yoksullara, yolda kalan gariplere, isteyenlere ve boyunduruk altında
    bulunup hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren, namazı
    hakkıyla ifa edip zekâtı veren, sözleştiği zaman sözlerinde duran, hele
    hele sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddetleri esnasında
    sabreden kimselerin davranışlarıdır. İşte onlardır imanlarında samimi
    olanlar ve işte onlardır Allah’ı sayıp günahlardan korunan takvâlılar!
    Süleyman Ateş:Yüzlerinizi doğu ve
    batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, o(kimsenin
    iyiliği)dir ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve
    peygamberlere inandı; sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara,
    yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan(köle ve
    esir)lere verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Andlaşma yaptıkları zaman
    andlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş
    zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allâh'ın
    azâbından) korunanlar da onlardır.
    Tefhim-ul Kuran:Yüzlerinizi
    doğudan ve batıdan yana çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik,
    Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden;
    ona olan sevgisine rağmen, malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yol
    oğluna (yolda kalmışa), isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri
    için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde
    ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı
    zamanlarda (direnip) sabredenler(in tutum ve davranışıdır) . İşte
    bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
    Ümit Şimşek:Hayra ermek demek,
    yüzünüzü doğuya, batıya çevirmek demek değildir. Hayra eriş, o kimsenin
    erişidir ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve
    peygamberlere inanmış; yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolculara,
    ihtiyacından dolayı isteyene, esaret altındakilere malından seve seve
    vermiş; namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir. Onlar, sözleştikleri
    zaman sözlerinde duran kimselerdir. Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin
    şartlar altında sabredenlerdir. Onlar sadıkların tâ kendisi, onlar
    takvâ sahiplerinin tâ kendisidir.
    Yaşar Nuri Öztürk:Yüzlerinizi
    doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer
    ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe,
    meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere,
    çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde
    olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz
    verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar,
    zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır
    özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20 2024, 07:28