ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:14

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    İkinci bir eğilim, Türk edebiyatınıtemelinden batılılaştırmak amacıyla,"Eski Yunan edebiyatını örnek almak"tır. Yahya Kemal'le Yakup Kadri benimsedikleri bu eğilime Eski Akdeniz uygarlığıyla ilgili olduğu için Havza Edebiyatıya da Nev-Yunanilik adını vermişlerdir. Bu eğilimin örnekleri de Yahya Kemal'in "Sicilya Kızları" ve "Biblos Kadınları" adlı şiirleri ile Yakup Kadri'nin "Siyah Saçlı Yabancı ile Berrak Gözlü Genç
    Kızın Sözleri" başlıklı yazısı ile sınırlı kalmıştır. Nayilik gib Nev Yunanilik de dönemini etkileyen bir gelişme göstermemiştir. Şiirimizde tek temsilcisi Salih Zeki Aktay olarak görülür.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:14

    Sicilya Kızları
    Sicilya kızları, uryân omuzlarında sebû,
    Alınlarında da çepçevre gülden efserler,
    Yayar bu mahfile a‘sâbı gevşeten bir bû;
    Ve gözleriyle derinden bakar, gülümserler
    Sicilya kızları, uryân omuzlarında sebû...
    Hadîkalarda nevâ-gîr iken şadırvanlar,
    Somâki kurnalarından gümüş sular dökülür;
    Ve hep civâra serilmiş kadîfe dîvânlar
    İçinde, bûseden ölmüş vücûdlar bükülür,
    Hadîkalarda nevâ-gîr iken şadırvanlar...
    Gerer beyaz kuğular nâzenîn boyunlarını;
    Füsûn-ı nevm ile, görmez bu âteşîn ravza
    İçinde dalgalanan huzûz-ı rehâvetle hâvz-dan havza,
    Gerer beyaz kuğular nâzenîn boyunlarını...
    Yahya KEMAL
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:15

    Nev Yunanicilerin ulusal şiiri oluşturmada hangi görüşü desteklediğini tartışı-
    nız.
    Bu iki eğilimin yanısıra "Milli Edebiyat"tan ne anlaşıldığıkonusunda değişik görüşler göze çarpıyor. "Milli Edebiyat"tan yana olan şairlerin kimileri Milli edebiyatıeski Türk tarihine, efsane ve geleneklerine bağlanma olarak benimseyip bu doğrultuda şiirler yazmışlardır (Mehmet Emin, Ziya Gökalp, M. Nermi). Kimilerinin Osmanlı İmparatorluğunun parlak dönemlerini yaşatmağa yöneldiği görülüyor (Yahya Kemal, Enis Behiç). Bir üçüncü grup da ulusallaşmayı "halk şiirine dönüş" kabul ederek halk şiirine benzer örnekler vermişlerdir (Rıza Tevfik, Faruk Nafiz, Orhan Seyfi, Yusuf Ziya).
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:15

    Selîm-nâme'den
    Sefer
    - 1514 -
    Tebrîz'e doğru çıktı sefer şâh-râhına
    Ervâh pey-rev oldu cîhan pâdişâhına
    At üzre geçtiğin göricek leşker-î guzât
    Râm oldu şîrler gibi yâvuz nigâhına
    Yek-ser gazâ kılıncı kuşanmış bir ümmetin
    Câlis budur erîke-i âlem-penâhına
    Münkaad edip serîrine maşrıkla mağribi
    Bir devlet armağân edecektir ilâhına
    Âhir ağardı tan yeri re's-î cibâlden
    Ser-hadde yol göründü Acem taht-gâhına
    .....
    Sahrâ-yı Çaldıran'da gazâ vardır erteye
    Ey berk müjde ver feleğin mihr ü mâhına
    Meydân-ı cenge sâye-resân oldu tûğlar
    Reh-yâb-ı mülk-i Nûşirevân oldu tûğlar
    Yahya KEMAL
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:15

    Göz Âşinâlığı
    İsmini bilmezdim, fakat tanırdım:
    Ne yosma bir çiçek takışı vardı!
    Kızıl saçlarını ateş sanırdım;
    Güneş nûru gibi yakışı vardı.
    Öyledir gün şafak söktüğü zaman,
    - Göllerde gölgeler çöktüğü zaman!-
    Saçını çözüp de döktüğü zaman,
    Dalga dalga düşüp akışı vardı.
    Hüsnünde bir edâ var ki âsîydi.
    Beni harâb eden o edâsıydi;
    Sevdâlı gönlümün âşinâsıydı,
    Yüzüme bir şirin bakışı vardı.
    Rıza TEVFİK
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:16

    Mâniler
    Gözlerin mâvi mine,
    Vuruldum perçemine.
    Aşkın beni çevirdi
    Aslı'nın Kerem'ine!
    Çıkar şu elbiseni,
    Böyle istemem seni
    Öptüğüme kızdınsa
    Geriye al bûseni!
    Sağ derken sola düştüm,
    Açık bir kola düştüm,
    Ben Âdem'le Havvâ'nın
    Düştüğü yola düştüm!
    Nâz edip beni üzme,
    Öyle gözünü süzme,
    "Gel öpeyim!" deyince,
    Dudaklarını büzme!
    Yoktur ellerde gözüm,
    Sorma ki: Nerde gözüm?
    Sînendedir vatanım,
    Doğduğun yerde gözüm!
    Yusuf ZİYA
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:16

    1917 yılı haziran ayında bu değişik eğilimlerdeki çalışmaları birleştirmek amacıyla Şairler Derneği'nin kurulduğunu görüyoruz. Kurucuları arasında Ömer Seyfettin, Hakkı Tahsin, Salih Zeki gibideğişik sanat anlayışı taşıyan şair ve yazarlar bulunan dernek, üyelerinden konuşma dilini, hece ölçüsünü kullanmalarını istemeyi ilke edinmiştir. Bir çok edebiyat hareketini kamuoyuna tanıtmakta büyük rol oynayan Servet-i Fünun dergisiyle birlikte, Yeni Mecmua (1917), Büyük Mecmua (1919) ve Dergah (1921) dergisindeki sürekli yayınlarla, şiirde dil ve ölçünün ulusallaştırılması sorunu Cumhuriyetten önce hemen hemen çözümlenmiş gibidir.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı) Empty Geri: Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

    Mesaj tarafından Admin Perş. Nis. 16 2009, 21:18

    İğde Dalları
    "Evlerinin önü iğde dalları
    İğde boynun eğmiş Hakk'a yalvarı" - Türkü
    -
    Ey yıldızlar önünde boynunu büken dallar!
    Bu sabah sizden geçen rüzgârlar geldi sandım.
    Ağır, ağır süzülen meltemlerde bir sır var;
    Kalbimde ilk açılan o ilkbahârı andım...
    İnce iğde dalları, altın iğde dalları!
    Yanık çiçeklerinde gönülden izler kalır,
    Açılır koncaların dallarda sarı, sarı;
    Aşkın yanık kokusu boşluklara dağılır.
    Gizli bir âyet varmış dallarının üstünde.
    Daha güneş doğmadan gelip okurmuş kuşlar.
    Altın yıldızlarının açıldığı bir günde,
    Kadınlar ilk büyülü aşkı ondan duymuşlar...
    Kaç senedir kalbimde uyuyan hayâl gibi,
    Karşı boş bahçelerde bir ince kız gezindi.
    Periler bahçesinde görülen bir hâl gibi,
    Bir ânda parıldadı yine bir ânda sindi.
    Gümüş yapraklı dallar, altın çiçekli dallar!
    Üstüne eğilip de onun elâ gözleri
    Ateş renkli lâleye söylediği bir sır var;
    Her ilkbahâr doğarken anarım o sözleri...
    İlk esen rüzgârları berâber dinlemiştik,
    Berâber toplamıştık al, yeşil çiçekleri.
    Ateş renkli lâleye gizli bir şey demiştik.
    Kovalayıp tutarken uçan kelebekleri...
    Esen tâze rüzgâra, şakıyan bir bülbüle
    Uyarak söylemişti gönül bestelerini.
    Yaprakların içinde kızaran konca güle
    Uzanıp incitmişti kâfurdan ellerini...
    Salih Zeki AKTAY

      Similar topics

      -

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20 2024, 02:40