Etkinliklerin ikinci günü, Sivas’taki sağ
eğilimli yerel basında (Hürdoğan, Bizim Sivas, Hakikat, Anadolu, Yeni
Ülke, Taraf) da halkı tahrik edici başlıklarla bezenmiş haberler
çıkmıştı. Tertipçiler, saldırıya geçmek için koşulların yeterince
olgunlaştığı kanaatine varırlar. 2 Temmuz günü, camiler tıklım tıklım
dolar. Bazı saldırganlar cuma namazını tam bitmemiş olacak ki, bir
yanda ellerinde sopalar, bir yanda yarı bırakılmış namazlarını
tamamlamak için sağına, soluna selam vererek koşuyorlardı.
2 Temmuz Cuma günü, saat 13.30’da saldırı
başlatıldı. Değişik camilerden akın akın insan, şenlik yapılan Kültür
Merkezinin önünde toplandılar; taş ve sopalarla Kültür Merkezine
saldırdılar.
“Sivas laiklere mezar olacak, Cumhuriyet
Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak, Şeriat gelecek, batıl zail
olacak“ sloganları atan gruplar, Kültür Merkezi’nde bulunan 1500
kişinin üzerine saldırır. Ancak, etkinlikleri izlemekte olanların
direnişleriyle karşılaşan ve sayıca görece az olan saldırganlar, geri
çekilmek zorunda kalır. Saldırganlara sürekli olarak yeni katılımlar
olmaktadır. Çeşitli camilerden çıkanlar, koşarak saldırganlara
katılmaktadır. Kalabalık gruplar, Kültür Merkezi’ne bir kez daha
saldırırlar. İzleyiciler ve görevliler bir yandan saldırıya karşı
barikat kurarak direniyor; öte yandan da içerideki insanları boşaltmaya
ve arabalarla başka yerlere göndermeye çalışıyorlardı. Olay yerinde
yeteri sayıda güvenlik gücü yoktu. Olanlar da saldırıyı engelleyecek
güçte değillerdi. Kültür Merkezi’nin camları, kapıları ve pencereleri
yerle bir edilmişti.
Nihayet, Kültür Merkezi boşaltıldı ve
saldırıya uğrayanlar güvenli bölgelere gönderildi. Bu arada, yeni
katılımlarla saldırganların sayısı onbine yaklaşmıştı. Gözlerini kan
bürümüştü ve dişlerini gıcırdatarak parçalayarak insan arıyorlardı.
Saldırgan kitle, isteğine ulaşamamanın verdiği hırsla Kültür
Merkezi’nden Valiliğe yöneldi. Valilik önünde toplanan binlerce
saldırgan, “Şerefsiz vali istifa, Sivas size mezar olacak, Şeriat
gelecek, zulüm bitecek, Yaşaşın şeriat, Muhammed’in ordusu kafirlerin
korkusu, Yaşasın Hizbullah, kahrolsun laiklik, şeriat isteriz...”
sloganlarıyla binayı taşa tuttular...
Saldırganların bir kolu, yeni dikilen
“Halk Ozanları Heykeli”ne yöneldi. Heykeli kazma ve balyozla
parçalayarak sürüklemeye başladılar. Bu arada, kimi saldırganların
dişlerini heykele geçirmeye çalıştığı görülüyordu. Diğer bir grup da,
Kongre Müzesinin yanında bulunan ****** heykeline saldırdı, yere
düşürdükleri ****** heykelini de sürüklemeye başladılar.
Saldırganların sayısı giderek 15 bine
yaklaşmıştı. Şeriat istemlerini ve sloganlarını haykırarak etkinlik
konuklarının kaldığı Madımak Oteli’ne yöneldiler. Otelde, kent dışından
gelmiş ve çoğunluğu yazar, ozan ve sanatçı yaklaşık 150 kişi
bulunuyordu. Saldırı üzerine, güvenliğin daha kolay sağlanacağı
düşüncesiyle otele gelmiş insanlar tedirgin oldular. Otelin önünde az
sayıda polis vardı ve saldırganlara, “Dağılın, yapmayın” demekten öte
bir müdahalede bulunacak gibi görünmüyorlardı.
Otelde bulunanlar, tehlikenin ayırdında
idiler. Telefonla Sivas Valisi’ni, Emniyet Müdürünü ve diğer
yetkilileri arayarak önlemlerin artırılmasını istediler. Bununla da
yetinmediler, telefonla Ankara’da bulunan Başbakanı, Başbakan
Yardımcısını, İçişleri Bakanı’nı, parti liderlerini ve
milletvekillerini aradılar. Oteldekiler arasında olan halk ozanı,
1987-1991 dönemi SHP milletvekilli Arif Sağ da, telefon başından
ayrılmıyor, Ankara’da SHP milletvekili Cevdet Selvi’yi, Bakan Seyfi
Oktay’ı, İstanbul eski belediye başkanı Nurettin Sözen’ i arayarak
saldırının korkunçluğunu anlatıyor, bir an önce önlem alınmasını
istiyordu. Otelde bulunan Aziz Nesin de Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü
ve Çalışma Bakanı Mehmet Moğoltay’la görüşerek can güvenliklerinin
sağlanmasını istedi. Ulaşılan her yetkili, “Korkmayın, her türlü önlem
alınmıştır” yanıtını veriyorlardı.
Saldırganların amacını sezinleyen Sivas
Valisi Ahmet Karabilgin de saat 14.30’da Başbakanı ve İçişleri
Bakanı’nı telefonla arayarak bilgi vermiştir. Saldırının giderek bir
katliama dönüşeceğini gören Sivas Valisi, çok tedirgin olur ve
Ankara’yla telefon irtibatını hiç kesmez. Saat 14.40’da yeniden
İçişleri Bakanı’nı ve müşteşarını arar, saldırının artık bir katliama
dönüşmekte olduğunu bildirir. Vali yine de rahatlayamaz. Saat 18.45’te
Başbakanı ve İçişleri Bakanı’nı tekrar arar ve mutlaka yardım edilmesi
gerektiğini bildirir. Çevre illerden de yardım istenmektedir.
Sivas Valisi’nin bunca çabalarının ve
görüşmelerinin sonucu, Tokat Emniyet Müdürlüğü’nden 20 polis; Kayseri
Emniyet Müdürlüğü’nden 31 Polis, Jandarma Komutanlığı’ndan 20 Jandarma
olmak üzere 71 güvenlik görevlisi gelmiştir. Sivas Tugay Komutanı 6 bin
kişilik asker mevcudundan yalnızca 30-40 acemi er göndermiştir.
Askerler saldırganların arkasında bir yerde nöbet tutarcasına
bekletilir. Bir ara Tugay Komutanı da olay yerine gelir ve sağa sola
bir göz attıktan sonra ayrılır.
Otel’de bulunanların Ankara’daki
yetkililerle yaptığı telefon görüşmeleri ve önlem istemleri de dikkate
alınmamıştır. Bu girişimler ve devletin duyarsızlığı
değerlendirildiğinde saldırganların korunduğu tartışması gündeme
gelmektedir.
Madımak Oteli’ne sığınmış yüzlerce kişi,
pencerelerden saldırganların oteli yakmaya çalıştığını izlemekte, korku
içinde beklemektedir. Saldırganlar, can almadan ayrılmayacak gibidir.
Karanlık çökmüş, elektrikler de kesilmiştir. Saldırganlardan kimileri,
otelin önündeki arabaları ters çevirerek ateşe vermekte, kimisi de
bidonlarla benzin taşıyarak otelin içine atmaktadır. Alevler, otelin
giriş ve alt katlarını sarmaya başlamıştır. Sivas İtfaiyesi gecikmeli
de olsa yangın yerine gelmiş, ancak saldırganlar itfaiyenin çalışmasını
engeller. Hortumlar kesilir, arabaların lastiklerinin havası
boşaltılır.
Yangın oteli tamamen sarar. 8 saattir
kurtarılmayı bekleyenlerin umudu tükenmeye başlamıştır. Artık ölümün
çok yakınında olduklarını biliyor ve ondan kurtulmanın yollarını
arıyorlardı. Yangın bütün oteli sarmıştır. Cinnet halindeki kalabalık,
ölüm haberlerini beklemektedir. Dışarıda gözlerini kan bürümüş
katiller, otelden gelen yanmış insan eti kokusunu ciğerlerine çekerken,
Ankara’daki bakanlar ve yetkililer de kokteyllerde kadeh
kaldırıyorlardı.
4 Temmuz günü, Sivas’ın Madımak Oteli’nde
35 can yakılarak katledilmiştir. 51 kişi de kendi olanaklarıyla ağır
yaralarla kurtulabilmişlerdir. Çatıya çıkarak yardım isteyenler
arasında Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli de vardı. İtfaiyenin merdivenli
arabası otele yaklaştı. Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli merdivenlerden
inerlerken, Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak ile bazı
belediye görevlileri saldırıya geçtiler.Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli,
itfaiyenin merdivenlerinden aşağıya atıldılar. Başından yaralanan Aziz
Nesin ve Lütfü Kaleli’yi linç edilmekten araya giren polisler kurtardı.
Yaralılar ambulansla değil polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesine
götürüldü