Milli Edebiyat Döneminde Şiir
Edebiyatımızda halkın anlayabileceği bir dille, halk için yazmak ilkesi Tanzimat döneminde Şinasiile başlamıştır, Şinasi'nin, daha çok düzyazıdili üzerinde durmakla birlikte şiirlerinde de elinden geldiğince Türkçe sözcükler kullanmaya çaba gösterdiği görülür. Ziya Paşa ise bizim şiirimizin halk şarkıları, taşralarda çöğür şairleri
arasında "deyiş", "üçleme", "kayabaşı" denilen şiirler olduğunu belirleyerek şiirimizin halk diliyle ve hece ölçüsüyle yazılması gerektiğine dikkatleri çekmiştir. "... Bizim tabiî olan şiir ve nesrimiz taşra halkiyle İstanbul ahalisinin avâmıarasında hâla dirmaktadır. Bizim şiirimiz, hangi şairlerin vezinsiz diye beğenmedikleri halk şarkılarıve taşralarda çöğür (=saz) şairleri arasında "deyiş" ve "üçleme" ve "kayabaşı" denilen nazımlardır."...
Ancak, sanat yapma kaygısının ağır basması bu girişimlerin sürdürülmesini engellemiştir. Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati dönemlerinde ise şiir dili konuşma dilinden iyice uzaklaşmış, aruz ölçüsü egemenliğini sürdürmüştür.
Tanzimat'ta ortaya konulan, halk için yazma ilkesini yeniden canlandıran halk içinden yetişmiş bir şair olarak Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) olmuştur. Ancak Servet-i Fünun şiirinin tutunduğu, sevildiği sırada halkın anlayabileceği bir dille ve halk şiiri ölçüsüyle şiir yazmayıbenimsetebilmesi oldukça güç bir işolmakla birlikte bu güçlükten yılmayan Mehmet Emin, Türkçe Şiirler (1900) adlıkitabıyla edebiyatımızdaki yerini sağlamlaştırmış, konuşma Türkçesini hece ölçüsünü savunanlarca desteklenmiştir.
Edebiyatımızda halkın anlayabileceği bir dille, halk için yazmak ilkesi Tanzimat döneminde Şinasiile başlamıştır, Şinasi'nin, daha çok düzyazıdili üzerinde durmakla birlikte şiirlerinde de elinden geldiğince Türkçe sözcükler kullanmaya çaba gösterdiği görülür. Ziya Paşa ise bizim şiirimizin halk şarkıları, taşralarda çöğür şairleri
arasında "deyiş", "üçleme", "kayabaşı" denilen şiirler olduğunu belirleyerek şiirimizin halk diliyle ve hece ölçüsüyle yazılması gerektiğine dikkatleri çekmiştir. "... Bizim tabiî olan şiir ve nesrimiz taşra halkiyle İstanbul ahalisinin avâmıarasında hâla dirmaktadır. Bizim şiirimiz, hangi şairlerin vezinsiz diye beğenmedikleri halk şarkılarıve taşralarda çöğür (=saz) şairleri arasında "deyiş" ve "üçleme" ve "kayabaşı" denilen nazımlardır."...
Ancak, sanat yapma kaygısının ağır basması bu girişimlerin sürdürülmesini engellemiştir. Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati dönemlerinde ise şiir dili konuşma dilinden iyice uzaklaşmış, aruz ölçüsü egemenliğini sürdürmüştür.
Tanzimat'ta ortaya konulan, halk için yazma ilkesini yeniden canlandıran halk içinden yetişmiş bir şair olarak Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) olmuştur. Ancak Servet-i Fünun şiirinin tutunduğu, sevildiği sırada halkın anlayabileceği bir dille ve halk şiiri ölçüsüyle şiir yazmayıbenimsetebilmesi oldukça güç bir işolmakla birlikte bu güçlükten yılmayan Mehmet Emin, Türkçe Şiirler (1900) adlıkitabıyla edebiyatımızdaki yerini sağlamlaştırmış, konuşma Türkçesini hece ölçüsünü savunanlarca desteklenmiştir.