ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 75

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 75 Empty Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 75

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 08 2009, 20:21

    أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ

    وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

    E
    fe tatmeûne en yu’minû lekum ve kad kâne ferîkun minhum yesmeûne
    kelâmallâhi summe yuharrifûnehu min ba’di mâ akalûhu ve hum
    ya’lemûn(ya’lemûne).
    1.e fe tatmeûne: umuyor musunuz
    2.en yu'minû: inanmaları
    3.lekum: size
    4.ve kad kâne: ve olmuştu
    5.ferîkun: bir fırka, bir grup
    6.min-hum: onlardan
    7.yesmeûne: işitirler
    8.kelâm: kelâm, söz
    9.allâhi: Allah
    10.summe: sonra
    11.yuharrifûne-hu: onu tahrif ederler, değiştirirler
    12.min ba'di: sonradan, ondan sonra
    13.: şey
    14.akalû-hu: onu akıl ettiler, onu anladılar
    15.ve hum: ve onlar
    16.ya'lemûne: biliyorlar
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 75 Empty Geri: Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 75

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 08 2009, 20:22

    Diyanet İşleri:Şimdi,
    bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı,
    Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif
    ederlerdi.
    Abdulbaki Gölpınarlı:Bunların,
    size inanıvereceklerini mi umuyor, buna mı tamah ediyorsunuz? İçlerinde
    bir bölük var ki Allah sözünü duyduktan, akılları o sözleri aldıktan
    sonra da bile bile değiştirirlerdi o sözleri.
    Adem Uğur:Şimdi (ey müminler!)
    onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre,
    Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu
    tahrif ederlerdi.
    Ali Bulaç:Siz (müslümanlar,)
    onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü,
    Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra,
    bile bile değiştiriyorlardı.
    Ali Fikri Yavuz:Ey müminler,
    Yahûdilerin size inanacaklarını umar mısınız? Halbuki onlardan bir
    zümre vardı ki, Allah’ın kelâmını (Tevratı) dinlerler ve duyarlardı da,
    hakkı anladıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
    Bekir Sadak:Size inanacaklarini
    umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takimi Allah'in sozunu isitiyor, ona
    akillari yattiktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardi.
    Celal Yıldırım:(Ey Peygamber ve
    mü'minler! Yahudilerin) size inanmalarını çok mu istiyorsunuz ? Halbuki
    onlardan bir topluluk Allah'ın Kelâmını (Tevrat'ı) dinlerler, ona akıl
    erdirdikten sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
    Diyanet İşleri (eski):Size
    inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah'ın sözünü
    işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif
    ediyorlardı.
    Diyanet Vakfi:Şimdi (ey
    müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki,
    onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan
    sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
    Edip Yüksel:Onların size
    inanacaklarını mı umuyorsunuz? Halbuki onların bir kısmı, ALLAH'ın
    sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
    Elmalılı Hamdi Yazır:Şimdi
    bunların size iman edivereceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki
    bunlardan bir fırka vardı ki Allahın kelâmını işitirlerdi de akılları
    aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi
    Elmalılı (sadeleştirilmiş):Şimdi
    bunların size iman edeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan
    bir zümre vardır ki, Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları aldıktan
    sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):Şimdi
    bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki
    bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona
    akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.
    Fizilal-il Kuran:Şimdi siz
    onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle
    bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları
    yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
    Gültekin Onan:Onların size
    inanacaklarını (güveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir
    bölümü / zümresi (feriykun) Tanrı'nın sözünü (kelam) işitip (yesmeune)
    aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu değiştirirlerdi
    (yuharrifunehu).
    Hasan Basri Çantay:Artık (ey
    mü'minler) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umar mısınız?
    Hâlbuki onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardır ki Allanın kelâmını
    (Tevrâtı) dinlerlerdi de akılları aldıkdan sonra onlar bunu bile bile
    tahrif (ve tağyir) ederlerdi.
    İbni Kesir:Onların size
    inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan öyle bir zümre vardı ki,
    Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları yattıktan sonra, bile bile
    bunu değiştirirlerdi.
    Muhammed Esed:Şimdi, onların
    tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu
    Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.
    Ömer Nasuhi Bilmen:Artık sizin
    için onların imân edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan
    muhakkak bir gürûh vardır ki Allah'ın kelâmını işitirler de O'nu
    akılları ile anladıktan sonra tağyire kalkışırlar. Halbuki onlar
    bilirler.
    Şaban Piriş:Size inanacaklarını
    mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir grup vardı ki Allah’ın sözünü
    işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu bozarlardı.
    Suat Yıldırım:Nasıl olur onların
    size güvenmelerini beklersiniz ki onlardan bir zümre vardı ki Allah’ın
    kelamını işitip akılları aldıktan sonra, bile bile onu tahrif eder,
    değiştirirlerdi.
    Süleyman Ateş:Şimdi (ey
    mü'minler) siz, bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa
    bunlardan bir grup vardı ki, Allâh'ın sözünü işitirlerdi de düşünüp
    akıl erdirdikten sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
    Tefhim-ul Kuran:Siz
    (müslümanlar,) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umuyor
    musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice
    algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
    Ümit Şimşek:Şimdi siz onların
    size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir topluluk var ki,
    Allah'ın kelâmını dinler, onu anladıktan sonra bile bile tahrif ederler.
    Yaşar Nuri Öztürk:Şimdi siz
    bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir
    fırka vardı ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu,
    kavramalarının ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.

      Forum Saati Perş. Mayıs 16 2024, 13:26