Örsan Öymen’in kaleminden katliam
Milliyet Gazetesinin köşe yazarı Örsan ÖYMEN, Maraş katliamını değerlendirdiği yazısında, katliamı gerçekleştiren faşist örgütlerin hangi siyasi iktidarlar döneminde kurulduğuna ve korunduğuna işaret ederek şöyle diyor:
“Günümüzdeki çatışmaların dinci-laik çizgi yerine, mezhepler ekseninde oluşmasında... Bunun altında yatan da, gerek büyük sermayenin, gerekse işçi sınıfının giderek laik nitelik kazanması, böylece mezhep çatışmalarında odak noktasının, sermaye ve işçi sınıfının göreli olarak güçsüz olduğu bölgelere ve küçük kentlere kaydırılması; varılmak istenen amaç ise, kesinleşmiş sınıfsal farkları, mezhep ekseni üzerinde belirsizleştirmek ve tarihin zorunlu olarak sileceği sağ görüşleri bir süre daha kızgın çatışmanın sıcak ortamında canlı tutabilmek...
Gafletten, dalaletten ve hıyanetten söz eden, ardan ve horlayandan dem vuran, haykırışlara da bir soru işareti koymak gerekir. Ve bu işaretin ardından bazı sorular sormak gerekir.
Acaba Alevilik-Sünnilik kışkırtmaları, mezhep düşmanlıkları hangi dönemde, hangi cepheleşme iktidarında Türkiye gündemine girmiştir?
* Hangi eğitim sistemi uygulamasında ders kitaplarına sokulmuştur?
* Bu kitaplar hangi dönemde yargılanıp bağımsız yargı organları önünde kışkırtıcılığa, mahkum edilmiştir.
* Ve Türkiye’de faşist odaklarının, birer silah deposu haline gelişi, güvenlik kuvvetlerine yardımcı sokak güçlerinin, vurucu cinayet şebekelerinin palazlanışı, devletin içine tırmanışı, kimlerin yönetimine yaramıştır?
* Komando kamplarındaki gencecik beyinler, kimler tarafından yıkanmıştır? Aferin oğlum komünisti vur!
* Bu kamplarda ellerine silah tutuşturulanlara adam öldürme talimleri, kimler tarafından, kimlerin yönetimi sırasında uygulanabilmiştir?
* Bu uygulamayı devlet arşivine raporlar halinde sunan ve ilgilileri uyaranlara karşı, kimler ne yapmıştır?
* Kahramanmaraş kıyımını, salt siyasal amaçlar için ‘küfür malzemesi’ yapmadan önce takkeyi önüne koyup biraz düşünmek gerekir.” 55
Örsan ÖYMEN’in, mantık süzgecinden geçirerek sıraladığı soruların yanıtları bulunsaydı; cinayetlerin, katliamların gerçek sorumluları ortaya çıkacaktı. Dönemin Ecevit hükümeti, katliamdan önce gerekli önlemleri almadığı, sonra ise, suçluların üzerine gitme cesareti gösteremediği için, cinayet ve katliamların sorumluluğunu sırtında taşımaktadır.