o EHLİ BEYT
EHLİ BEYT KİMDİR?(2)
Ahir zaman Peygamberi, Hz. Muhammed Mustafa, hakka yürüyeceğini anlayınca 23 Şubat 632 tarihinde Gadirhum denilen bir alanda, rivayetlere göre 80 bini kişiyi aşkın bir topluluğa, Deve semerlerinden bir mimber oluşturarak bunun üstüne çıkıp tarihi Veda Hutbesini okudu. Hz. Muhammed Mustafa, ümmetine seslenerek 2 emanet tavsiye etti.
1- Allahın kelamı Kuran-ı Kerim,
2- Ehl-i Beyt’i.
Hz. Muhammed şöyle dedi. “Kuran ve Ehl-i Beytime ipine sım sıkı sarılın. Kevser Havuzunda her iki emanet bir birinden ayrılmadan bana ulaşacaktır. Ehl-i Beyt’im, Nuh’un gemisi gibidir. Gemiye binenler kurtuldular, binmeyenler helak oldular”.
(Ehl-i Beyt, Hz. Muhammed’in ailesi demektir ve 1- Hz. Muhammed, 2- İmam Ali, 3- Ana Fatma, 4- İmam Hasan ve 5- İmam Hüseyin olmak üzere toplam 5 kişidirler).
Kur’an-ı Kerim düşünce, kanun ve değerler kaynağıdır... Kur’an, hayat programını düzenlemek ve hayat kanunlarını belirlemek üzere inen ilahî vahiy ve sözlerdir...
Kur’an-ı Kerim’de, Ehl-i Beyt’den bahsedilirken iki üslup kullanılmıştır:
1- Onlara özel bir unvan vererek onlardan bahsetmiştir. Tathir Ayeti’nde “Ehl-i Beyt” olarak, Meveddet Ayeti’nde de “Kurba ” (Peygamber’in yakınları) olarak onlardan söz edilmesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu konuda birçok ayet nazil olmuş ve Sünnet-i Nebevî o ayetleri açıklamıştır; müfessirler ve raviler de, onları kendi hadis ve tefsir kitaplarında nakletmişlerdir.
2- Onlarla ilgili olaylar ve vakıaları kaydetmiş, onların fazilet ve makamlarını anlatmış, onları övmüş ve ümmeti onlara yöneltmek istemiştir. Bu konularda birçok ayet inmiştir. Bu ayetlerin bazılarında, Mübahele Ayeti (Âl-i İmran, 61) ve İt’am Ayeti’nde (İnsan, olduğu gibi, Ehl-i Beyt’den toplu olarak söz edilmiş, bazılarında ise Ehl-i Beyt’in bazı fertlerinden bahsedilmiştir. Örneğin; Maide Sûresi’nin 55. ayeti olan ve “Velâyet Ayeti” diye adlandırılan, “Sizin veliniz, yalnız Allah, O’nun Peygamberi ve iman eden, ibadet eden ve rükû halinde zekât verenlerdir.” ayetinde Hz. Ali’den bahsedilmektedir.
Ehl-i Beyt Hakkında Nazil Olan Ayetler(4)
1- Tathir Ayeti(5)
“Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister” (Ahzab: 33)
Birçok tefsir ve Hadis kitaplarında bu ayet-i kerimedeki “Ehl-i Beyt”ten maksadın, Peygamber’in Ehl-i Beyti ve onların da, “Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin” olduğu açıklanmıştır.
Suyutî, ed-Dürr’ül-Mensur adlı tefsirinde, Taberanî’nin, Ümmü Seleme’den şöyle tarif ettiğini bildiriyor: “Peygamber, kızı Fatıma’ya şöyle buyurdu: “Kocanı ve çocuklarını benim yanıma getir.” O da gidip onları getirdiğinde, Peygamber, Fedek’ten getirilmiş olan abasını onların üzerine attı ve mübarek ellerini onların üzerine koyup şöyle buyurdu: “Allah’ım, bunlar Muhammed’in ailesi ve soyudur, kendi rahmet ve bereketlerini Muhammed’in ehli ve soyunun üzerine indir; nasıl ki İbrahim’in soyuna indirdin. Şüphesiz ki sen, övülensin, yücesin.”
Ümmü Seleme: “Ben de abanın altına girmek ve onlara katılmak istedim ve bunun için abanın bir ucunu kaldırdım. Peygamber abayı benim elimden çekti ve abanın altına girmeme müsaade etmedi ve şöyle buyurdu: “Sen hayır ve saadet üzeresin”. Demektedir.
Peygamber’in eşi Ümmü Seleme’den nakledilen diğer bir hadiste de şöyle geçer: “Peygamber, Ümmü Seleme’nin evinde bir yatakta yatmıştı ve üzerine de bir Hayber abası örtmüştü. O sırada Fatıma biraz yemek getirdi. Peygamber buyurdu: “(Ey Fatıma!) Kocanı ve çocukların Hasan ve Hüseyin’i benim yanıma çağır.” O da onları çağırdı. Yemeği yedikleri sırada Peygamber’e şu ayet nazil oldu:
“Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.”
Peygamber üzerindeki abanın fazlasını onların (Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in) üzerine örttü, daha sonra elini abadan çıkarıp göğe kaldırarak şöyle dua etti:
“Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beytim ve bana ait olan kimselerdir; öyleyse her türlü pisliği ve kötülüğü onlardan gider ve onları tertemiz kıl.”
Hz. Peygamber, bu sözü üç defa tekrarladı. Ümmü Seleme diyor: “Bende başımı o örtünün altına soktum ve dedim: “Ya Resulullah! Ben de sizinle miyim?” Peygamber iki defa buyurdu: “ Sen hayır ve saadet üzeresin.”
Hz. Peygamber, devamlı olarak bu ayetin manasını ümmetine açıklıyor ve bu ayette açıklanan nur ve hidayetten ayrı düşmemeleri için sürekli olarak onların dikkatini bu ayete çekiyordu. Örnek olarak şu hadis-i şerifi zikredebiliriz:
Hz. Muhammed buyuruyor ki:
“Bu ayet (Tathir Ayeti) beş kişinin hakkında nazil olmuştur: Ben, Ali, Fatıma, Hasan, ve Hüseyin”. Bu ayetin tefsirinde, Ehl-i Beyt’den maksadın kimler olduğu hakkında Aişe’den şöyle bir rivayet eder.
“Bir gün Peygamber üzerinde siyah yünden dokunmuş nakışlı bir kumaş olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan bin Ali geldi, Peygamber onu o kumaşın altına aldı; sonra Hüseyin geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; sonra Fatıma geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; daha sonra da Ali geldi, geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı ve şu ayeti okudu: “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab: 33)
Kur’an-ı Kerim, Ehl-i Beyt’den bahs ederken onların her türlü fenalıktan pâk ve temiz olduklarını belirtmektedir.
Peygamber, sabahları Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın kapısına gelerek onları “ Ehl-i Beytim” diye çağırıyor, böylece onların şahsiyetini ümmetine tanıtıp anlatarak, dikkatleri onlara çekmek ve Ehl-i Beyt’e sevgi, itaat gösterilmesini amaçlıyordu.
Sahabe’den Taberanî, Ebu’l-Hamra’dan şöyle rivayet ediyor: “Altı ay Peygamber’in, Ali ve Fatıma’nın kapısına gelip şöyle dediğine şahit oldum: “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab: 33)
Fahr-i Razî de bu Hadisi şöyle naklediyor:
“ Resulullah, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evine gelip; “Ey Ehl-i Beyt! “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” derdi.
EHLİ BEYT KİMDİR?(2)
Ahir zaman Peygamberi, Hz. Muhammed Mustafa, hakka yürüyeceğini anlayınca 23 Şubat 632 tarihinde Gadirhum denilen bir alanda, rivayetlere göre 80 bini kişiyi aşkın bir topluluğa, Deve semerlerinden bir mimber oluşturarak bunun üstüne çıkıp tarihi Veda Hutbesini okudu. Hz. Muhammed Mustafa, ümmetine seslenerek 2 emanet tavsiye etti.
1- Allahın kelamı Kuran-ı Kerim,
2- Ehl-i Beyt’i.
Hz. Muhammed şöyle dedi. “Kuran ve Ehl-i Beytime ipine sım sıkı sarılın. Kevser Havuzunda her iki emanet bir birinden ayrılmadan bana ulaşacaktır. Ehl-i Beyt’im, Nuh’un gemisi gibidir. Gemiye binenler kurtuldular, binmeyenler helak oldular”.
(Ehl-i Beyt, Hz. Muhammed’in ailesi demektir ve 1- Hz. Muhammed, 2- İmam Ali, 3- Ana Fatma, 4- İmam Hasan ve 5- İmam Hüseyin olmak üzere toplam 5 kişidirler).
Kur’an-ı Kerim düşünce, kanun ve değerler kaynağıdır... Kur’an, hayat programını düzenlemek ve hayat kanunlarını belirlemek üzere inen ilahî vahiy ve sözlerdir...
Kur’an-ı Kerim’de, Ehl-i Beyt’den bahsedilirken iki üslup kullanılmıştır:
1- Onlara özel bir unvan vererek onlardan bahsetmiştir. Tathir Ayeti’nde “Ehl-i Beyt” olarak, Meveddet Ayeti’nde de “Kurba ” (Peygamber’in yakınları) olarak onlardan söz edilmesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu konuda birçok ayet nazil olmuş ve Sünnet-i Nebevî o ayetleri açıklamıştır; müfessirler ve raviler de, onları kendi hadis ve tefsir kitaplarında nakletmişlerdir.
2- Onlarla ilgili olaylar ve vakıaları kaydetmiş, onların fazilet ve makamlarını anlatmış, onları övmüş ve ümmeti onlara yöneltmek istemiştir. Bu konularda birçok ayet inmiştir. Bu ayetlerin bazılarında, Mübahele Ayeti (Âl-i İmran, 61) ve İt’am Ayeti’nde (İnsan, olduğu gibi, Ehl-i Beyt’den toplu olarak söz edilmiş, bazılarında ise Ehl-i Beyt’in bazı fertlerinden bahsedilmiştir. Örneğin; Maide Sûresi’nin 55. ayeti olan ve “Velâyet Ayeti” diye adlandırılan, “Sizin veliniz, yalnız Allah, O’nun Peygamberi ve iman eden, ibadet eden ve rükû halinde zekât verenlerdir.” ayetinde Hz. Ali’den bahsedilmektedir.
Ehl-i Beyt Hakkında Nazil Olan Ayetler(4)
1- Tathir Ayeti(5)
“Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister” (Ahzab: 33)
Birçok tefsir ve Hadis kitaplarında bu ayet-i kerimedeki “Ehl-i Beyt”ten maksadın, Peygamber’in Ehl-i Beyti ve onların da, “Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin” olduğu açıklanmıştır.
Suyutî, ed-Dürr’ül-Mensur adlı tefsirinde, Taberanî’nin, Ümmü Seleme’den şöyle tarif ettiğini bildiriyor: “Peygamber, kızı Fatıma’ya şöyle buyurdu: “Kocanı ve çocuklarını benim yanıma getir.” O da gidip onları getirdiğinde, Peygamber, Fedek’ten getirilmiş olan abasını onların üzerine attı ve mübarek ellerini onların üzerine koyup şöyle buyurdu: “Allah’ım, bunlar Muhammed’in ailesi ve soyudur, kendi rahmet ve bereketlerini Muhammed’in ehli ve soyunun üzerine indir; nasıl ki İbrahim’in soyuna indirdin. Şüphesiz ki sen, övülensin, yücesin.”
Ümmü Seleme: “Ben de abanın altına girmek ve onlara katılmak istedim ve bunun için abanın bir ucunu kaldırdım. Peygamber abayı benim elimden çekti ve abanın altına girmeme müsaade etmedi ve şöyle buyurdu: “Sen hayır ve saadet üzeresin”. Demektedir.
Peygamber’in eşi Ümmü Seleme’den nakledilen diğer bir hadiste de şöyle geçer: “Peygamber, Ümmü Seleme’nin evinde bir yatakta yatmıştı ve üzerine de bir Hayber abası örtmüştü. O sırada Fatıma biraz yemek getirdi. Peygamber buyurdu: “(Ey Fatıma!) Kocanı ve çocukların Hasan ve Hüseyin’i benim yanıma çağır.” O da onları çağırdı. Yemeği yedikleri sırada Peygamber’e şu ayet nazil oldu:
“Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.”
Peygamber üzerindeki abanın fazlasını onların (Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in) üzerine örttü, daha sonra elini abadan çıkarıp göğe kaldırarak şöyle dua etti:
“Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beytim ve bana ait olan kimselerdir; öyleyse her türlü pisliği ve kötülüğü onlardan gider ve onları tertemiz kıl.”
Hz. Peygamber, bu sözü üç defa tekrarladı. Ümmü Seleme diyor: “Bende başımı o örtünün altına soktum ve dedim: “Ya Resulullah! Ben de sizinle miyim?” Peygamber iki defa buyurdu: “ Sen hayır ve saadet üzeresin.”
Hz. Peygamber, devamlı olarak bu ayetin manasını ümmetine açıklıyor ve bu ayette açıklanan nur ve hidayetten ayrı düşmemeleri için sürekli olarak onların dikkatini bu ayete çekiyordu. Örnek olarak şu hadis-i şerifi zikredebiliriz:
Hz. Muhammed buyuruyor ki:
“Bu ayet (Tathir Ayeti) beş kişinin hakkında nazil olmuştur: Ben, Ali, Fatıma, Hasan, ve Hüseyin”. Bu ayetin tefsirinde, Ehl-i Beyt’den maksadın kimler olduğu hakkında Aişe’den şöyle bir rivayet eder.
“Bir gün Peygamber üzerinde siyah yünden dokunmuş nakışlı bir kumaş olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan bin Ali geldi, Peygamber onu o kumaşın altına aldı; sonra Hüseyin geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; sonra Fatıma geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; daha sonra da Ali geldi, geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı ve şu ayeti okudu: “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab: 33)
Kur’an-ı Kerim, Ehl-i Beyt’den bahs ederken onların her türlü fenalıktan pâk ve temiz olduklarını belirtmektedir.
Peygamber, sabahları Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın kapısına gelerek onları “ Ehl-i Beytim” diye çağırıyor, böylece onların şahsiyetini ümmetine tanıtıp anlatarak, dikkatleri onlara çekmek ve Ehl-i Beyt’e sevgi, itaat gösterilmesini amaçlıyordu.
Sahabe’den Taberanî, Ebu’l-Hamra’dan şöyle rivayet ediyor: “Altı ay Peygamber’in, Ali ve Fatıma’nın kapısına gelip şöyle dediğine şahit oldum: “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab: 33)
Fahr-i Razî de bu Hadisi şöyle naklediyor:
“ Resulullah, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evine gelip; “Ey Ehl-i Beyt! “Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister.” derdi.