ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Yaşayanların Ağzından Katliam

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:07


    Nursel ve Songül METİN (Öldürülen İlköğretim Müfettişinin kızları):


    “Yenimahalle Refet Efendi Caddesinde, Musa Suna’nın evinin alt katında oturuyorduk. Olaylardan bir hafta kadar önce, ellerinde defter, kalem olan iki şahıs geldi. ‘Nüfus sayımı için evlerin numaralarını yeniden belirliyoruz. Kaç kişi oturduklarını yazıyoruz’ dediler. Sonra kapımıza 12/A numarasını yazdılar, yanına işaret koydular. 22. 12. 1978 Cuma günü akşamı mahallede büyük bir topluluk oluştu. Arka sokakta oturan Çokuçkunların taksisinin geceleyin sayısız gidiş-geliş yaptığını gördük. Cumartesi sabahı saat 08.00 sıralarında ellerinde kırma av tüfeği, taş, sopa, satır, Kuran bulunan 300-400 kişilik saldırgan grubu, ‘Müslüman Türkiye, kahrolsun komünistler, Alevilere ölüm’ diye bağırıyordu.. Evimizin önünden geçip aşağıya doğru gittiler. Bitişiğimizdeki odun deposundan da bu kalabalığa odun dağıttılar. Saat 11.30 sıralarında evimize saldırdılar. Korkudan hepimiz banyo ve tuvalet arasına sığındık. Evin camlarını taşla kırıp içeriye gazlı meşaleler attılar, yatak odasına attıkları bombanın patlamasıyla yangın çıktı. Söndürmeye çalışırken, bu sefer kurşun yağmuruna tutulduk. Bu sırada babam (Süleyman METİN) somyanın üstüne çıkıp dışarıya bakarken atılan kurşunla karnından yaraladı, yere düştü. Mutfağın pencere demirini testere ile kesen saldırganlardan ikisi içeri girdi ve babama teslim olmasını söyledi. Babam yaralıydı ve yerde yatıyordu. ‘Çocuklarımla teslim oluyorum. Garanti verirseniz dışarıya da çıkacağım’ dedi. Bu sırada kapıyı açtılar, içeriye doldular. Babam, T’eslim olduk, daha ne istiyorsunuz?’ dedi. İçeriye giren saldırganlardan biri, elindeki tüfek ve sopayla yaralı babamı dövmeye başladı. Arkasından silah sesi geldi. Annem ‘Öldürdünüz’ diye bağırmaya başlayınca, saklandığımız yerden çıktık. Babam kanlar içinde yerde yatıyordu. Saldırganlar, küçük kız kardeşim Hürriyet’in, babama sarılarak ağlamasıyla alay ederek gülüşüyorlardı. Sonra evin her tarafına gaz, benzin dökerek ateşe verdiler. Odalar ve salon alev alev yanıyordu. Babamın cesedini yanmaması için dışarı çıkarmaya çalışıyorduk. Saldırganlar ise ‘Bırakın kafir yansın’ diye bağırıyorlardı. Sonra cesedi ateşe doğru çektiler. Bizi de sopayla dövmeye başladılar. Bizi evden çıkardılar, sokaklarda gezdirmeye başladılar. Bu arada pijamalarımızı aşağıya indiriyor, çirkin davranış ve hakaretlerde bulunuyorlardı. Topluluğun başında bulunan sakallı Mahmut DOĞAN’ın elinde et satırı bulunuyordu. Bizi, ‘Sizin hesabınızı daha sonra göreceğiz. Alevilerin son günü, boynunuzu vuracağız’ diyerek korkuturken topluluğu da sürekli tahrik ediyordu. Bu şahsın yanında iki tane daha sakallı şahısla sarı bıyıklı bir şahıs bulunuyordu. Topluluğun kışkırtılmasında bunlar da rol alıyordu. Bizi Namık Kemal Mahallesi Çerkezler Semtine götürdüler. Topluluktan birinin, ‘Müslüman olan kızlara dokunmasın’ demesi üzerine, Eğitim Enstitüsü öğrencisi Ramazan PURKAYA, bizi topluluğun elinden aldı ve evlerine götürdü. Saldırganlar yeniden bizim eve doğru yöneldiler. Bizi yeniden götürmeye çalıştılar, yalvardık, bizi bıraktılar. Sınıf arkadaşım Hacer BÜYÜKKÖSE’nin evine gittik. O sırada kadınlı-erkekli bir grup arkamızdan, ‘Bunların kökünün sonu gelsin, kahpeler, orospular, Ecevit gelsin sizi kurtarsın, sizin gibi Alevileri biz ne yapacağız, komünistler’ diye bağırıyor ve hakaret ediyordu. En sonunda, olay bölgesine gelen bir askeri araçla vilayete götürüldük.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:08

    Elif SUNGUR:

    “Eniştem İbrahim BİLMEZ’in yanında kalıyordum. 22.12.1978 Cuma gecesi komşularımız Hasan ILDIRCAN ve Hasan YAKAR, aileleri ile beraber bize geldiler. Ertesi gün saat 10.00’a doğru, ev sahibimizin karısı Fatma geldi. ‘Evi yakacaklar, dışarı çıkın’ dedi. Biz evi terk etmedik. Ellerinde taş, sopa, tahta, tüfek ve Türk bayrağı ile üç hilalli bayrak bulunan bir grup, ‘Müslüman Türkiye, Başbuğ Türkeş, Maraş Müslüman yeri, Komünistler Moskova’ya’ diye sloganlarla bağırıyorlardı. Mahallenin yollarını ve etrafını çevirdiler. Bir süre sonra, Şükrü KAYA ile bir grup kapıyı kırarak eve girdi. Erkekleri aradılar. Erkeklerimiz, evde bir odada saklanıyorlardı. Biz kadınlar, odanın önünde oturarak girmelerini engellemeye çalışıyorduk. Saldırganlar çıktılar, sonra tekrar dönüp saldırıya geçtiler. Aşağıdan odunları yakarak evi ateşe verdiler. Taşlarla camları kırarak içeriye ateş ettiler, dinamit attılar. Şişelere gaz doldurup attılar. Evin içi yanmaya başladı. Dumandan duramaz hale geldik. Balkona çıkmak zorunda kaldık. O sırada damın üstünde bulunan Recep ESENCELİ, ‘Gelin sizi kurtaracağım’ diyerek Ali BİLMEZ’i ve beni elimizden tutarak damın üstüne çekti. Ali BİLMEZ, dama çıkar çıkmaz vuruldu. Ben de yaralandım ve tekrar balkona düştüm. O sırada saldırganlar, ‘Siz kadınlar aşağıya inin, erkekleri öldüreceğiz’ diye bize bağırdılar. Teyzem Fatma BİLMEZ; ‘Kocamı da öldürdünüz, oğlumu da öldürdünüz, daha ne istiyorsunuz?’ diyerek saçını başını yoluyordu. İçerideki ateş biraz sönmüştü, tekrar içeri girdik. O sırada, damda bulunan Hasan ILDIRCAN’ı da vurdular. Evin içine yine dinamit atmaya başladılar. Saldırı sabahtan akşama kadar devam etti. Mecburen balkona çıktım ve ‘Teslim oluyoruz’ diye bağırdım. Evde erkek olarak yalnız Hasan BİLMEZ sağ kalmıştı. Onu da silahla yaraladılar. Teyzem Fatma BİLMEZ ile Selda BİLMEZ, yaralı olan Hasan’ı dama çıkardılar. Saldırganlar pencereye demir direk dayadılar ve eve bir sürü saldırgan doldu. Birisi beni merdivenlerden, yanan odunların üstüne attı. Ağzım ve yüzüm yandı. Biri ‘kız yanıyor’ diyerek beni ateşten aldı.. Evde kalan kadın ve çocukları topladılar. Kimileri ‘Bunları öldürelim’ derken, kimileri de ‘Müslümanlıkta bu yok, kadınlara dokunmayın’ diyor ve engel olmaya çalışıyordu. Başka bazıları da, ‘Bunları rehine olarak alalım’ diyordu. Ve sonunda bizi saldırgan topluluğun içine attılar. Saldırganlar bizi kaldırıp kaldırıp yere vurdular. Çok dövdüler; yara bere içinde kalmıştık. Ben bayılmışım, saldırganlardan Hüseyin KEKİK’in evine götürmüşler. Ayıldığımda, orada bulunan gençler, beni çimdiklemeye, sarkıntılık etmeye başladı. Sonra askerler beni gördü. Alıp kışlaya götürdü.” 31
    Bu mahallede, Süleyman METİN, Musa FUNDA, Aziz TÜZÜN, Fidan, Esma, Ali, Mehmet, Fatma, Hasan, Suna ve Ali BİLMEZ, Hasan ILDIRCAN, Hasan KÜÇÜKYAKAR, Hüseyin YÜZÜAK, Musa ALTUN öldürülmüş, 45 ev ile bir oto yakılmıştır.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:09

    Daha sonra hazırlanan Savcılık iddianamesinde Selda BİLMEZ’eatfen şu anlatımlara yer verilmektedir: “Sakarya Mahallesi Dereköy Sokaktaki Dişçi Rüstem’in (297 iddianame numaralı sanık Rüstem SARIKAYA) evinin üst katında kiracı olarak oturduklarını; 23.12.1978 Cumartesi günü, saat 10.00-10.30 sıralarında kardeşi Murat’ı kucağına alarak balkona çıktığında karşısında oturan Göksunlu SUNA ailesinin (300 iddianame numaralı sanık Hasan SARIOĞLAN) kızlarının ‘Biraz sonra çocuk sevmeyi gösteririz’ dediğini, evden içeriye girdiğinde babası İbrahim BİLMEZ’in, ‘Ev sahibinin karısı ile oğlu geldi, evi basacaklarmış’ diye konuştuğunu; hemen arkasından da evin 500-600 kişilik bir grup tarafından çevrildiğini; bunların ‘Başbuğ Türkeş’ diye bağırdıklarını; çoğunun elinde Türk bayrağı ve üç hilalli bayrak bulunduğunu; saldırganların ‘Erkekler çıksın, kadın ve çocuklara bir şey yapmayacağız’ diye bağırdıklarını; evin erkeklerini bir odaya koyarak kadınların bu odanın kapısının önünde toplandıklarını; saldırganların bir kısmının yukarı çıktıklarını; ev sahibinin oğlu Şükrü SARIKAYA’nın (292 iddianame numaralı sanık) kendisine bir tekme vurarak yere devirdiğini ve içeriden kilitli olan kapıyı kırarak ‘Erkekler, gavurlar burada’ diye bağırdığını ve aşağıya indiğini; o zaman saldırganların aşağıda bulunan odunları yaktıklarını, evin içine ateş ettiklerini, dinamit, yakılmış naylon ve gaz doldurulmuş şişeler attıklarını; yanmakta olan evi söndürmek için suyu açtıklarını, saldırganlara, ‘Erkek yok. Bir ben varım, çoluk çocuğuma dokunmayın’ diyerek kendisini pencereden aşağıya attığını; evi ateş ve duman sardığı için kadın ve çocukların balkona çıkarak biriketlerin oraya sığındıklarını; kardeşleri Ali ve Hasan BİLMEZ ile komşuları Hasan ILDIRCAN ve Hasan YAKARCA’nın sedirlerin altına saklanmış olduklarını; balkonda bulundukları sırada eve yapılan ateşin devam etmekte olduğunu; aşağıda kadınların şişelere gaz doldurup erkeklere verdiğini, erkeklerin de bunları evden içeri attıklarını, ‘Alevileri öldürelim, bir Aleviyi öldüren bir yıl hacca gitmiş olur’ diye bağırdıklarını; o sırada yanlarına gelen ve gözleri az gören ağabeyi Ali BİLMEZ’i, damda bulunan bir adamın (306 iddianame numaralı sanık Recep ESENCELİ) ‘Seni kurtaracağım’ diyerek dama çıkardığını, ağabeyi Ali BİLMEZ’in dama çıkmasıyla vurulmasınının bir olduğunu; o sırada saldırganların sokaktaki demir elektrik direğini dayadıkları pencereden içeriye girmeye başladıklarını; dama çıkmak isteyen Hasan ILDIRCAN’ı bu sırada vurduklarını; Hasan YAKAR’ı da merdivenden inerken vurduklarını ve ateşe attıklarını; saldırganların dışarıdan tekrar ‘Teslim olun’ diye bağırdıklarını; bunun üzerine yanlarında bulunan büyük ağabeyi Hasan BİLMEZ’i de, ‘Teslim oluyoruz’ diye ayağa kalktığında vurduklarını; yanlarına gelen 3-4 saldırganın hepsini dama çıkarttıklarını; annesinin ve kendilerinin devamlı olarak, ‘Bizi öldürmeyin, sizde Müslümanlık, din iman yok mu?’ diye yalvardıklarını; orada kendilerine ‘Eşhedü’ çektirdiklerini ve ‘Gavursanız da Müslüman oldunuz’ dediklerini; o sırada yaralı vaziyette damda yatmakta olan Hasan ILDIRCAN’ı aşağıya attıklarını; kendilerini bitişik evin damına dayadıkları merdivenden aşağıya indirmeye başladıklarını; önce çocukların indiğini ve onları komşulara götürdüklerini ve sonra, yaralı büyük ağabeyi Hasan BİLMEZ’i ve annesi Fatma BİLMEZ’İ de aralarına alarak, merdivenden sokağa indirmeye başladıklarını; kendisi sokağa indiği sırada saldırganlardan birisinin ağabeyi Hasan BİLMEZ’İ çekerek düşürdüğünü, annesi Fatma BİLMEZ’in de ağabeyinin üstüne düştüğünü; o zaman saldırganların ateş ederek ve sopalarla vurarak annesini ve ağabeysini öldürdüklerini; kendisinin bağırarak annesi ve ağabeyinin üzerlerine atıldığı sırada, iki saldırganın kollarından tutarak dövdüklerini ve diğer çocuklarla beraber arka taraftaki Yassıada Sokaktaki Hüseyin KEKİK’in (372 iddianame numaralı sanık) evine götürerek, ‘Bunları rehin alalım, bizim onlarda adamlarımız var’ dediklerini; bir süre sonra gelen askerlerin kendilerini kurtardıklarını; olaylar sırasında saldırganlardan bazılarının ‘Yeter’ diyerek çekilmek istediklerini, elleri silahlı elebaşların ise ‘Çekilirseniz sizi vururum’ diyerek dağılmayı önlediğini ...
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:10

    İsadivanlı ve Duraklı Mahallesi

    23 Aralık Cumartesi günü, sabahın ilk saatlerinde, ellerinde sopa, tahra, silah gibi saldırı araçları bulunan bir grup, mahallede Alevilere ait evlere saldırdı. Saldırılar sonucu birkaç kişi öldü, birçok insan yaralandı ve evler talan edildi. Saldırıya katılan mahalle imamı, saldırganlara propaganda yapıyordu.
    Ertesi gün yeniden gelen saldırganlar silahlarla evleri taramaya başladılar. Gaz dolu şişeleri evlerin penceresinden içeriye atarak yangın çıkardılar. Daha sonra saldırgan gruplar, Duraklı Mahallesine yöneldiler. Bu mahallede Alevilere ait bir evi tahrip ederek yakan saldırganlar, bir kişiyi de öldürdüler. Sonra Aleviler, yetişen askeri birlik tarafından kışlaya götürüldüler.
    Yaşayanlar anlatıyor
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:11

    Leyla ERCAN:

    “İsadivanlı Mahallesi Kiraz Sokakta oturuyorduk. 24.12.1978 günü, saat 09.00 sıralarında dışarıdan sesler geldi.. Kapıya çıkıp baktığımızda komşumuz öğretmen Mehmet ŞEKER’in evinin etrafının sarıldığını gördük.. Kalabalık bir grup, taş ve sopalarla evin camlarını, kapılarını kırmaya çalışıyorlardı. Kalabalık arasında bir ses, ‘Ben orayı satın aldım, camlarını kırmayın, ben Müslümanım’ diye bağırıyordu. Bunun üzerine saldırganlar, ‘Evi, eşyalarını dışarı çıkardıktan sonra yakalım’ dediler. Evin içine girdiler, eşyalarını tarlaya çıkararak yaktılar. Komşumuz Gülizar OLGAN, ‘Gavur malı mı yakıyorsunuz? Yazık, günah, yapmayın’ diyordu. Saldırganların içinde bulunan Dereli Köyü Muhtarı Mehmet POLAT, ‘Aleviler Camiyi yakmışlar, kızların başına çökmüşler, ırzına geçmişler, memelerini kesmişler’ diye yüksek sesle bağırıyordu. Gülizar OLGAN’a da, ‘Orospu, onları niye kayırıyorsun, kendi evlatlarını içeride tutuyorsun’ diye çıkışmaya başladılar. Bu kez saldırganlar bizim evi taşladılar, yağmaladılar, eşyalarımızın bir kısmını götürdüler, bir kısmını da evle birlikte yaktılar.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:11

    Fatma ÖZDEMİR:

    “İsadivanlı Polat Sokakta oturuyoruz. 23.12.1978 günü öğleye doğru 100-150 kişilik bir grup bahçe kapısına geldiler. ‘Komünistler, Aleviler çıkın dışarı, öldüreceğiz’ diye bağırıyorlardı. Biz evin içinde saklanmaya çalışıyorduk. Babamı dışarıya çağırdılar, babam çıkmayınca evin kapısını ve pencerelerini taş ve sopalarla zıngıldıyordu. Biz de evin içinde birbirimize sarılmış ağlaşıyorduk. Bir süre sonra saldırganlar uzaklaştılar, korkumuz azaldı.
    Ertesi gün pazardı. Öğleye doğru yine sokaklardan gelen bağırtılar, silah sesleri her tarafı çınlatıyordu. Korkumuzdan evin damına çıktık. Komşumuz Sabiha KILIÇOĞLU’nun evine saldırdılar, evi ateşe verdiler. Bir süre sonra askerler geldi, Sabiha’nın evdeki çocuklarını alıp götürdüler. Artık sıranın bize geldiğinin korkusu içindeydik ki bize doğru yöneldiler. Hemen içeriye girdik. Mutfak penceresinden bakmaya başladık. Hamo Dayıyı görünce ‘imdat’ diye bağırdık. Ama Hamo Dayı, elindeki uzun menzilli bir silahla kendi evinin damından bize doğru ateş itti. Saldırganlar ise, ‘Vurun Alevilere. Alevilerin kanı helaldir. Allah Allah’ diye bağırıyorlardı. Evin önüne geldiler; biz içeride bağırıyor ve ağlaşıyorduk. Korku içindeydik. Karşı komşumuz Gülizar ve Zeliha, ‘Ellemeyin onları, onlar yetimdir’ diye bağırdılar. Saldırganlar ise evin önündeki bahçe duvarını yıktılar, demir kapıyı, sonra apartmanın giriş kapısını ve dairemizin kapısını kırdılar. Evimize patlayıcı madde attılar. Babam, bizi banyoya sokarak saklamaya çalışıyordu. Evin iç kapısını zorluyorlardı ki, babam kapıyı açtı. ‘Tamam, ben sizinle geliyorum, çocuklarımı ellemeyin, ne yapacaksanız bana yapın’ dedi. Babamın kollarından tutarak aralarına aldılar. Bize de, ‘Anneniz var mı?’ diye sordular, ‘Yok’ dedik. Bize dokunmadılar. Karşımızdaki komşumuz Gülizar bizi evlerine götürdü. O sırada saldırganlardan bir kısmı arkadan bize saldırdılar. Gülizar kapıyı zorla örttü. Pencereden baktık; evimizin önünde babamın alnı kan içindeydi. İki saldırganın arasında dışarıya çıkardılar. Babam, ‘Yavrularımı, çocuklarımı gösterin’ diye bağırıyordu. Dayanamadık ve balkona çıktık, babam bize bakıyor ve ağlıyordu. O sırada babamızın kolundan çekerek ileriye doğru götürdüler. Saldırganların hepsinin elinde gaz şişesi, sopa, torbalar, silah vardı. Biz Gülizar’ın evinde hep ağlıyorduk. Akşam karanlığı çöktüğünde babamızı aramaya çıktık. Evimizin 30 metre uzağında bulunan sokakta cesediyle karşılaştık. Göğsünden vurmuşlardı. Kafasının ve yüzünün yaraları daha kötüydü. Korkuyorduk, kaçarak askeri birliklere sığındık. Orası yaralı, çocuk ve kadınlarla doluydu. Babalarını, kardeşlerini ve evlerini kayıp etmişlerdi.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:12

    Bu mahallede 2 kişi öldürülmüş, 33 ev de yakılıp yıkılmıştır.
    Mahalle sakinlerindenKoco ERAT’ın anlatımları iddianamede şu şekilde yer alıyor: “Şeker Apartmanının yöneticisi olduğunu, bu apartmanın Zeynep Hanım (eski adı Akdeniz) Sokağına bakan balkonunun birinci katında Rıza ATEŞ, ikinci katında Güllü ATEŞ, üçüncü katında A. Mümin NAVRUZOĞLU, beşinci katında da kendisinin oturduğunu; bunların hepsinin Alevi olduğunu, 24. 12. 1978 Pazar günü, saat 10.00 sıralarında ellerinde üç hilalli bayraklar olan saldırganların, ‘Kahrolsun Komünistler, katil Ecevit sizi kurtarsın, halk askerlerle el ele’ diye bağırdıklarını; kuzey taraftan birinin, ‘4 numara ateş, ... 6 numara ateş’ diye bağırması üzerine apartmana ateş edildiğini, apartmanın bitişiğindeki evden gelen, ‘Şişe at, dinamit at’ şeklindeki sesler üzerine apartmana patlayıcı madde atıldığını; apartmanın önündeki 2 Murat marka otomobilin yakıldığını; eve 18 tane patlayıcı madde atıldığını saydığını; apartmana her taraftan, özellikle karşıdaki Anadolu Hamamının üzerinden, sol taraftaki komşu Cuma SEVİM’in (423 iddianame numaralı sanık) evinden ateş edildiğini; aşağı katların tutuştuğunu; evin önündeki odunların yakıldığını, artık umut kalmayınca, kızının kırmızı mantosunu çıkarıp salladığını, fakat buna da ateş ettiklerini; o sırada apartmanın önüne 3 tane kariyer geldiğini; apartmanda bulunanların askerlere sığındıklarını, 5. katta oturan annesini sırtına alarak aşağıya indiğini; o sırada çevreden, ‘Komünist kaçıyor ateş edin’ diye bağırdıklarını; üzerine ateş edilince bir römorkun altına girdiğini; o sırada kariyerlerin gittiğini ve kendisinin sırtında annesi ile kaldığını; yanındaki bir askerin, ‘Dayı ben seni korurum’ dediğini, fakat Cuma SEVİM’in evinden ateş açılması sonucu askerin vurulduğunu, apartmanın etrafındaki komşuların hepsinin saldırıya katıldıklarını ve saldırganlara yardım ettiklerini...” (G.K., s. 230)
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:12

    Namık Kemal Mahallesi

    23 Aralık Cumartesi günü akşamı, Mahallenin muhtarı bir grup ülkücüyle mahallede zorla silah ve patlayıcı madde toplamaya başlar. Kendi evinin önüne, belediyeye ait iki araçtan, torbalarla silah ve yakıt indirir. Bu malzemeleri, pazar günü sabah namazı sırasında saldırganlara dağıtır. Cami imamı da, halkı hükümete ve Alevilere karşı kışkırtıcı konuşmalar yapmıştır. Sabah namazı biter bitmez, hazır bulunan saldırganlar mahalle arasına dağılırlar. Alevilere ait evlere gazlı paçavralar atılarak yangın çıkarılır. Saldırı sırasında dokuz kişinin öldürüldüğü, onlarcasının ağır yaralandığı saptandı.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:13

    Yaşayanlar anlatıyor

    Namık Kemal Mahallesinde görevli Tankçı Yüzbaşı Ahmet GÜLTEKİN, Askeri Savcılıktaki ifadesinde saldırıyı şöyle anlatıyordu:
    “24. 12. 1978 günü sabahtan itibaren Namık Kemal Mahallesinde görevli olduğunu, o gün mahallede olayların erken saatte başlamış olduğunu, mahalleye gittiğinde birçok evin yanmakta olduğunu, yanan evlerin bulunduğu sokaklara yayıldıklarında, saldırı havası içinde olan, eli sopalı kalabalık gruplarla karşılaştıklarını, girdikleri sokaklarda bazı evlerin duvarlarına kırmızı yazı ile ‘Bu ev satılıktır’ diye yazılmış olduğunu, bu evlerde hasar olmadığını, yanan evlerde bu şekilde bir yazının olmadığını, sokaklardaki grupların bazı evleri yakmak istediklerini ve üzerlerinde yazı olmayan evleri göstererek bu evlerde silah olduğunu, ateş edildiğini söylediklerini, bu şekilde gösterilen evlere girdiklerinde saldırgan bir durumla karşılaşmadıklarını ve silah da bulamadıklarını, bu gibi evlerde bulunanların, öldürüleceklerini, can emniyetlerinin olmadığını söyleyerek kurtarılmayı istediklerini, bunları reolarla Aslanbey İlkokuluna taşıdıklarını, evlerdeki şahısları taşıdıkları sırada, dışarıdaki eli sopalı grupların da çoğaldığını ve taşkınlıklarının arttığını, bunların gösterdikleri evlerde bulunan şahısların gavur olduklarını, hepsinin öldürüleceğini söyleyerek ‘Gavurlara ölüm, Cihad’ şeklinde slogan attıklarını, evlerdeki şahısların tahliyeleri bitince sokaktaki grupları dağıttıklarını, ancak bu grupların geriye çekilerek sokak aralarında tekrar toplandıklarını, bu grupların Namık Kemal Mahallesinin güney tarafındaki Karamaraş Semtine geçmek istediklerini, kendilerinin de bu geçişi önlemek için barikatlar kurduklarını, havaya ihtar ateşi yaptıklarını, buna rağmen saldırgan grupların etraftan dolanarak Karamaraş Semtine geçtiklerini, bu sırada Karamaraş Bölgesinden silah seslerinin geldiğini, bu grupların elinde taşlar, sopalar olduğunu ve yollarda giderlerken kışkırtıcı sloganlar söylediklerini, hatta askerleri bile kışkırttıklarını ve ‘Karamaraş bölgesinde gavurlar askerleri öldürdü’ diyerek kendilerini yanlış yöne sevk etmek istediklerini, grupları sözle teşvik ve tahrik eden, komuta eden kişilerin olduğunu, Namık Kemal Mahallesinde iken bazı kadınların gelerek, kocalarının, yakınlarının öldürüldüklerini söylediklerini ve bunlarla birlikte evlerine gittiklerini, üç evden toplam 7 ölü çıkarttığını, olay yerine gidene kadar yaygın yağma ve saldırıların yapılmış olduğunu...
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:13

    Cuma DOĞAN:

    “Namık Kemal Mahallesi Bağlarbaşı Alemdar Sokakta oturuyoruz. 24. 12. 1978 Pazar günü sabah saat 09.00 sıralarıydı, mahallemizin muhtarı Mehmet YEMŞEN’in önünde bulunduğu 200-300 kişilik saldırgan grup, bitişiğimizdeki Ali UZUNPINAR’ın evine saldırdı. Önce birkaç kişi bahçe duvarından içeriye girdi. Bahçenin kapısını kırdılar. Ali UZUNPINAR kaçmaya çalışırken, saldırgan Yusuf TANKU, ‘Alevi dedesi kaçıyor’ diye bağırdı ve Yaşar KURU yetişerek Ali UZUNPINAR’ın başına kaput geçirdi ve yere yıktı. Biz de saldırganlara görünmemek için penceremizi kapattık. Olay bittikten sonra dışarı çıktığımızda Ali UZUNPINAR’ın cesedini sokak ortasında kanlar içinde bulduk. Hasan UZUNPINAR’ı evinin içinde öldürmüşlerdi. Cesedi yerde kanlar içindeydi. Abidin ve İbrahim UZUNPINAR ise ağır yaralılardı. Sokaktaki askerlerden yardım istedik, gelip bizi Aslanbey İlkokuluna, yaralıları da hastaneye götürdüler...
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:14

    Maviş TOKLU:

    “24. 12. 1978 Pazar günü, saat 10.00 sıralarında mahallemizin Muhtarı Mehmet YEMŞEN ile Fevzi GÖRKAM’ın başında bulunduğu saldırgan bir grup, ‘Allah Allah, Komünistlerin kökünü kazıyacağız, büyük-küçük demeyin komünistlerin kafasını ezin’ diye bağırıyorlardı. Muhtarın elinde silah ve bayrak vardı. Diğerlerinin elinde silah, patlayıcı madde, gaz, benzin, sopa gibi saldırı malzemeleri vardı. Evime hücum ettiler, kapıyı kırarak içeri girdiler. Odada oturan kocamı (Kalender) alıp bahçeye çıkardılar. Ben de arkalarından koşarak çıktım. Muhtara, ‘Aman etmeyin eylemeyin, kocamı öldürmeyin, çoluk-çocuğumu meydanda koymayın’ diye çok yalvardım. Muhtar bana dönerek, ‘Çocuklarını götür, Karaoğlan beslesin, kocanı Karaoğlan’ın yoluna kurban kesiyorum’ dedi. ‘Karaoğlan kim?’ diye sorduğumda, ‘ECEVİT’ diye cevap verdi. Kocamı, gözlerimin önünde işkence ederek öldürdüler. Öldürülürken kocama sarıldım, üstüm başım hep kan oldu. ‘Aman muhtar etme eyleme, sen ne ediyorsun?’ dediğimde, ‘Pişirdik pişirdik, komünistler gelsinler, hep yesinler’ dedi. Saldırganlar, bu defa yakınımızda oturan kardeşim Hüseyin TOKLU’yu getirmek için evinin etrafını sardılar ve kardeşimi içerden çıkardılar. Yine muhtara yalvardım yakardım. ‘Kocamı öldürdün, bari kardeşimi öldürme’ diye yalvarıyordum. Muhtar ise, ‘Hüseyin’i de Karaoğlan yoluna kurban ediyorum. Biz Karaoğlan yoluna bu sene kurban keseceğiz, bayram günü gelmiş’ dedi ve kardeşim Hüseyin’i işkence ederek öldürdüler.
    “Sonra, karşımızda oturan ve bir gözü görmeyen çok yaşlı Cennet ÇİMEN’in evine gittiler. Bu kadını, ‘Gel nene, gel nene’ diyerek elinden tutup dışarıya çıkardılar. Cennet kadın, gözleri görmediği ve yaşlı olduğu için öldürülenlerden ve yakılanlardan habersizdi. Sanıklardan Cuma YALÇIN ile Nuri BOĞA tornavida ile Cennet kadının (80 yaşında) gözlerini oydular, sonra silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın çukuruna baş üzeri atıp, üzerine at arabasını devirdiler. Daha sonra hem bizim evi, hem diğer evlerin tümünü yaktılar. Fevzi GÖRKEM, ‘Yürü, hadi seni kurtarayım’ diyerek beni alıp götürdü. Bir süre yürüdük, aniden kalbim sıkıştı, yüreyemedim. Beni bıraktı gitti. Biraz dinlendikten sonra evime döndüm. Evimin her tarafı alev, kül ve kan... Azıcık dinlendim, askerlere haber vermek ve sığınmak için çıktım, yolda Mustafa GÖKTAŞ, bir elini İbrahim USTA’nın boynuna sarmış, diğer elinde de tabanca tutuyordu. İbrahim USTA’ya, ‘Senin kanını evime akıtmayayım’ diyordu. Götürdü, saldırgan topluluğun içine itti, topluluk İbrahim USTA’yı dövmeye başladı, sonra da onu öldürdüler. Ben de kör-topal sürünerek askerlere sığındım...”
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:15

    Döne TIRAŞ:

    “24. 12. 1978 günü sabahleyin oğlum Ali ve kızım Ayşe ile birlikte kahvaltı yapıyorduk. Sokaktan, ‘Komünistler Moskova’ya, komünistlere, Alevilere ölüm’ diye bağırtılar geliyordu. Pencereden baktık, kalabalığı görünce kapılarımızı kilitleyerek yakın komşumuz Keyfo YILMAZ’ın evinin odunluğuna saklandık. Saldırganlar, evimizi taşladılar, sonra yaktılar. Daha sonra saldırganlar kanal tarafına gittiler. Biz de saklandığımız yerden çıkarak komşuların yardımıyla evdeki yangını söndürmeye çalıştık. Baktık saldırganlar tekrar geliyor, başlarında Muhtar Yemşen vardı, ‘Alevilere ölüm, yeriniz Moskova’ diye bağırıyorlardı. Evimize yaklaştılar, tekrar ateşe verdiler. Bu grubun arkasında bir de plakasız kamyon vardı. Saldırganlar kamyondan benzin alıp evleri yakıyorlardı. Bir de evlerden aldıkları kıymetli eşyaları kamyona koyuyorlardı. Oğlum Ali ile afet evlerine doğru kaçmaya başladık. Yolda bir saldırgan grup oğlum Ali’yi yakaladı. Ben Karamaraş’a kaçtım. Öğleden sonra dayanamadım, oğlumu aramaya çıktım. Mahalleye geliyordum, Kalender TOKLU ve Hüseyin TOKLU’nun cesetlerini evlerinin önünde gördüm. Tüm aramalarıma rağmen oğlumu göremedim. Askerlere sığındım, olaydan dört gün sonra askerlerle birlikte oğlumu aramaya çıktık. Mahalleye geldiğimde oğlum Ali’nin cesedini, Dilber YILMAZ’ın evinin bodrum katında bulunan bir kazan içinde yakılmış bir vaziyette buldum.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:15

    Elif CEREN’inolaylarla ilgili ifade tutanakları şöyle:

    “Namık Kemal Mahallesi Bağlarbaşı Semtindeki Kanalevlerinde oturduklarını; 24. 12. 1978 Pazar günü sabah 09.00 sıralarında silah sesi ve bağrışmalar duyarak kapıdan baktığında ellerinde bayrak, silah, sopa ve baltalar olan bir topluluğun ‘Vurun komünistlere’ diye bağırarak ateş edip ev yakarak kendilerine doğru geldiğini görünce, birçok aileyle beraber Erkenez Çayına doğru kaçmaya başladıklarını; o sırada kocası Hüseyin CEREN’in, YSE’nin arkasındaki Yeni Sanayide bekçilik yaptığı yerden kendilerinin kaçtığını görünce kurtarmak için yanlarına geldiğini; Dereli Köyü yönünden kırmızı bir traktörle gelen saldırganların traktörden inerek yollarını kestiğini; bunun üzerine geri dönerek tekrar şehre doğru kaçmaya başladıklarını; saldırganların da arkalarından ateş ettiğini, kocası Hüseyin CEREN’i silahla vurarak öldürdüklerini; saldırganların ayrıca Bayram BİL ve Hasan CENGİZ’i öldürdüklerini, Fatma BİL’i de yaraladıklarını...
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:16


    İsmail T.:


    “Pişkinler Tekstil Fabrikasında işçi olarak çalışan İsmail T., saldırı günü Bağlarbaşı Cami’nde sabah namazındadır. Saldırgan grup, harekete geçince korkusundan ayrılamaz, birlikte saldırıya katılır, saldırı
    sırasında tanık olduğu katliamı Aydınlık Gazetesi’nin ekibine anlatır. İsmail T.’nin anlatımı şöyle:
    “Bağlarbaşı Cami’nde Hoca, her gün verilen vaazdan bir saat önce vaaz vermeye başladı. Ben de erkenden kalkıp Camiye gittim. Camide üç bine yakın kalabalık vardı. Herkesin elinde, tahra, balta, sopa ne ararsan bulunuyordu. Camide hoca vaaz veriyordu. Verilen bu vaaz, tamamen oradaki kalabalığı kışkırtmaya çalışıyordu. Hoca, ‘Hükümet komünist bir hükümettir. Geçmişte de Halk Partili komünistler camilerimizi kapatıp, kitaplarımızı yaktırdı. Şimdi de komünistlere yardım edip, Ulucami’yi yaktırdı. Müslüman din kardeşlerimizi öldürdüler. Allahını seven Müslüman olarak cenk meydanında toplansın. Kafirlere ve Alevilere karşı hâdlerini bildirmeliyiz’ dedi. ‘Hükümeti yıkmak ve yerine Müslüman hükümetini kurana kadar kanımızı akıtmak için kararlı mıyız?’ diye sordu. Orada bulunan kalabalıktan bazıları ‘Kararlıyız’ diye bağırınca, caminin dışına çıkıldı. Ülkücü gençlerden oluşan vahşet ekibi ayrı bir grupta toplandı. Benim de içinden kurtulup kaçamadığım ikinci grup ayrı bir yerde toplandı...
    “Benim içinde bulunduğum grubun başını Namık Kemal Mahallesi Kalkındırma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı ve cami hocası, muhtar, belediye zabıtası Ahmet FEDAKÂR çekiyorlardı. Bu grupta Bertiz Köylüleri vardı. Muhtarın atışıyla saldırıyı başlatıp, Bağlarbaşı Mahallesinde bir Alevi evini ateşe verdiler. İçerde alevler arasında bir genç gelin pencereden atlayıp dışarı kaçarken, onun üzerine yürümek istediler. Kalabalığın içinde bazıları ‘Kadınlara ve çocuklara dokunmayalım’ deyince, gelini geri bıraktılar. Ama içerde üç çocuk alevler arasında uyurken kül olup gittiler. Bu olayda bazı insanlar dayanamadıklarını belirtip ayrılmak istediler. Grubu idare edenler, arkadan ayrılıp kaçan olursa hemen vuracağız ihtarıyla cevap verip, orta kısma silahlı kişileri koydular.
    “İkinci olarak ‘Allah Allah’ naralarıyla bir Sünni evine saldırdılar. Buradaki Sünni evinde iki Alevi saklanıyormuş. Önce, Sünni olan ev sahibi dışarı çıktı. Ona evinde Alevi sakladığını söylediler, inkâr etti. Bunun üzerine evin bodrum katında iki Alevi vatandaşı bulup getirdiler. Önce Alevileri saklayan Sünni vatandaşı, Umman silahlarla vurup öldürdüler. Bu öldürme sırasında Aleviler kaçmaya çalışırken, otomatik silahla vurulup öldüler.
    “Kahveci Hasan adlı bir Alevi vatandaşın evine geldik. Gaz döküp evi ateşe verdiler. Kahveci Hasan, ‘Durun beni öldürmeden, komşularla helâlleşelim, ondan sonra öldürün’ diyerek dışarı çıktı. Kahveci Hasan kendisine silah doğrultanlarla helâllaşmaya çalışırken, bütün silahlar Hasan’ın kafasına çevrilmişti. Tam bu sırada askeri araba geldi. Şaşkınlık oldu, Hasan olanca gücüyle askeri arabaya kendini atıp kurtuldu...” 38
    Namık Kemal Mahallesindeki saldırı sonucu, Abidin, Ali, Hasan UZUNPINAR, Ali TRAŞ, Kalender ve Hüseyin TOKLU, İbrahim USTA, Şıho BEKAR, Cennet ÇİMEN, Hüseyin CEREN, Hasan CENGİZ, Bayram BİL, Mehmet YILDIZ yaşamlarını yitirmişler, 147 ev tahrip edilerek yakılmıştır.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:16

    Şehiriçinde ve diğer mahallelerde yapılan saldırılar

    Kahramanmaraş’ta devletin yetkilileri ve güvenlik güçleri, faşist saldırganlara yenik düşmüşlerdi. Hiç bir engel ve korku tanımayan faşist katiller, istedikleri mahalleyi, hatta polis karakolunu, devlet dairelerini (Sağlık Müdürlüğü, YSE binası, Sağlık Ocağı, Çarşı Karakolunu) işgal ederek yakmışlardır.
    Gazipaşa semtinde, iki saldırganın elinden kurtularak, yakınında bulunan askeri birliğe sığınmış. Saldırganlar, bu iki kişiyi, askerlerin elinden alarak kurşuna dizmişlerdi.
    Sağlık ocağında görevli iki yaralıyı da zorla dışarı çıkararak kurşuna dizmişlerdir. Devlet Hastanesinin yolunu ve etrafını çeviren saldırganlar, hastaneye getirilen yaralılara silahla ateş ediyor ve öldürüyorlardı. Yaralıları hastaneye taşıyan cankurtaranın şoförünü de silahla öldürmüşlerdir. Yüzleri maskeli bir grup, yurttaşların korkudan sığındıkları bir apartmanı yaylım ateşine tutarak bazılarını yaralamışlardır.
    Komando Taburu tarafından yapılan aramada bir dere içinde beşi kadın, biri polis olmak üzere 16 ceset bulmuşlardır. Keza Yusuflar mahallesinde oturanların çoğunluğunun Sünni olmasına karşın, öldürülenlerin tümü Alevi olması, katliamın Alevilere yönelik olduğunun somut kanıtıdır. Mağaralı mahallesinin semtinde kokuşmuş 17 ceset bulunmuştur. Yörükselim ve Yeni Mahalle’de öldürdükleri kadın ve çocukların cesetlerinin üzerine gaz dökülerek yakıldığı saptanmıştır. Yakılan evleri söndürmeye giden itfaiyecilere engel olunmuş, itfaiye arabasının lastiklerinin havası boşaltılmıştır.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:17

    Resmi Kurum ve Kişiler

    Hükümet binasına saldırı


    22 Aralık’ta başlatılan ve beş gün devam eden katliamda, devletin yetkilileri ve güvenlik güçleri tamamen yetersiz kalmışlardı. Öyle ki Vali’nin eşi, polislerin, memurların aileleri ve halktan on binlerce kişi hükümet binasına sığınmışlardı. Saçını yolan kadınların, anne ve babasını arayan çocukların gözyaşları, yaralıların iniltisi, dışarıda kan ve ateş. Bu insanların acısını paylaşmaya çalışan basın temsilcileri de üzüntü içinde bilgi almaya çalışıyorlardı. Cumhuriyet Gazetesinin muhabirlerinin izlenimi şöyle:
    “Kahramanmaraş’tan Gaziantep’e ve Adana yönlerine traktörler, kamyonlar, taksi ve minibüslerle büyük bir insan akımı vardı. Askerler, akımın 24 saatten beri devam ettiğini söylüyorlardı... Kardeşlerini, bacılarını, anne ve babalarını kaybetme endişesini taşıyan insanların oluşturduğu bir başka akım, çeşitli kentlerden Maraş yönüne...
    Vilayet binasının ikinci katı kadın ve çocukların oluşturduğu büyük bir kalabalıkla doluydu. Kiminin evi yanmıştıı, kimi can güvenliği olmadığı için sığınmıştı vilayete. Ve çocuklar ağlıyordu... Üç gündür açtı bu çocuklar. Bu kalabalığın arasına katılan gazeteciler, sık sık ağlamaklı sesli insanlardan şu sözleri dinliyoruz. “Biz de kapımıza MHP’li yazsaydık bunlar başımıza gelmezdi. Suçumuz onlar gibi düşünmemiştik. Bu bir çatışma değil, tek yanlı bir katliamdır. Çocuklarım evde kaldı, komutan kurtarın onları, evim yanıyor.
    “... ve bir kadın ağlıyordu vilayetin önünde... dizlerini dövüyordu, saçlarını yoluyordu.... Ak saçlı ak bıyıklı bir ihtiyar ‘ölüyoruz’ diye bağırıyordu. Yurttaşlar, tam bir tepki havası içinde olayları izlemeye gelen AP’li ve CHP’li parlamenterleri sert dille eleştiriyordu.
    “Devlet Hastanesinde görünen daha bir dehşet vericiydi. Hastane cephe gerisi bir sağlık kuruluşu görünümü kazanmıştı. Birbiri peşi sıra hastaneye getirilen yaralılar yataklar dolu olduğu için koridorlara taşınmıştı. Doktorlar bir ameliyattan öbürüne koşuyorlar...” 39
    Faşizm karşıtları katliamdan kaçarak hükümet binasına sığınmışlardı. Bu saldırganlar bu sığıntıları istiyorlardı. Katliamda kararlılardı. Hükümet binasının etrafını çevirdiler. Kahramanmaraş Emniyet Müdür Yardımcısı Hüsnü IŞIKLI’nın anlatımı: “Saldırgan gruplar, tekbir getirerek ‘Müslüman Türkiye’ sloganıyla hükümet konağına saldırı düzenleyerek ele geçirmeye çalıştılar. Hükümet konağına sığınan bazı memurlar ve bunların aileleri ile bir kısım yurttaşın askeri araçlarla buradan alınarak şehir dışına nakledilmesini istediler. Askeri birlikle çatışan saldırganlardan 6 kişi yaralandı
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:18

    Hükümet binasına
    sığınanların başka yerlere nakledilmek istenmesinin nedeni ne olabilir?
    Nedeni açıktır; hükümet binasında 35 bine yakın sığıntı bulunmaktadır.
    Bina dışına çıkarıldıklarında, ve değişik yerlere gönderildiklerinde,
    bu kadar insanın korunması zorlaşacak, zaten yetersiz olan mevcut
    güvenlik güçleri çok sayıda bölgeyi korumada büsbütün yetersiz kalacak
    ve bu da, katliam için en uygun koşul olacaktır. [/size]


    Saldırganların hükümet
    binasına yönelik saldırısını, binayı korumakla görevli askeri birliğin
    komutanı olan Yüzbaşı Mustafa PEKER’in, tutanaklara geçtiği şekliyle,
    anlatımından: “24. 12. 1978 günü bölüğüne vilayet konağı etrafında
    ihtiyat ve emniyet görevi verildiğini, bölüğündeki kariyerlerden birisi
    Adliye binasının köşesinde ve yol üzerinde, diğer kariyeri vilayet
    binasının diğer köşesine yerleştirdiğini, Adliyenin köşesindeki
    kariyerin ön tarafında da 12-13 kişilik bir mangayı yolu tam kapayacak
    şekilde sıraladığını, kendisinin de manganın hemen arkasında
    bulunduğunu, saat 10.00-10.30 sıralarında Kıbrıs Meydanından vilayet
    binasına doğru 2000 kişinin üzerinde bir kalabalığın önünde ve yanında
    yürüyen bazı kişilerin pardesülerinin altında tabancalar olduğunu,
    topluluğun ‘Kahrolsun komünistler, Müslüman Türkiye, din elden gidiyor,
    Vali istifa, İçişleri Bakanının kellesini istiyoruz’ şeklinde sloganlar
    attığını, topluluğun ön kısmı özel idare binasının oraya gelince, önce
    sözle sokağa çıkma yasağı olduğunu, dağılmalarını ikaz ettiğini, fakat
    topluluğun yürümeye devam ettiğini, bunun üzerine Tugay komutanı
    General BOĞUŞLU’nun emri ile vilayet binasının önünde, köşesinde
    bulunan kariyerleri de adliyenin köşesindeki kariyerlerin yanına
    getirerek birini yol ortasına, diğerini de sol tarafına
    yerleştirdiğini, kalabalığın yürümesine devam etmesi üzerine bu defa
    yine Tugay komutanının emri ile kariyerlerin ve erlerin önce havaya
    ikaz atışı yaptıklarını, kalabalığın yürümesine devam etmesi üzerine bu
    defa erler tarafından topluluğun önüne ikaz atışı yapıldığını, bunun
    üzerine topluluğun dağılmaya başladığını, kariyerlerin topluluğun
    peşine takıldığını ve dağıttığını..


    Hükümet binasını korumakla
    görevli askeri birlikten Yüzbaşı Ömer SANCAR’ın, Askeri Savcıya verdiği
    ifade tutanaklarda şöyle yer alıyor: “24. 12. 1978 Pazar günü, saat
    07.00’de Kıbrıs Meydanı PTT civarındaki hatta tertibat alındığını, saat
    10.00 sıralarında mahalle arasında kalabalık olduğu haberini alınca
    Tabur Komutanı Bnb. ŞERBETÇİOĞLU ile birlikte kalabalığa doğru giderek
    dağılmalarını söylediklerini, bu topluluk dağıldığı sırada sokakta
    elleri sopalı bir grubun karşılarına çıktığını, tabur komutanı ile
    beraber önlerini keserek ilerlemelerini durdurmak istediklerini, ancak
    fazla kalabalık olan bu grubun kendilerini dinlemeyerek yarıp
    geçtiklerini, tekrar koşarak önlerini çevirdiklerini ve havaya ikaz
    ateşi açtıklarını, topluluğun yine yürüyerek Kıbrıs Meydanına
    geçtiğini, ‘Ordu, millet el ele, Vali, İçişleri Bakanına ölüm’ diye
    bağırarak vilayete doğru yürüdüklerini, bu grubu ancak açılan ateşle
    durdurulabildiklerini ve gruptan 7-8 kişinin yaralandığını, havaya ateş
    açarak meydanı boşalttıklarını...”


    Faşistlerin kellesini
    istediği İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, katliamı yakından izlemekte
    ve katliamın, solcuların tahriki sonucu çıkmış olduğunu söylemekteydi.
    Özaydınlı, önerisi uygulamada olan Türkeş’i ziyaret ediyor ve alınacak
    önlemleri konuşuyordu.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:20

    Jandarma İl Alay Binasına saldırı

    MHP Genel Başkanı Türkeş, “Ülkücüler, güvenlik güçlerinin yardımcılarıdır” diyordu. Sağ siyasi hükümetler de, ülkücüleri böyle görüyor ve koruyorlardı. Ülkücüler de bu güvenceye dayanmış ve alışmışlardı. Bunca saldırıyı ve cinayeti bu güvenle gerçekleştirmişlerdi.
    Ancak katliamda askerleri yanlarında görmeyen, hatta kendilerine engel olarak bulan faşist saldırganlar, tepkilerini askerlere de yöneltir ve “komünist asker” sloganıyla askeri binalara saldırıya geçerler.
    Faşistlerin saldırılarını, görevli subaylar Askeri Savcıya şöyle anlatıyordu: [/color]
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:21

    Jandarma Astsubay Ali KÖŞNEK:

    “23. 12. 1978 Cumartesi günü, İl Merkez Jandarma bölüğünde olduğu sırada Alay binasının etrafında bulunan eli sopalı, baltalı, silahlı şahısları yakalamaya başladıklarını, bundan sonra Alay binasına otomatik tüfeklerle hedef gözetmeksizin ateş edildiğini, bunun üzerine Alayda İdari Hizmetlerde kullanılan efratla, şubelerde çalışan rütbeli şahıslara silah ve mermi dağıttıklarını, Alay binasını korumak için mevzilendiklerini...”
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:21

    Jandarma Astsubay Ramazan ÜNAL:

    “23. 12. 1978 günü, Alay Komutanlığı binasına geldiği sırada Alay binasından kendisine ‘Siper al’ diye talimat verildiğini, bunun üzerine gizlendiğini, o sırada elinde fotoğraf makinesi olan bir kişinin kendisini görünce kaçarak yakındaki bir eve girdiğini, bu şahsı elinde fotoğraf makinesi, tabanca ve dinamit lokumu ile yakaladığını, bu şahsın kendisine gazeteci süsü verdiğini ve amacının Jandarma Alay Komutanlığı binasına dinamit koyarak hadise çıkarmak olduğunu..
    .
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:22

    Sağlık Bakanı Maraş’a sokulmuyor

    Ankara’dan uçakla Adana’ya gelen Sağlık Bakanı Mete TAN, karayoluyla Kahramanmaraş’a hareket eder. Türkoğlu İlçesinin yakınlarında silahlı saldırganlar tarafından yolu kesilir. Taş ve silahla saldırırlar. Güvenlik güçleriyle saldırganlar arasında pazarlığa başlanır. Saldırganlar kararlıdır, görüşmeler çatışmaya dönüşür. Uzun süre bekletilen bakan, yoluna, baskı ve saldırılar altında devam etmek zorunda kalmıştır.
    Sağlık Bakanı Mete TAN, güvenlik güçlerinin sıkı koruması altında Devlet Hastanesine gider. Tanık olduğu durumu şöyle anlatmaktadır:
    “Hastaneye getirilen ölülerden 52’sini inceledim. Bunlardan üç tanesi sopayla öldürülmüş, diğer ölüler 9 mm’lik mermilerle ya başından ya yüzünden ya da kalbinden vurulmuşlardır. Boğularak öldürülenlerin de olduğunu söylediler. Üç yaşında bir çocuk da kurşunla öldürülmüştü. Bir cehennem aleminden geldim. Allah bir daha göstermesin...
    “Kurşun yağmuru altında gidip-geldim, etrafımızda, üstümüzde kurşunlar vızır vızır gidip geliyordu. Bazı yerlerde gazetecileri de ben kurtardım. 70’lik yaşlıları, üç yaşındaki bebekleri vurmuşlar. Cesetler kokuyordu. Kışkırtma var. Kışkırtma Alevilik-Sünnilik üzerine işlenmiş...” 44
    Adana’dan karayoluyla Maraş’a giden Devlet Bakanı Salih YILDIZ, Adalet Bakanı Mehmet CAN, Milli Eğitim Bakanı Necdet UĞUR’un yolu Topçam ve Karabıyıklı Köyünün yakınında kesilmiş, bakanlar, silah ve taşla saldırıya uğramışlardır. Güvenlik güçlerinin müdahalesinin sonucu saldırıdan kurtulan bakanlar yollarına korku içinde devam edebilmişlerdir
    .
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:22


    Sükunet Bildirisi


    Saldırıya uğrayan mahalleler için için yanıyordu ve cesetler sokaklarda kokuşmaya terkedilmişti. Saldırgan faşistler ise, “Yaşasın başbuğ Türkeş” sloganlarıyla sokaklarda nara atıyorlardı. Korkularından hükümet binasından çıkamayan bakanlar ve milletvekilleri de ortak bildiriler hazırlamakta, hoparlörlerden barış çağrısı yapmaktadırlar. CHP’li Milletvekili Hüseyin DOĞAN, Orhan SEZAL, AP’li Milletvekilleri, Halit EVLİYA, Mehmet ŞEREFOĞLU, Adnan KARAKÜÇÜK, Ali Rıza AKGÜN’ün ortak imzalı barış çağrısı şöyle:
    “İki günden beri devam eden, yüreğimizi yaralayan hadiseler eminiz ki, bizi olduğu kadar, ecdadımızın da kemiklerini sızlatacak noktaya maalesef gelmiştir. Senelerce kardeşçe yaşamış olan sizler tahriklere kapılmayın. İçişleri Bakanımız, Milletvekillerimiz ve Senatörlerimiz de aranızdadır. Verilen emirlere itaat ediniz. Şerefli Türk Ordusuna ve güvenlik kuvvetlerine yardımcı olunuz. Hastalar ve kayıplar hepimizin acısıdır. Bu olaylar burada bitmeli ve acımız daha da büyümemelidir. Her türlü tedbir ve vecibeler yerine getirilmektedir. Bize inanınız, güveniniz. Sükûnetinizi muhafaza ederek, evlerinizde istirahat ediniz.”45
    Milletvekilleri, halkı sükûnete çağırmak için Maraş Müftüsünün konuşmasını gerekli görmüşlerdi, ama nedense, tüm aramalara karşın Müftü’ye ulaşmak mümkün olmuyordu.

    Savcı Dündar Saner’in açıklaması, gelişmelerin resmi bir ağızdan ifade edilmesi bakımından anlamlıydı:
    “Uzun süreden beri tezgahlanan plan bu şekilde tatbikat safhasına konuldu. 14-15 yaşlarındaki çocuklar, 20-25 yaşında şartlandırılmış kişiler tarafından Yörükselim, Şeyhadil ve dünden itibaren sırayla Kümbet, Yeni Mahalle’ye sevk edilerek burada cinayetler işletilmiştir. Küçük çocukların ve yaşlı adamların üzerine gaz dökülerek yakılmış. İnsanlık dışı olaylar işlenmiştir. Olayların başlangıcında 20 kişiye otopsi yapabilme imkanı bulduk. Bunlar uzun menzilli silahlarla öldürülmüş idi. Daha sonra gelen ceset fazlalığından değil otopsi, kimlik tespiti bile yapmaya imkân kalmamıştır. Daha önce ihbar olarak değerlendirdiğimiz toplu katliam olayları, toplu halde ceset bulunması ile doğrulanmaktadır. Nitekim çukurlar içerisinde, çatışma geçen mahallelerde, öğretmen evleri civarında üçer, dörder ceset bulunmaktadır. Bu yüzden ölü sayısının resmi miktarı aşarak 200’ü geçeceğini tahmin ediyorum.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:23

    Kamu tanıklarının ifadesi

    Katliam nedeniyle kentte görevli askeri birliklere mensup subaylardan bazılarının, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Hatay İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı 1 numaralı Askeri Mahkemesi’nde verdikleri ifade şöyle:
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:23


    Yüzbaşı Timur ŞEN:


    “Kahramanmaraş 3. Tabur 8. Bölük Komutanı olduğunu; 22. 12. 1978 günü cereyan eden cenaze töreni olayları sonrasında, General BOĞUŞLU’nun başkanlığında yapılan toplantıda, Yörükselim Mahallesinde oturan Alevilere karşı harekete geçileceği yolunda istihbarat alındığı için bu mahalle ile diğer mahalleler arasında birliklerin yerleştirilmesine karar verildiğini; kendisinin de 3. Tabur 8. Bölük ile beraber 23. 12. 1978 günü 04.30-05.00 civarında Jandarma Komutanlığı (Şehit Çuhadar Ali Caddesinin doğuya uzanan kısmı - Işık Caddesi - Pınarbaşı Caddesi) tertibat alındığını; Uğrak Pastanesinin bulunduğu köşedeki yola (Uzunoluk Caddesi - Işık Caddesi), şehirden gelip Askeri Gazinoya çıkan yola (Enstitü Caddesi), Vilayet Konağına çıkan yola (Pınarbaşı Caddesi) ve bunlardan özellikle Uzunoluk Caddesinin Işık Caddesi ile kesiştiği Uğrak Pastanesinin bulunduğu köşeye askerleri yerleştirdiğini; her birinin başına 3 Takım Komutanını görevlendirdiğini, kendisinin de elindeki telsizle Uğrak Pastanesinin önünde yer aldığını; saat 07.00 sıralarında gün yeni ışımaya başlarken Belediye hoparlöründen, ‘Dünkü olaylarda şehit edilen 2 din kardeşimizin bugün cenazesi kaldırılacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna katılsınlar, din kardeşlerimiz son görevinizi yapın’ şeklinde ve genel mahiyeti itibarıyla sağ görüşlü kişileri toplamayı amaçlayan anonsların yapıldığını; anonsların arkasından da anonsu yapan dernek veya partinin isminin söylendiğini; bu anonsların 08.00’e kadar devam ettiğini; durumu telsizle Tabur Komutanına bildirerek anonsların önlenmesini istediğini, Tabur Komutanının Vali ile temasa geçtiğini söylediğini; bu anonslar üzerine köşe başını tuttuğu yollardan şehir merkezine doğru şahısların birer ikişer inmeye başladığını,
    “Saat 09.00 civarında Uzunoluk Caddesinden yukarıya tertibat aldığı yere doğru ellerinde kalın sopalar ve taşlar olan, ‘Kahrolsun komünistler, Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız, hesap soracağız’ diye bağıran, yol üzerindeki işyerlerini tahrip ederek ilerleyen 15.000 kişi civarında bir topluluğun gelmekte olduğunu; Uğrak Pastanesinin köşesinde 15 askeri, bir Takım Komutanı ve kendisinin beklemekte olduklarını, grubun hareketlerini devamlı olarak Tabur Komutanına rapor ettiğini; yolun ortasına bir makineli tüfek yerleştirerek beklemeye başladığını; grupla arasında 100 metre kalınca gruba doğru giderek daha fazla ilerlememelerini, bağırmamalarını, aksi halde ateş açacağını söylediğini; grubun bu ihtar üzerine durduğunu; ellerindeki sopaları devamlı salladıklarını; hepsi ile muhatap olamayacağını, liderleri kimse onun gelip konuşmasını söyleyince, grubun önünde lider pozisyonundaki 3 kişinin gayet küstahça ve ellerindeki sopalarla kendisine doğru ilerleyerek, ‘Söyle biziz’ dediklerini; bu 3 kişiyi bir gün önceki cenaze töreni olayları sırasında Ulucami önündeki sağ grubun en ön saflarında görmüş olduğunu ve tahrik edici davranışlarda bulunduklarını fark ettiğini; bu 3 kişiden birisinin olaylardan sonra yakalandığında teşhis ederek hakkında ifade verdiğini ve isminin Şaban DENİZDOLDURAN olduğunu, bu 3 kişiye bulunduğu yerden geçemeyeceklerini, bu hususta emir aldığını, geçmeye çalıştıkları takdirde makineli tüfekle ateş ettireceğini ve ne pahasına olursa olsun buradan geçirtmeyeceğini söylediğini; bu 3 kişinin kalabalık gruba dönerek geçemeyeceklerini söylemesi üzerine grubun içinde dalgalanmalar olduğunu, kimisinin geriye döndüğünü, kimisinin tekrar kendilerine doğru yürümeye başladıklarını, bu gruptan bir kısmının, ‘Bizim Orduyla işimiz yok, bırakın bizi yukarıya geçelim’ dediklerini; kendisiyle konuşan 3 kişinin ise topluluğa dönüp, ‘Yörükselim Mahallesinde arkadaşlarımız şehit ediliyor, gidelim’ diyerek grubu tahrik etmeye çalıştıklarını; ancak topluluğun kendisine karşı tecavüzkâr hareketi olmadığı gibi, kendisini de geçmeye çalışmadıklarını; bu arada şehir içinde muhtelif yerlerden, özellikle Yörükselim Mahallesinden yoğun bir şekilde makineli tüfek sesleri geldiğini, saat 09.00-09.30 sıralarında yine belediye hoparlörlerinden Valiliğin sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini, bunun üzerine kendisinin hem bu üç kişiye hem de gruptakilere dağılmalarını, evlerine gitmelerini tekrar söylediğini; gruptan kopmalar olmasına rağmen 4 veya 5 bin kişi civarında bir topluluğun hava kararana kadar sokakta kalmaya devam ettiğini; topluluğun liderlerine çocukları niçin aralarına aldıklarını, ateş etmesi halinde doğacak panikten çocukların ezilip ölebileceklerini söylediğinde, ‘Onlar davalarına inanan kişiler, bu yaşta davalarına hizmet ediyorlar’ diye cevap verdiklerini,
    “Sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra Yörükselim Mahallesinde bulunduğu tarafa doğru koşarak gelen 4-5 kişiyi yakaladığını; bunlardan birinin üzerinde ucu kıvrık, keskin orak şeklinde kesici bir alet (tahra), iki üç dinamit lokumu, bol miktarda tüfek fişeği, dinamit kapsülü ve pantolon kemerine sokulmuş şişe içinde benzin bulunduğunu; diğer şahısların üzerinde de uzun bıçak, şiş, tornavida bulunduğunu; yakaladığı bu şahısları çok yakındaki Merkez Polis Karakoluna gönderdiğini; grubun saat 21.00 sıralarında tamamen dağıldığını”
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Yaşayanların Ağzından Katliam - Sayfa 2 Empty Geri: Yaşayanların Ağzından Katliam

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 01 2009, 18:24

    Jandarma yüzbaşı Günay Güneri:

    “23. 12. 1978 Cumartesi günü sabahından itibaren jandarma birliklerinin şehre giriş ve çıkış yollarını kontrol görevinin verildiğini ve Adana, Kayseri, Gaziantep yollarının kontrol altına alındığını, saat 09.00 sıralarında Jandarma Alay Binasında bulunurken, Yörükselim Mahallesinden yoğun silah seslerinin geldiğini duyduğunu, gerek telefon eden, gerekse bizzat gelen vatandaşlardan, bu mahalleye silahlı saldırı olduğunu ve öldürme olayının vuku bulduğunu öğrenince İl Jandarma Bölük Komutanı Teoman SARAÇ ve yanlarına aldıkları erlerle Alay Binasından çıkarak silah seslerinin geldiği yöne hareket ettiklerini; kendisinin önce Ortaseki Sağlık Ocağına gittiğini ve orada kurşunla yaralanmış vatandaşları gördüğünü; Yörükselim, Mağaralı ve Serintepe Mahallesinde öldürme ve çok miktarda yaralama olayının olduğunu öğrenince Endüstri Meslek Lisesinin bulunduğu sokaktan Yörükselim Mahallesine girdiğini; yukarı doğru çıkarken yaralanmış şahıslar, yerlerde kan izleri görüldüğünü, silah sesleri, patlama sesleri, çağrışmalar duyduğunu; arkasından kariyerlerin gelmekte olduğunu; bu sırada Yzb. Teoman SARAÇ’ın da kendisine yetiştiğini; boşluklardan sızıp, arkalarına geçerek oradaki topluluklarla birleşmeye çalışan gruplarla uğraştığı sırada Tuğgeneral Mahmut BOĞUŞLU’nun, refakatinde yalnız bir Jeeple gelip bir eve saldırmak isteyen toplulukla konuştuğunu söyleyerek, bunların yakalanmasını istediklerini; General BOĞUŞLU ile adı geçen eve girdiklerini; evde çok sayıda kadın ve erkeğin olduğunu; kendilerine saldırıldığını ve öldürüleceklerini söylediklerini; evde kısa bir araştırma yaptıysa da herhangi bir silah bulunmadığını; bilahare bir av tüfeği getirdiklerini, dışarıdaki kalabalığın bu av tüfeğini görünce yatışır gibi olduğunu; yanına iki jandarma eri alarak tepeye doğru çıkmaya başladığını; bunun üzerine ellerinde silah bulunan bu topluluğun tepenin daha uç tarafına doğru gerilediklerini; tepenin üstünden Kahramanmaraş’ın kuş bakışı olarak görüldüğünü; çeşitli silahların, patlayıcı maddelerin dinamitlerin çıkardığı seslerin duyulduğunu, çeşitli yerlerde toplanmış saldırgan insanların, çıkan dumanların, yanan evlerin hep görüldüğünü, orada bulunanların, tepedeki silahlı saldırganların aşağıya inmesini önlediğini,
    “Bu sırada büyük bir grubun hemen aşağılarında ve Yörükselim Mahallesinin en yukarısında bulunan koruluğun yakınındaki evlere saldırdığını, içindeki insanları çıkarıp yaktıklarını görerek, erleri tepede bırakarak olay yerine yalnız gittiğini, orada bulunan piyade taburuna ait bir miktar erle beraber havaya ihtar atışı yaparak topluluğun üzerine yürüyüp 50 metre kadar gerilettiklerini; topluluğun hemen hemen hepsinin elinde sopa, demir, nacak gibi şeyler olduğunu; bu toplulukla uğraştığı sırada Yzb. Teoman SARAÇ’ı da bir kariyerin üzerine çıkmış toplulukları dağıtmaya çalışırken gördüğünü; kariyerlerin gelmesiyle topluluğun saldırılarının o bölgede durduğunu ve topluluğun başka bir yere gittiğini; öğle vakti yolların kapalı ve ateş altında olması nedeniyle, tabur arazisinden geçerek alaya geldiğini; alaya giderken Piyade Tabur Komutanı Bnb. Kemal GÜNDÜZ’ün ve yanındakilerin Yörükselim Mahallesinde ateş altında olduklarını, kendilerini gizleyecek birer siper seçtiklerini gördüğünü,
    “İl Jandarma Alay Komutanlığına geldikten sonra alay binasının önündeki caddede (Şehit Çuhadar Ali Caddesi) bulunan toplulukları dağıttığını; alay binası önünden geçip hastaneye giden yoldan birçok yaralının götürüldüğünü gördüğünü, alay binası yanında bulunan cezaevi ve lojmanları muhafaza için gerekli tedbirler alarak mevcudu arttırdığını; telefonun devamlı çalarak her yerden yardım isteklerinin geldiğini; karanlığın basması ile şehirde nisbi bir sükûnetin sağlandığını; bu arada Gaziantep 23’üncü Seyyar Jandarma Tugay Asayiş Bölüğünün Kahramanmaraş’a gelerek görev aldığını,
    “Sağ grubun Alevilerin bulunduğu mahalle ve evleri basarak tahrip ettikleri, evde bulunanları öldürdüklerini...

      Forum Saati Paz Mayıs 19 2024, 18:46