ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61 Empty Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 08 2009, 19:52

    وَإِذْ
    قُلْتُمْ يَا مُوسَىٰ لَنْ نَصْبِرَ عَلَىٰ طَعَامٍ وَاحِدٍ فَادْعُ لَنَا
    رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنْبِتُ الْأَرْضُ مِنْ بَقْلِهَا
    وَقِثَّائِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَا ۖ قَالَ
    أَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذِي هُوَ أَدْنَىٰ بِالَّذِي هُوَ خَيْرٌ ۚ
    اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَا سَأَلْتُمْ ۗ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ
    الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ ۗ ذَٰلِكَ
    بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ
    النَّبِيِّينَ بِغَيْرِ الْحَقِّ ۗ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا
    يَعْتَدُونَ

    Ve
    iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ rabbeke
    yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve
    adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve
    hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet
    aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi),
    zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne
    bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne).
    1.ve iz: ve olmuştu, olduğu zaman
    2.kultum (iz kultum): siz dediniz (siz demiştiniz)
    3.yâ mûsâ: ey Musa
    4.len nasbirâ: sabredemeyiz
    5.alâ taâmin: yemeğe
    6.vâhidin: tek, bir
    7.fe ud'u: öyleyse, artık dua et
    8.lenâ: bizim için, bize
    9.rabbe-ke: senin Rabbin
    10.yuhric: çıkarsın
    11.lenâ: bizim için, bize
    12.mimmâ (min mâ): şey(ler)den
    13.tunbitu: yetiştirir
    14.el ardu: arz, yeryüzü, toprak
    15.min bakli-hâ: onun baklagillerinden
    16.ve kıssâi-hâ: ve onun salataları
    17.ve fûmi-hâ: ve onun sarımsağı
    18.ve adesi-hâ: ve onun mercimeği
    19.ve basali-hâ: ve onun soğanı
    20.kâle: dedi
    21.e testebdilûne: değiştiriyor musunuz
    22.ellezî: o ki, ki o
    23.huve: o
    24.ednâ: daha düşük, daha değersiz
    25.billezî (bi ellezî): onunla ki
    26.huve hayrun: o hayırlı, o daha hayırlı
    27.ihbitû: inin
    28.mısran: büyük bir şehir veya Mısır ülkesi
    29.fe: o zaman, böylece, öyle ise
    30.inne lekum: muhakkak ki sizin için, size
    31.: şey(ler)
    32.seeltum: siz istediniz
    33.ve duribet: ve vuruldu (damga)
    34.aleyhim: onların üzerine
    35.ez zilletu: zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık
    36.ve el meskenetu: ve düşkünlük, fakirlik, sefalet
    37.ve bâu: ve uğradılar
    38.bi gadabin: gazapla, öfkeyle
    39.min allâhi: Allah'tan
    40.zâlike: işte bu
    41.bi: ile
    42.enne-hum: onların olduğu
    43.kânû: oldular
    44.yekfurûne: inkâr ediyorlar
    45.bi âyâtillâhi (âyâti allâhi): Allah'ın âyetleri
    46.ve yaktulûne: ve öldürüyorlar
    47.en nebiyyîne: peygamberler
    48.bi gayri: olmaksızın
    49.el hakkı: hak
    50.zâlike bi mâ: işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla
    51.asav: isyan ettiler
    52.ve kânû: ve oldular
    53.ya'tedûne: haddi aşıyorlar
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61 Empty Geri: Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 08 2009, 19:53

    Diyanet İşleri:Hani,
    “Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için
    Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak,
    mercimek, soğan versin” demiştiniz. O da size, “İyi olanı düşük olanla
    değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada
    var” demişti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar,
    Allah’ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah’ın âyetlerini
    inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi.
    Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.
    Abdulbaki Gölpınarlı:Bir zaman
    demiştiniz ki: Yâ Mûsâ, biz bir türlü yemeğe dayanamayız. Rabbinden
    bizim için iste de bize yerin yetiştirdiği şeylerden versin. Yerden
    yeşillik, kabak, sarımsak, mercimek, soğan bitirsin. Mûsâ demişti ki:
    Daha hayırlı olanı, ondan daha aşağılık bir şeyle değiştirmek mi
    istiyorsunuz? Mısır'a inin, orada dilediğiniz şey var. Üzerlerine
    aşağılık ve yoksulluk çullanmıştı, Allah'ın da gazabına uğradılar.
    Evet, öyle de oldu; çünkü Allah'ın delillerine inanmamışlardı, haksız
    yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet, öyle de oldu; çünkü isyana
    boğulmuşlardı, çünkü aşırı gidiyorlardı.
    Adem Uğur:Hani siz (verilen
    nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için
    Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından,
    sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa
    ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde
    şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu
    hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu.
    Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın
    âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri
    öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve
    taşkınlıkları sebebiyledir.
    Ali Bulaç:Siz (ise şöyle)
    demiştiniz: «Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine
    yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek
    ve soğan çıkarsın.» (O zaman Musa da) «Hayırlı olanı, şu değersiz,
    şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü
    (orada) kendiniz için istediğiniz vardır.» demişti. Onların üzerine
    horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba
    uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve
    peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan
    etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.
    Ali Fikri Yavuz:Hatırlayın ki,
    bir vakit; “- Ey Mûsâ, biz, bir türlü yemeğe (Kudret helvası ile
    bıldırcın etinden ibaret olan yemeğe) mümkün değil katlanamayacağız;
    artık sen, bizim için Rabbine duâ et de, arzın yetiştirdiği şeylerden:
    sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından
    çıkarıversin” dediniz. Musâ’da: “- O hayırlı olanı, şu daha aşağı
    olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir şehire inin, orada size
    istediğiniz (sebzeler) var.” dedi. Onların üzerine horluk ve yoksulluk
    yüklendi ve Allah’dan bir gazaba da uğradılar. Bu, Allah’ın âyetlerini
    inkâr ettiklerinden ve haksız yere (Zekeriyyâ, Yahyâ ve Şuayp gibi)
    peygamberleri öldürdüklerindendi. Evet bu, isyan ettiklerinden ve aşırı
    gitmelerindendi.
    Bekir Sadak:«Ey Musa! Bir cesit
    yemege dayanamiyacagiz, bizim icin Rabbine yalvar, bize, yerin
    bitirdigi sebze, hiyar, sarmisak, mercimek ve sogan yetistirsin»
    demistiniz de, «Hayirli olani daha dusuk seyle mi degistirmek
    isitiyorsunuz? Bir sehre inin, suphesiz orada istediginiz vardir»
    demisti. Onlara yoksulluk ve duskunluk damgasi vuruldu, Allah'in
    gazabina ugradilar. Bu, Allah'in ayetlerini inkar etmeleri ve haksiz
    yere peygamberleri oldurmelerindendi; bu, karsi gelmeleri ve taskinlik
    yapmalarindandi. *
    Celal Yıldırım:Ve hani: «Ey Musa!
    Biz bir çeşit yemek üzerine mümkün değil sabredemeyiz. Artık Rabbine
    bizim için duâ et de yeryüzünün bitirdiği sebze, hıyar, sarmısak,
    mercimek ve soğan (gibi) şeylerden bize çıkarsın» demiştiniz. Musa da
    «O hayırlı olanı daha âdi şeylere mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir
    şehre inin de sizin istediğiniz şeyler orada vardır» demişti. (Sonra)
    onların üzerine zillet ve meskenet vuruldu; Allah'tan bir gazaba
    uğradılar. Bu da Allah'ın âyet (mu'cize ve açık belge)lerini inkâr
    etmelerinden, haksız yere peygamberleri öldürmelerindendi. (Evet) işte
    bu, isyan etmelerinden, haddi aşmalarından (dolayı) idi.
    Diyanet İşleri (eski):'Ey Musa!
    Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine yalvar, bize,
    yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin'
    demiştiniz de, 'Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek
    istiyorsunuz? Bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır'
    demişti. Onlara yoksulluk ve düşkünlük damgası vuruldu, Allah'ın
    gazabına uğradılar. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız
    yere peygamberleri öldürmelerindendi; bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık
    yapmalarındandı.
    Diyanet Vakfi:Hani siz (verilen
    nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için
    Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından,
    sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa
    ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde
    şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu
    hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu.
    Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın
    âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri
    öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve
    taşkınlıkları sebebiyledir.
    Edip Yüksel:Fakat siz, 'Musa!
    Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamıyacağız. Rabbini bizim için çağır
    da bize fasulye, kabak, sarımsak, mercimek, soğan gibi toprağın
    bitirdiğinden yetiştirsin,' demiştiniz de, 'İyi olanı daha düşük olanla
    mı (özgürlüğü kölelikle mi) değiştirmek istiyorsunuz? İsterseniz
    Mısır'a geri dönün, orada aradığınızı bulabilirsiniz!,' demişti.
    Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler ve ALLAH'ın gazabına
    uğradılar. Çünkü onlar ALLAH'ın ayetlerine karşı sürekli nankörce
    davranıyorlar, peygamberleri haksız yere öldürüyorlardı. Çünkü onlar,
    karşı gelip taşkınlıkta bulunuyorlardı.
    Elmalılı Hamdi Yazır:Ve bir vakit
    «ya Musa biz bir türlü yemeğe kabil değil katlanamıyacağız, artık bizim
    için rabbine dua et, bize Arzın yetiştirdiği şeylerden: Sebzesinden,
    kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın» dediniz,
    ya: O hayırlı olanı o daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir
    kasabaya inin o vakit size istediğiniz var» dedi, üzerlerine de zillet
    ve meskenet binası kuruldu ve nihayet Allahdan bir gadaba değdiler,
    evet öyle: Çünkü Allahın ayetlerine küfrediyorlar ve haksızlıkla
    Peygamberleri öldürüyorlardı, evet öyle: Çünkü isyana daldılar ve aşırı
    gidiyorlardı
    Elmalılı (sadeleştirilmiş):Ve bir
    vakit: «Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, artık
    bizim için rabbine dua et, bize yerin yetiştirdiği şeylerden;
    sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından
    çıkarsın.» dediniz. (O da): «O üstün olanı daha aşağı olanla değişmek
    mi istiyorsunuz? Bir kasabaya inin, o vakit size istediğiniz
    olacaktır.» dedi. Üzerlerine de zillet ve meskenet damgası basıldı ve
    sonunda Allah'tan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah'ın
    ayetlerini inkar ediyorlar ve haksız olarak peygamberleri
    öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana daldılar ve aşırı
    gidiyorlardı.
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):Hani
    bir zamanlar, «Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız,
    yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği
    şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden ve
    soğanından çıkarsın.» dediniz. O da size «O üstün olanı daha aşağı
    olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit
    istediğiniz elbette olacaktır.» dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet
    damgası vuruldu ve nihayet Allah'dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle
    oldu, çünkü Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere
    peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar
    ve aşırı gidiyorlardı.
    Fizilal-il Kuran:Hani siz: “Ey
    Musa, bir çeşit yemeğe elbette dayanamayız. Rabb’ine dua et de yerin
    bitirdiği sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğandan bizim için de
    çıkarsın.” demiştiniz. Musa da: “Siz bayağı olan şeyle hayırlı olan
    şeyi değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise bir şehre inin. Sizin için
    istediğiniz şeyler vardır.” demişti. Onların üstüne horluk ve yoksulluk
    vuruldu. Allah’tan bir gazaba da uğradılar. Bu, şüphesiz ki Allah’ın
    ayetlerini inkar ettiklerinden, peygamberlerini de haksız yere
    öldürdüklerinden idi. İşte bu ceza, isyan ettiklerinden, aşırı
    gittiklerinden dolayı idi.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61 Empty Geri: Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 61

    Mesaj tarafından Admin Ptsi Haz. 08 2009, 19:54

    Gültekin Onan:Demiştiniz
    ki: "Ey Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbine
    bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak,
    mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha
    değersiz olanla mı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz
    Mısır'a geri dönün / inin, orada aradığınızı bulabilirsiniz /
    istediğiniz var!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum
    edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve
    Tanrı'nın gazabına uğradılar. Bu, kuşkusuz, Tanrı'nın ayetlerine
    küfretmeleri ve nebileri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu,
    isyan etmelerinden ve sınırı aşmalarındandı.
    Hasan Basri Çantay:Hani siz : «Ey
    Musa, bir çeşid yemeğe (kudret helvasiyle bıldırcın etine), mümkin
    değil, dayanamayız. O halde bizim için Rabbine duâ et de yerin
    bitirdiği şeylerden, sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın»
    demişdiniz. (Musa da): «O hayırlı olanı şu daha aşağı olanla
    değişdirmek mi istiyorsunuz? (öyle ise) bir şehre inin, çünkü (orada)
    size istediğiniz (sebzeler) var» demişdi. Onların üzerine horluk ve
    yoksulluk vuruldu. Allahdan bir gazaba da uğradılar. Bu, onların
    Allahın âyetlerini inkâr etdiklerinden, Peygamberlerini haksız yere
    öldürdüklerindendi. Bu, isyan eylediklerinden ve (meaasîde) aşırı
    gitdiklerindendi.
    İbni Kesir:Hani; siz, Ey Musa,
    biz bir çeşit yemeğe elbette dayanamayız. Rabbına dua et de bizim için
    yerde yetişen samısak, sebze, acur, mercimek ve soğan bitirsin,
    demiştiniz, Musa da; siz bayağı olan şeyle hayırlı olanı değiştirmek mi
    istiyorsunuz? Öyleyse bir şehre inin, istediğiniz şeyler vardır,
    demişti.
    Muhammed Esed:Ve bir zamanlar
    yine size: "Ey Musa, doğrusu biz bir çeşit yiyecekle yetinemeyiz,
    öyleyse Rabbine dua et de bize topraktan yetişen ürünler, sebze,
    salatalık, sarımsak, mercimek, soğan (gibi ürünler) çıkarsın"
    demiştiniz. (Musa): "Daha hayırlı (ve onurlu) olan durumu daha aşağılık
    olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? O halde, utanç içinde Mısır'a
    dönün; orada istediğiniz şeylere kavuşabilirsiniz!" demişti. Böylece,
    onlara yoksulluk, düşkünlük damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına
    uğradılar. Bütün bunlar, Allah'ın mesajının gerçeğini inkar etmedeki
    ısrarları ve haksız şekilde Peygamberleri öldürmeleri yüzündendir:
    Bütün bunlar, (Allah'a) isyan etmeleri ve hakkın sınırlarını ihlal
    etmedeki ısrarlarından dolayıdır.
    Ömer Nasuhi Bilmen:Hani siz bir
    vakitte demiştiniz ki: «Ya Mûsa! Biz bir türlü taama elbette
    sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği tere, hıyar,
    buğday, mercimek, soğandan Bizim için de çıkarsın.» (Mûsa da) Demişti
    ki: «Siz bayağı olan şey ile hayırlı olan şeyi tebdîl eder misiniz?
    Öyle ise bir kasabaya ininiz, sizin için istediğiniz şeyler (orada)
    vardır.» Onların üzerlerine alçaklık, yoksulluk vuruldu ve Allah'ın
    gazâbına uğradılar. Bu da şüphe yok ki Allah'ın âyetlerini inkâr,
    peygamberlerini haksız yere katletmeleri sebebiyle olmuştur. İşte bu
    ceza onların isyan etmelerinden, haddi tecavüz eder olmalarından
    dolayıdır.
    Şaban Piriş:Sizin de: -Ey Musa,
    biz bir çeşit yemeğe dayanamayız bizim için Rabbine dua et de, bize
    yerde biten sebze, salatalık, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın,
    dediğiniz zaman, Musa: -Hayırlı olanı, daha aşağı olanlarla değiştirmek
    mi istiyorsunuz? Şehre inin, orada istediğiniz var, demişti. ve onlara
    alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah’ın gazabına uğradılar. Bu,
    onların Allah’ın ayetlerini tanımamalarından, Peygamberlerini haksız
    yere öldürmelerinden dolayı idi. Bu, isyan etmelerinden ve sınırı
    aşmalarından dolayı idi.
    Suat Yıldırım:Bir vakit şöyle
    dediniz: "Mûsa! Biz bir çeşit yemeğe imkânı yok katlanamayız. O halde
    bizim için Rabbine yalvar da yerin bitirdiği sebzesinden, kabağından,
    sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın." Mûsa da: "Ne o!
    dedi. Siz, daha üstün olanı vererek daha düşük olanı mı almak
    istiyorsunuz? Pekâla, şehre inin, işte istediklerinizi orada
    bulursunuz." Üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası basıldı ve
    neticede Allah’tan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu! Çünkü onlar
    Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri
    öldürüyorlardı. Öyle oldu; çünkü onlar isyan ediyor ve haddi
    aşıyorlardı.
    Süleyman Ateş:Hani siz demiştiniz
    ki: "Ey Mûsâ, biz bir yemeğe dayanamayız, bizim için Rabbine du'â et de
    bize yerin bitirdiği sebzesinden, acurundan, sarımsağından,
    mercimeğinden, soğanından çıkarsın." (Mûsâ): "İyi olanı, daha aşağı
    olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada size
    istediğiniz var," demişti. Üzerlerine alçaklık ve yoksulluk damgası
    vuruldu; Allâh'ın gazabına uğradılar. Öyle oldu, çünkü onlar, Allâh'ın
    âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı.
    İsyana daldıkları, sınırı aştıkları için bunu hak ettiler.
    Tefhim-ul Kuran:Siz (ise şöyle)
    demiştiniz: «Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine
    yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek
    ve soğan çıkarsın.» (O zaman Musa da) «Hayırlı olanı, şu değersiz,
    şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü
    (orada) kendiniz için istediğiniz vardır.» demişti. Onların üzerine
    horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba
    uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve
    peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi: (yine) bu, isyan
    etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.
    Ümit Şimşek:Bir de, 'Ey Musa,'
    demiştiniz. 'Tek çeşit yemeğe katlanamıyoruz. Rabbine bizim için dua et
    de, yerin bitirdiklerinden bize sebze, hıyar, sarımsak, mercimek, soğan
    türü şeyler çıkarsın.' Musa ise 'Değerli olan şeyi, âdi şeylerle mi
    değiştirmek istiyorsunuz?' dedi. 'Öyleyse şehre inin; orada
    istedikleriniz olur.' Böylece onların üzerine bir alçaklık ve yoksulluk
    damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bunun nedeni de,
    Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri ve peygamberleri haksız yere
    öldürmeleriydi. Çünkü isyan etmişlerdi ve hadlerini aşıp duruyorlardı.
    Yaşar Nuri Öztürk:Siz şöyle
    demiştiniz: "Ey Mûsa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız, bizim için
    Rabb'ine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, baklasından, acurundan,
    sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin." Mûsa şöyle
    demişti: "Siz daha aşağı bir nimeti daha üstün bir nimete mi değişmek
    istiyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğiniz sizin olacaktır." Ve
    üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah'tan bir
    gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah'ın ayetlerini
    inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. İsyan
    ettikleri için böyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 06 2024, 16:03