شَهْرُ
رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ
وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَىٰ وَالْفُرْقَانِ ۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ
الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ ۖ وَمَنْ كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ
فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ ۗ يُرِيدُ اللَّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا
يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا
اللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Şehru
ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel
hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel
yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min
eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul
usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve
leallekum teşkurûn(teşkurûne).
رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ
وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَىٰ وَالْفُرْقَانِ ۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ
الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ ۖ وَمَنْ كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ
فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ ۗ يُرِيدُ اللَّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا
يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا
اللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Şehru
ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel
hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel
yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min
eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul
usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve
leallekum teşkurûn(teşkurûne).
1. | şehru | : ay |
2. | ramadân | : ramazan |
3. | ellezî | : o ki, ki o |
4. | unzile | : indirildi |
5. | fî-hi | : onun içinde, onda |
6. | el kur'ânu | : Kur'ân-ı Kerim |
7. | huden | : hidayete erdirici (olarak) 8 - li en nâsi |
8. | ve beyyinâtin | : ve beyyineler, açık deliller, ispat |
9. | min el hudâ | : Hüda'dan |
10. | ve el furkâni | : ve furkan, hakkı bâtıldan ayıran |
11. | fe | : o zaman, artık |
12. | men | : kim |
13. | şehide | : şahit oldu |
14. | minkum(u) | : sizden |
15. | eş şehra | : bu ay |
16. | fel yesumhu (fe li yesum-hu) | : o zaman onu oruçlu geçirsin |
17. | ve men | : ve kim |
18. | kâne | : oldu |
19. | marîdan | : hasta |
20. | ev alâ seferin | : veya seferde, yolculukta |
21. | fe | : o zaman, o taktirde |
22. | iddetun | : müddet, sayı, adet tamamlama |
23. | min eyyâmin | : günlerden |
24. | uhara | : diğer |
25. | yurîdu | : diler, ister |
26. | allâhu | : Allah |
27. | bikum(u) | : size,sizin için |
28. | el yusra | : kolaylık |
29. | ve lâ yurîdu | : ve dilemez, istemez |
30. | bikum(u) | : size,sizin için |
31. | el usra | : zorluk |
32. | ve li tukmilû | : ve tamamlamanız için |
33. | el iddete | : müddet, sayı, adet tamamlama |
34. | ve li tukebbirû | : ve tekbir etmeniz, yüceltmeniz için |
35. | allâhe | : Allah |
36. | alâ mâ | : şey üzerine, şeye |
37. | hedâ-kum | : sizi hidayete erdirdi |
38. | ve lealle-kum | : ve umulur ki böylece siz |
39. | teşkurûne | : şükredersiniz |