ALEVİ CANLAR FORUMU

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ALEVİ CANLAR FORUMU

ALEVİ CANLAR FORUMU-TASAVVUF ARAŞTIRMA ,PAYLAŞIM

Mayıs 2024

PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim


    "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri

    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri - Sayfa 2 Empty Geri: "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri

    Mesaj tarafından Admin C.tesi Haz. 06 2009, 19:44

    "BAKARA suresi, 25. ayeti" tefsiri

    Diyanet İşleri:İman edip salih
    ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler
    olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık
    verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!”
    diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak
    verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada
    ebedî kalacaklardır.
    Abdulbaki Gölpınarlı:İnananlara
    ve iyi işlerde bulunanlara müjde ver: Onlar içindir kıyılarından
    ırmaklar akan bahçeler. Orada bir meyveyle rızıklandılar mı bundan önce
    de bunu tatmıştık derler, onları dünyadakilere benzetirler. Onlara,
    dünyadakilere benzer rızıklar sunulur. Orada tertemiz eşler de var
    onlara, orada ebedî kalırlar.
    Adem Uğur:İman edip iyi
    davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu
    müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak
    yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu
    rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir.
    Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî
    kalıcılardır.
    Ali Bulaç:(Ey Muhammed) iman edip
    salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından
    ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden
    her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu,
    onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için
    tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.
    Ali Fikri Yavuz:(Habibim), iman
    edip sâlih ameller işleyenlere (şunu) müjdele: Onlar için, (ağaçları)
    altından ırmaklar akar (her türlü meyvalarla süslenmiş) cennetler var.
    Kendilerine, ne zaman, onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse (her
    def’asında): “Bu, daha önce (dünyâda) bizim yediğimiz şeydir.”
    diyecekler ve o rızık (dünyâdakine) benzer olarak kendilerine
    sunulacak. Onlar için orada tertemiz zevceler de var ve onlar, o
    cennette ebedî olarak kalıcıdırlar.
    Bekir Sadak:Inananlar ve yararli
    isler yapanlara, kendilerine altlarindan irmaklar akan cennetler
    oldugunu mujdele. Onlara buranin bir urunu rizik olarak verildiginde,
    «Bu daha once de riziklandigimizdir» derler. Bunlar, soyledikleninin
    benzerleri olarak sunulmustur. Onlara orada tertemiz esler vardir ve
    orada temelli kalirlar.
    Celal Yıldırım:Dosdoğru imân edip
    iyi-yararlı amellerde bulunanlara müjde ver ki, onlara altından
    ırmaklar akan Cennetler vardır. (Oraya girdikleri zaman) kendilerine
    oradaki meyveden ne kadar bir rızık verildiğinde, «bu daha önce de
    rızıklandığımız şeylerdendir» diyecekler. (Evet) onlara (renk ve çeşit
    bakımından az da olsa dünyadaki veya kendilerine az önce sunulan
    meyvalara) benzer (fakat lezzet ve nefaset bakımından çok farklı ve
    üstün meyvalar) verilecek. Hem onlar için orada (dünyada kadınlara arız
    olan her türlü kusurlardan arınmış) tertemiz eşler vardır ve onlar
    orada ebedî kalıcılardır.
    Diyanet İşleri (eski):İnananlar
    ve yararlı işler yapanlara, kendilerine altlarından ırmaklar akan
    cennetler olduğunu müjdele. Onlara buranın bir ürünü rızık olarak
    verildiğinde, 'Bu daha önce de rızıklandığımızdır' derler. Bunlar,
    söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlara orada tertemiz
    eşler vardır ve orada temelli kalırlar.
    Diyanet Vakfi:İman edip iyi
    davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu
    müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak
    yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu
    rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir.
    Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî
    kalıcılardır.
    Edip Yüksel:İnanıp erdemli
    davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele.
    Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda 'Bu, daha önce
    bize sunulan nimetlerdir,' derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar
    (benzetmeler) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar
    orada ebedi kalıcıdırlar.
    Elmalılı Hamdi Yazır:iman edip
    salih ameller işliyenlere ise müjdele: Kendileri için altından ırmaklar
    akar cennetler var, onlardan: hangi bir semereden bir rızk
    rızıklandıkça onlar, her def'asında «ha! bu bizim önceden merzuk
    olduğumuz» diyecekler ve ona öyle müteşabih olarak sunulacaklar,
    kendileri için orada pak, çok pak zevceler de var, hem onlar orada
    ebedî kalacaklar
    Elmalılı (sadeleştirilmiş):İman
    edip iyi amel işleyenleri müjdele! Kendileri için altlarından ırmaklar
    akan cennetler var. Onlara her hangi bir meyveden bir rızık yedirilince
    onlar, her defasında: «Bu bizim önceden yediğimiz şeydir.» diyecekler;
    oysa ona benzer olarak sunulacaklar. Kendileri için orada tertemiz
    zevceler de var. Onlar orada ebedi kalacaklar.
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):İnanıp
    yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin
    kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden
    rızıklandırıldıklarında: «Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir»
    derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine
    sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî
    kalacaklar.
    Fizilal-il Kuran:İman edip iyi
    ameller işleyenleri, ağaçları altından nehirler akan Cennetler ile
    müjdele. Onlara rızık olarak her yeni meyve sunulduğunda «Bu daha önce
    bize sunulan falanca meyvedir» derler, onlara birbirinden ayırd
    edemeyecekleri rızıklar verilir. Hem onlara orada el değmemiş, tertemiz
    eşler verilecektir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.
    Gültekin Onan:İnanıp salih
    amellerde bulunanları müjdele: Gerçekten onlar için içlerinden /
    altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu
    ürünlerden (min semeretin rizkan) yedirildiğinde "Bu, daha önce de
    rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer (müteşabihe)
    olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar
    orada süresiz (halidun) kalıcıdırlar.
    Hasan Basri Çantay:(Habîbim) îmân
    eden, bir de güzel güzel amel (ve hareketlerde bulunan kimselere
    muştula ki altlarından ırmaklar akan cennetler onların. Kendilerine ne
    zaman onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse her defasında «ha, bu,
    evvelce de (dünyâda) rızıklandığımız (yediğimiz) şeydi» diyecekler Ve o
    rızk (renkde, şekilde) birbirinin benzeri, (fakat tatda, keyfiyyetde
    başka başka ve çok yüksek ve müstesna kıymetlerde) olmak üzere
    kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem orada
    onlar dâim de kalıcıdırlar.
    İbni Kesir:İman eden, salih
    ameller işleyenlere; altından ırmaklar akan cennetlerin kendileri için
    olduğunu müjdele. Onlara ne zaman bunlardan bir meyve rızık olarak
    verilirse bu, evvelce rızıklandığımız şeydi, derler. Onlara birbirine
    benzeyen (böyle nimetler) verilecek. Onlar için orada temiz eşler de
    vardır. Hem onlar orada temelli kalıcıdırlar.
    Muhammed Esed:Ama imana ermiş
    olup doğru ve yararlı işler yapanlara, içlerinden ırmaklar akan has
    bahçelerin kendilerine ait olacağını müjdele! Onlara ne zaman rızık
    olarak oradan bazı ürünler bahşedilse, "Bunlar, bize daha önce
    bahşedilenlerin aynısıymış" diyecekler. Çünkü onlara o(geçmişte
    tadılanlar)ı hatırlatacak şeyler verilecek. Onlar, orada tertemiz eşler
    bulacaklar ve orayı mesken edinecekler.
    Ömer Nasuhi Bilmen:İmân edip
    sâlih amellerde bulunanlara müjde ver. Şüphe yok ki onlar için altından
    ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva
    ile merzûk olunca diyeceklerdir ki: «Bu meyva bizim evvelce de merzûk
    olduğumuz bir meyvadır.» Onlara birbirine benzeyen (böyle nîmetler)
    verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz zevceler de
    vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.
    Şaban Piriş:İman edenler ve
    doğruları yapanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu
    müjdele!.. Ne zaman oradaki meyvelerden rızıklandırılsalar: -Bu, daha
    önce de rızıklandığımız şey! diyecekler. O meyveler kendilerine
    dünyadakilerin bir benzeri olarak verilecektir ve orada onlar için
    tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.
    Suat Yıldırım:İman edip makbul ve
    güzel işler yapanları müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan cennetler
    vardır. Öyle cennetler ki, ne zaman meyvelerinden kendilerine bir şey
    ikram edilirse: "Bu, daha önce de dünyada yediğimiz şey!" diyecekler.
    Oysa bu, onların aynısı olmayıp, benzeri olarak kendilerine
    sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada
    devamlı kalacaklardır.
    Süleyman Ateş:İnanıp yararlı
    işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine âit
    olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça:
    "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyâda iken de bu rızıktan
    yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer
    verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada
    ebedi kalacaklardır.
    Tefhim-ul Kuran:(Ey Muhammed)
    iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için
    altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu
    ürünlerden her yedirildiğinde: «Bu daha önce de rızıklandığımızdır»
    derler, bu birbirinin benzeri olarak onlara sunulmuştur. Onda, onlar
    için tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar.
    Ümit Şimşek:İman edip güzel işler
    yapanlara müjdele: Onların, altından ırmaklar akan bahçeleri olacak. O
    bahçelerden ne zaman rızık olarak bir meyveyle nasiplenecek olsalar,
    'Bu daha önce bize verilen rızık' derler; çünkü o rızık, benzer şekilde
    onlara verilmiştir. Onların orada tertemiz eşleri olacak; ve onlar
    orada ebedî kalacaklar.
    Yaşar Nuri Öztürk:İman edip hayra
    ve barışa yönelik değerler üretenlere şunu müjdele: Kendileri için,
    altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir
    meyvadan bir rızk olarak her nasiplendirildiklerinde, şöyle
    diyeceklerdir: "İşte bu, daha önce rızklandırıldığımız şey!" Bu rızk
    onlara buna benzer şekilde verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler
    de vardır. Ve onlar orada sürekli kalacaklardır.
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri - Sayfa 2 Empty Geri: "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri

    Mesaj tarafından Admin C.tesi Haz. 06 2009, 19:46

    "BAKARA suresi, 26. ayeti" tefsiri

    إِنَّ
    اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا
    فَوْقَهَا ۚ فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ
    مِنْ رَبِّهِمْ ۖ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا
    أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۘ يُضِلُّ بِهِ كَثِيرًا وَيَهْدِي بِهِ
    كَثِيرًا ۚ وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ


    İnnallâhe
    lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne
    âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe
    yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran
    ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel
    fâsıkîn(fâsıkîne).


    1.inne: muhakkak ki, hiç şüphesiz
    2.allâhe: Allah
    3.lâ yestahyî: çekinmez
    4.en yadribe meselen: darbı mesel, misal, örnek vermek
    5.: şey
    6.beûdaten: sivrisinek
    7.fe: fakat, hatta
    8.: şey
    9.fevka-hâ: onun üstünde
    10.fe emmâ: fakat, ama, ise
    11.ellezîne âmenû: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
    12.fe: artık, bundan sonra, böylece
    13.ya'lemûne: bilirler
    14.enne-hû: onun olduğu
    15.el hakk: hak
    16.min rabbi-him: Rab'lerinden
    17.ve emmâ: ve fakat, ama
    18.ellezîne: onlar
    19.keferû: inkâr ettiler, kâfir oldular
    20.fe: o zaman, böylece
    21.yekûlûne: derler
    22.mâzâ: ne
    23.erâde: diledi
    24.allâhu: Allah
    25.bi hâzâ: bununla
    26.meselen: misal, örnek
    27.yudıllu: dalâlette bırakır
    28.bi-hi kesîran: onunla çoğunu
    29.ve yehdî: ve hidayete erdirir
    30.bi-hi kesîran: onunla çoğunu
    31.ve mâ yudıllu: ve dalâlette bırakmaz
    32.bi-hi: onunla
    33.illâ: ancak, sadece, den başka
    34.el fâsıkîne: fasıklar, fıska düşenler
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 4744
    Kayıt tarihi : 23/02/09
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    Alevi-Veysel Forumundaki Üyelerin Karekterleri
    üye karekteri: 1 kıdemli

    "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri - Sayfa 2 Empty Geri: "BAKARA suresi, 1. ayeti" tefsiri

    Mesaj tarafından Admin C.tesi Haz. 06 2009, 19:48

    "BAKARA suresi, 26. ayeti" tefsiri
    Diyanet İşleri:Allah,
    bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten
    çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu
    bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi
    kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır,
    birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.
    Abdulbaki Gölpınarlı:Şüphe yok ki
    Allah, sivrisineği de örnek getirmekten çekinmez, ondan üstün olanları
    da. İnananlar bilirler ki bu örnek, yerindedir ve Rablerindendir. Fakat
    inanmayanlar, Allah bu örnekle ne demek istiyor ki derler. O, bununla
    çoklarını şaşırtıp azdırır, çoklarını da doğru yola getirir. Azdırıp
    şaşırttıkları, ancak kötü işler yapanlardır.
    Adem Uğur:Şüphesiz Allah (hakkı
    açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal
    getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin
    Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara
    gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla
    birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği
    misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer
    imtihandır).
    Ali Bulaç:Şüphesiz Allah, bir
    sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek
    vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden
    gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, "Allah, bu
    örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu
    saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını
    saptırmaz.
    Ali Fikri Yavuz:Muhakkak ki
    Allah, sivri sinek ve ondan büyüğü ile hakkı açıklamak için misâl
    getirmeyi terk etmez. Artık iman edenler, bunun (misâlin) Rablerinden
    gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Amma kâfirler: “- Allah bu misâl
    ile ne murâd etmiştir?” derler. Cenâb’ı Allah o misalle, bir çoğunu
    şaşırtıp saptırır ve yine onunla bir çoğunu yola, hidâyete eriştirir ve
    onunla ancak fâsıkları şaşırtır. (Bu, kâfirlerin tekzîbi ve müminlerin
    iman etmeleri sebebiyle olur.)
    Bekir Sadak:(26-27) Allah
    sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar
    bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise
    «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu
    saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz
    fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra
    bozarlar. Allah'in birlestirilmesini buyurdugu seyi ayirirlar ve
    yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir.
    Celal Yıldırım:Allah şüphesiz ki
    bir sivrisineği ve ondan (hilkat ve san'at inceliği bakımından) daha
    büyüğünü, (yapı itibariyle daha küçüğünü) misâl getirmekten çekinmez.
    İmân edenlere gelince, onlar bunun Rabları tarafından hak olduğunu
    elbette bilirler. Küfre saplananlar İse, «Allah bununla misâl olarak
    neyi murad etmiştir?» derler. (Allah) bununla (insanları imtihan
    ederek) bir çoğunu (bilgisizlikleri ve nankörlükleri yüzünden)
    şaşırtır. Bir çoğunu da (bilgili oldukları ve akıllarını hayra
    kullandıkları için) doğru yola iletir. (Fakat) bununla fâsıklardan
    başkasını şaşırtmaz.
    Diyanet İşleri (eski):(26-27)
    Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez.
    İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler
    ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu
    saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız
    fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra
    bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve
    yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır.
    Diyanet Vakfi:Şüphesiz Allah
    (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal
    getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin
    Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara
    gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla
    birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği
    misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer
    imtihandır).
    Edip Yüksel:ALLAH bir sivrisineği
    hatta ondan daha küçüğünü örnek vermekten çekinmez. İnananlar, bunun
    Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilir. İnkarcılar ise 'ALLAH bu
    benzetme ile neyi amaçladı,' derler. O, bununla bir çok kişiyi saptırır
    ve birçok kişiyide doğruya iletir. O, bununla sadece fasıkları saptırır.
    Elmalılı Hamdi Yazır:Bilmeli ki
    Allah bir sivrisineği hattâ daha üstününü bir mesel yapmaktan sıkılmaz,
    iman edenler bilirler ki o şüphesiz hakdır, rablarındandır, amma küfre
    saplananlar Allah böyle bir mesel ile ne murad etmiş? derler, evet
    Allah onunla bir çoklarını şaşırtır, yine onunla bir çoklarını yola
    getirir, hem onunla ancak o fasıkları şaşırtır
    Elmalılı (sadeleştirilmiş):Allah
    bir sivrisineği, hatta üstündekini örnek vermekten sıkılmaz. İman
    edenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise:
    «Allah böyle bir örnek ile ne demek istemiş?» derler. Evet! Allah
    onunla bir çoğunu da şaşırtır, yine onunla bir çoğunu yola getirir.
    Onunla ancak fasıkları şaşırtır
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2):Muhakkak
    ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten
    çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır,
    Rabb'lerindendir. Ama küfre saplananlar: «Allah böyle bir misal ile ne
    demek istedi?» derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla
    birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır.
    Fizilal-il Kuran:Allah bir
    sivrisineği ve (biyolojik açıdan) onun daha üstünde olan bir canlıyı
    örnek olarak göstermekten çekinmez. İman edenler onun Rabbleri
    tarafından ortaya konmuş bir gerçek olduğunu bilirler. Kâfirler ise
    'Allah ne amaçla bu örneği gösterdi?» derler. Allah bu örnek ile bir
    çoklarını sapıklığa düşürür ve bir çoklarını da hidayete erdirir:
    Onunla sadece fasıkları sapıklığa düşürür.
    Gültekin Onan:Tanrı küçük bir
    sivrisinekten daha büyüğüne kadar her çeşit örneği vermekten (yedribe
    meselen) çekinmez. İnananlar bunun rablerinden gelen bir gerçek (hakk)
    olduğunu bilirler. Kafirler ise "Tanrı bu örnek (mesel) ile neyi
    amaçladı (irade)?" derler. O, bununla bir kısmını / çoğunu (kesiyr)
    saptırır (yudıllü-dalalet) ve bir kısmını / çoğunu da doğruya iletir
    (yehdiy). O, bununla sadece fasıkları saptırır (dalalet).
    Hasan Basri Çantay:Hakıykat bir
    sivri sinek olsun, daha üstündeki (büyüğü) olsun her hangi bir şey'i
    Allah mesel (ve misâl) getirmekden çekinmez. Artık îman edenler onun
    Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Kâfirler ise «Allah
    bu misâl ile ne murad etmişdir» derler. Allah onunla bir çoğunu
    şaşırtır, yine onunla bir çoğunu yola getirir. Onunla fâsıklardan
    başkasını şaşırtmaz.
    İbni Kesir:Şüphe yok ki, Allah,
    bir sivri sineği ve ondan küçük bir şeyi misal getirmekten çekinmez.
    İman etmiş olanlar bunun Rablarından bir gerçek olduğunu bilirler.
    Kafirler ise; Allah bu misali vermekle ne murad etmiş? derler. Allah
    onunla bir çoğunu sapıtır, bir çoğunu da hidayete erdirir. Bununla
    fasıklardan başkasını saptırmaz.
    Muhammed Esed:Bakın, Allah, bir
    sivrisineği (hatta) ondan daha küçük bir şeyi örnek getirmekten
    kaçınmaz. İmana ermiş olanlara gelince, onun Rablerinden gelen bir
    hakikat olduğunu bilirler. Hakikati inkara şartlanmış olanlar ise, "Bu
    örnek ile Allah ne demek istiyor acaba?" derler. Bu yolla Allah, bir
    çoğunu saptırırken bir çoğunu da doğruya yöneltir, fakat fasıklardan
    başkasını saptırmaz.
    Ömer Nasuhi Bilmen:Şüphe yok ki,
    Allah Teâlâ bir sivrisineği ve onun üstünde bulunanı mesel olarak irad
    buyurmaktan istihya etmez. İmdi imân etmiş olanlar bunun Rableri
    tarafından bir hak olduğunu bilirler. Kâfir olanlar ise, «Allah bununla
    mesel olarak ne murad etti?» derler. Hak Teâlâ bu mesel ile
    birçoklarını dalâlette bırakır, birçoklarını da hidâyete eriştirir.
    Allah Teâlâ bununla ancak fâsık olanları dalâlete düşürür.
    Şaban Piriş:Allah, bir
    sivrisineği ve onun üzerinde bir şeyi örnek vermekten çekinmez. İman
    edenler, onun Rab’lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler, ama
    kafirler: -Allah, bu misalle ne demek istiyor? derler. Allah, bu
    misalle bir çoklarını şaşkınlıkta bırakır, bir çoklarını da doğru yola
    çıkarır, şaşkın bırakılanlar yalnızca yoldan çıkanlardır.
    Suat Yıldırım:Allah gerçeği
    açıklamak için bir sivrisineği, hatta onun ötesinde olan bir şeyi misal
    getirmekten çekinmez. İman edenler onun Rab’lerinden gelen gerçek
    olduğunu bilirler. Kâfirler ise "Allah böyle misal vermekle ne
    kasdediyor?" derler. Allah bu misal ile birçoklarını şaşırtır, yine
    onunla birçoklarını yola getirir; ancak bununla fâsıklardan başkasını
    şaşırtmaz.
    Süleyman Ateş:Allâh, bir
    sivrisineği hattâ onun da üstünde olan(ondan daha zayıf bir varlığ)ı
    misal vermekten utanmaz. İnananlar onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek
    olduğunu bilirler. İnkâr edenler ise: "Allâh, bu misalle ne demek
    istedi?" derler. (Allâh), onunla birçoğunu saptırır ve yine onunla
    birçoğunu yola getirir. Onunla sadece fâsıkları saptırır.
    Tefhim-ul Kuran:Şüphesiz Allah,
    bir sivrisineği olsun, ondan üstün olanını olsun (herhangi bir şeyi)
    örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun
    Rablerinden hak olduğunu bilirler; küfredenler ise, «Allah, bu örnekle
    neyi amaçlamıştır?» derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır,
    birçoğunu da hidayete ulaştırır. O bununla ancak fasıkları saptırır.
    Ümit Şimşek:Allah, sivrisinekle
    yahut ondan daha küçüğüyle misal vermekten çekinmez. İman edenler
    bilirler ki, o, Rablerinden gelen hakkın tâ kendisidir. İnkâr edenler
    de 'Allah bu misalle ne demek istedi?' deyiverirler. Allah, bu misalle
    nicelerini saptırır, nicelerini de doğru yola ulaştırır. Aslında,
    Allah'ın saptırdıkları, zaten yoldan çıkmış olanlardır.
    Yaşar Nuri Öztürk:Şu bir gerçek
    ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek
    göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o,
    Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah,
    bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu saptırır,
    birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla
    fâsıklardan başkasını saptırmaz.

      Forum Saati Salı Mayıs 07 2024, 18:49